Hellooo...
Ay yine sınır doldu valla beni çok mutlu ediyorsunuz la..
Neyse çok uzatmıyacam..
İyi okumalar..
Sınır 10 vote.!!
Omuzumdaki elden kurtulup kaçmaya çalıştım, tam bağıracaktım ki eliyle ağzımı kapatıp beni göğsüne bastırdı.
Sırtımı göğsünden ayırmaya çalışıyordum ama yapamıyordum.Biraz debelenip kaçmaya çalıştım ama beni daha sıkı tutup kafasını kulağıma yaklaştırdı.
"Hışşş sakin ol benim charles" sesle beraber vücudum kendini bırakmıştı.
Charles beni kendine çevirince hızla boynuna sarıldım, gerçekten öleceğimi zannetmiştim."Tamam ben buradayım özür dilerim bu kadar korkacağını düşünemedim"
Charlesten ayrılıp kendimi sakinleştirdim.
"Senin burada ne işin var?" charles omuzlarını yukarı kaldırıp indirdi."Hiç öyle nefes almaya çıktım seni görünce yanına geleyim dedim sonrasını zaten biliyorsun" dedi. İyi olmadığını anlayamıyacak kadar salak değildim, ilerideki karadut ağacını gösterip "Şuraya oturabiliriz istersen" başını oraya çevirip baktıktan sonra kafasını sallayıp oraya doğru yürüdü.
"Charles senin neyin var?"
"Bişeyim yok sadece yorgunum"
"Herkese yalan söyleyebilirsin ama bana asla"
"Neden sana yalan söyleyemezmişim"
"Çünkü seni tanıyorum"
"Beni bu kadar kısa sürede tanıyamazsın" dediği şeyle durdum ne yapıyordum ben resmen aaçmalıyordum, ne tanıması ne yalanı sus ilay.
"Tamam belki yeni tanıyorum ama anlıyabiliyorum bir derdin olduğunu"
Dedim yalandan sonuçta ona yanık olduğumu anlamamalı değil mi?"Boşver ya sadece boş birkaç insan sıktı canımı"
"Yanlız canımızı sıkan insanları önemsemesek canımızı sıkmazlar" dedim üstün zekamla.
"Belki de ama benim için artık ikisi de boş bana hayatım boyunca unutamayağım bişey yaptılar ama lütfen ne olduğunu sorma" başımı sallayıp gökyüzüne baktım.
"Aa bak karadut hiç yedin mi?" dedim konuyu değiştirerek.
Charles kafasını hayır anlamında sallayıp ayağa kalktı ve daldan birkaç tane koparıp inceledi."Merak etme yiyebilirsin david temiz olduklarını söyledi hem bende yedim sabah bak bişey olmadı" charles bana gülüp yemeye başladı.
"Sen karadut ağacının hikayesini bilir misin?" dedim.
"Hayır ama tadı çok güzel hikayesi de onun kadar güzel olmalı" ona gülümseyip anlatmaya başladım.
"Bir zamanlar kara dut ağacının yemişleri kar gibi beyazdı.
O dutlar nasıl oldu da ansızın renk değiştirdi, bilir misiniz?
Garip, garip olduğu kadar da üzücü bir öyküdür bu,
gencecik iki sevgilinin ölümünü anlatır:
Doğu ülkelerinin en güzel kızı Thisbe ile en yakışıklı delikanlısı Pyramus,
Semiramis'in ülkesi Babylon'da yaşarlardı;
evleri birbirine öylesine yakındı ki,
birinin duvarı aynı zamanda ötekinin de duvarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN~TEXTİNG~
Humor14 yaşında televizyonda gördüğü bir ünlüye aşık olur mu insan?? İmkansız olduğunu söylemelerine rağmen asla pes etmeyen ilay!! Herşeyden habersiz hayatını yaşayan charles leclerc!! Sırf sevdiği adamın yanında olmak için otomotiv mühendisliği oku...