Selaaam arkadaşlarımın gazı ile buradayım. Bu bölümde beni de okuyacaksınız. Çok uzatmadan bölüme geçeyim.
Bölüm Şarkısı:
Barın:
Okul çıkışı gelmişti ve Arel'le beraber para almaya gidiyorduk. İkimizde fazlasıyla sessizdi. Çok yorgun hissediyordum. Kafeye zorla gidiyordum. Şimdi olay çıkarmakta istemiyordum.
"Ben bu sokaktan gidiyorum. Yine burda buluşuruz."
Konuşacak halim bile yoktu anasını satayım. Kafa salladım ve yoluma devam ettim. Apartmana vardığımda merdivenler bana eziyet etmek için var gibilerdi. En sonunda evimin kapısına ulaştığımda ölmek üzereydim. Kapıyı çaldım.
Annem açıp yüzüme bile bakmadan ıslak elleri ile mutfağa yöneldi. Hep ebe geç geldim diye trip atıyordu. Odama yöneldim ve üstümdeki her şeyden kurtuldum. Üşümeye başlayınca en kalın siyah sweatimi çıkardım. Ardından siyam kotumu da aldım ve giyindim. Saçlarımı tarayıp dağıttım.
Kızlara acıyordum. Uzun saç eziyet gibidir. Yıkamasım, taraması, bakımı. Ne gereği vardı? Erkek olmaktan memnundum. Her ay acı çekmiyordum. Tüğlerden kurtulmak için acı çekmiyordum. Aşağılanmak zorunda da değildim. Adam olmak bunlara basitken olamayan şerefsizlere anlam veremiyordum.
Cebime cüzdanımı ve telefonumu attım. Mutfağa gidip dolaptan su ve ağrı kesici aldım. Başımın ağrısını erteleyebilirdim. Hapı ağzıma atıp suyu da bitirdim.
"Buz gibi su içme!"
Anneme döndüm. Omuz silktim.
"Arkadaşlarımla dışarı çıkıcam ben."
Bana baktı.
"Paran var mı?"
Anne işte kıyamaz ki. Gülümsedim.
"Var merak etme."
"Şu Sefer ve diğerleri ile beraber mi gidiceksin?"
Onları sevmiyordu. Ama artık onlarla eskisi gibi olmak gibi bir niyetim yoktu.
"Hayır aramız bozuk. Arel ve arkadaşı var. Bir de sınıftan Bora tanırsın daha önce proje için gelmişti."
Sırtımı kapının kenarına vermiştim. Annem gülerek bana döndü.
"Ay sonunda iyi anlaşmaya başladınız mı? Arel iyi biri kavga etmeyin artık."
Kafa salladım ve görüşürüz diyip evden ayrıldım. Merdivenleri ölüm eşliğinde indim. Arel kapının önündeydi.
"Baktım geleceğin yok ben geleyim dedim."
"Pardon ya annemle konuşuyordum."
Kafasını önemli değil der gibi salladı. Yan yana yürümeye devam ettik. Yağmur durmuştu. Kafe yakındı. Yürüyerek 15 dakika da varırdık. Sorun benim çok yorgun olmamdı. Ayaklarımı sürüyordum. Arel bana baktı.
"Daha hızlı mı yürüsen? Kapasiten var çünkü sabah baya hızlıydın."
Yorgun bakışlarımı yerde ayaklarımla beraber sürdüğüm taştan kaldırıp ona baktım.
"Yorgunum."
Durdu ve kaşlarını çattı.
"İstersen dönelim dinlen."
Kafamı iki yana salladım. Samet'le konuşurken istekli konuşuyordu. Kimsenin hevesini bozmak istemiyordum.
"Gerek yok ben iyiyim. Gidelim işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anamız Babamız Yok Deriz - BxB-
Ficção AdolescenteGeçmiş gözümde canlandı. Beni sinir ettiği için onu kovaladığım günler, onunla dövüştüğümüz günler, üstüne yürüdüğüm günler ve ona bağıra çağıra küfür ettiğim günler. Sonra görüntüler değişti ve beni öptüğü anlar, saçlarımı okşayıp gözlerime baktığ...