Keyifli okumalar❤
"Umut abi, cidden bizimle konuşmamaya devam mı edeceksin?"
Çağla inanamaz bir şekilde Umut'u dürterken Umut omuz silkti.
"Bensiz buluşma ayarlayıp arkamdan dedikodumu yapmışsınız, tabii ki konuşmamaya devam edeceğim!"
Alıngan bir şekilde omuz silkmesine kahkahalarla gülerken Alina abisinin yanaklarını sıkıp kemiklerini kırarcasına sarıldı.
"Oy sen bize darıldın mı? Aman da aman lülük kafam 3 yaşında mı olmuş, yerim ben onu!"
"22 yaşında olabilirim ama benim de duygularım var tamam mı?"
Sesini ağlamaklı bir şekilde çıkarıp Alina'yı ittirirken bu tatlı hâlini yavru kedi gibi izlediğimin farkındaydım.
Okul çıkışı Umut'un gönlünü almak için Alina'lara gitmiştik fakat tam anlamıyla burnumuzdan getirmişti. Geldiğimizde sadece bana hoş geldin diyip kızların suratına bakmadan odasına gitmişti. Odasından çıkıp kızlara laf soktuktan sonra tekrar içeri giriyordu ve bunu yaparken o kadar komikti ki dayanamayıp gülüyorduk. Şimdi ise zar zor salona gelmesine ikna edip her şeyi anlatmıştık ve tribinin geçmesini bekliyorduk.
Gülmekten yaşaran gözlerimi silip masanın üzerinde çalan telefonumu elime aldım, babam arıyordu.
"Efendim babacığım?"
"Burak Saygın'ın kızınla mı görüşüyorum?"
Duyduğum kadın sesinle kaşlarım çatılırken oturduğum yerde kıpırdandım. "Evet, siz kimsiniz?"
"Endişelenmeyin fakat babanız bir trafik kazası geçirdi. Hastaneye gelseniz iyi olur, durumu biraz ağır."
Bu cümleden sonra söylenilen cümleler kulağıma uğultu gibi gelirken zamanda sıkışıp kalmış gibi hissediyordum.
"A-anlamadım?"
Zar zor konuştuğumda sesim o kadar kısık çıkmıştı ki, ben bile zor duymuştum. Kadın anlatmaya devam ederken ben ise anlamamaya devam ediyordum.
Ne demişti o? Babanız kaza geçirdi mi demişti? Benim babamın parmağı bile kanamazdı ki, nasıl ağır yaralı olabilirdi?
Kulağımdan çekilen telefonla sarsılırken kendime gelememiştim.
Kulaklarım uğulduyordu. Şu an hastaneye gitmem gerekiyordu fakat ben ayaklarımın var olduğundan bile şüpheliydim. Nasıl hareket etmem gerektiğini unutmuştum resmen.
"Deren, bak bana."
Kulağıma uğultu gibi gelen sesler yavaş yavaş netlenirken konuşan kişinin Umut olduğunu ancak anlayabilmiştim.
"Annemlerin hastanesine götürmüşler. Annemle konuştum, kötü bir şey yok biz ilgileniyoruz dedi. Hadi güzelim, kalk."
Zor zor yerimden kalkıp kapıya ilerlerken bundan sonrasını hatırlamıyordum. Kendimi bir anda şiddetli yağan yağmurda hastaneye giderken bulmuştum.
Arabadan inip hastaneye girene kadar yağan yağmur bizi sırılsıklam etmişti. Alya teyzenin bize söylediği yere hızlı adımlarla ilerlerken baştan aşağı titriyordum. Göreceklerim beni o kadar korkutuyordu ki, hayatımın hiçbir zamanında bu kadar korkmamıştım.
Koridorun sonunda, sedyenin üzerinde ameliyathaneye götürülen babamı gördüğümde adımlarım yavaşladı ve durdu. Üzerine giydirilen ameliyat önlüğü bile kan içindeydi. Yüzünde ufak tefek yaralar vardı, kafasının sağ tarafı küçük bir bandajla sarılıydı.