Keyifli okumalar❤
Oturduğum yere iyice yerleştikten sonra çay bardağını dudaklarıma götürüp küçük bir yudum aldım. Okuldan çıktığımız gibi Ebru'yla buluşmak için kafeye gelmiştik ve şimdi onun da gelmesini bekliyorduk. Kızlar plan yapmamız gerekiyor falan demişti fakat bulunduğumuz durumda nasıl bir plan yapılabilirdi bilmiyordum. Onu sevdiğimi biliyordu ve bunu kötü karşılamamıştı. Dahası hâlâ eskisi gibiydik. Her şey benim istediğim gibiydi, planlık bir şey yoktu.
"Ay geldi."
Alina'nın dediğiyle hepimiz kafenin kapısına baktığımızda Ebru, dışarıda güneşten eser olmamasına rağmen taktığı güneş gözlüğünle ve siyah fötr şapkasıyla adeta bir ajan gibi yanımıza geldi.
"Merak etmeyin, takip edilmedim..."
Sessizce bize doğru konuştuğunda dördümüz de anlam veremez bir şekilde ona bakıyorduk.
"Ay şaka yapıyorum ayol, biraz heyecan katmak istedim." dedi gözlüğü çıkartıp gülerek.
Dediği şeye hepimiz gülerken teker teker bize sarıldı.
"Nasılsınız bakalım?"
"İyiyiz, sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim."
Tekrar yerimize yerleştiğimizde Ebru'nun gözleri mahçupça bana döndü.
"Deren, o gün için özür dilerim gerçekten. Umut isteyince mecburen yaptım çünkü ben olmasam başka birinden isteyecekti. Seni sinirlendirmiş olmak istemem ama okulda ben hariç bütün kızların gözü Umut'ta. Herhangi birine sorsa başına iş alacaktı salak çocuk, bir nevi onu kurtardım. Ama sakın yanlış anlama, yaptığı saçma planı asla ve asla desteklemedim. Sadece birazıcık yardım ettim. Tekrar kusura bakma."
Tek nefeste konuştuğunda kaşlarımı kaldırmış ona bakıyordum. Bir şey diyemediğimi farkedince şirince gülümsedi. "Çok mu hızlı konuştum?"
Dediğine hepimiz gülerken başımı iki yana sallamıştım.
"Yok, sadece biraz şaşırdım. Özür dilemene gerek yoktu, her şey plandan ibaretmiş zaten."
"Olsun," dedi omuz silkerek. "Kalp kırmaktan çok korkarım, ben yine de özürümü dileyeyim."
Gülümseyip başımı onaylarcasına salladım. Şimdiden kanım Ebru'ya bir hayli ısınmıştı.
"Abimin haberi yok değil mi buluştuğumuzdan?"
Alina'nın sorduğu soruya Ebru güldü.
"Yok ayol, o derste zaten şuan. Benim de dersim vardı ama dedikodu daha cazip geldi. Hastayım biraz yatıyorum dedim ona da."
Gülüşmelerimiz devam ederken Çağla konuştu.
"Siz nasıl tanıştınız Umut abiyle?"
Sorduğu soru üzerine Ebru göz devirdi.
"Üniversitenin ilk haftasıydı. Ders bitmişti ve sınıftan çıkıyordum. İlk hafta olduğu için daha arkadaş edinememiştim. Sonra bir baktım Umut yanıma geldi ve 'Kahve içmeye gidelim mi?' dedi. Durdum birkaç saniye, içimden bu çocuk sapık heralde diyorum falan. Sonra baktım, tipi düzgün, bundan zarar gelmez. Zaten hiç arkadaşım da yoktu, tamam dedim. Sahile kahve içmeye gidiyorken yarı yolda 'Boşver kahveyi kokoreç yiyelim.' dedi. Bunu bekliyormuş gibi hemen tamam dedim ve kokoreç yemeye gittik.
Tanışmamız resmen 3 yaşındaki çocukların parkta sorgusuz sualsiz birlikte kum oynaması gibi.."Anlattığı hikayeye kahkahalarla gülerken Alina konuştu.
"Ulan abime bak sen. İlk defa birine bu şekilde yürüdüğünü görüyordum," diyip bana döndü. "Sen yanlış anlama aşkım."