Sa hazırda bölüm vardı atayım dedim.
Okunmucak gibime geliyor ama neyse.
Uzatmadan bölüme geçiyorum.
🌈Bölüm Şarkısı: Alec Benjamin- Boy İn The Bubble
Barın:
Çıkış zili çaldığında beklemeden sıramdan fırladım. Çantamı sırtıma attığım gibi sınıftan çıktım. Akın arkamdan geliyor nereye gittiğimi sorguluyordu. Ama o da az çok anlamıştı. Arel ile kavgalarım son zamanlarda dilden dile dolanır olmuştu.
Tabii ki tek sorumlusu o değildi. Ama sinirimden ve gururumdan onu suçlamaktan geri kalmıyordum. Okuldan çıkarken Arel'i göremedim. Görsem de zaten okul müdür dinlemez dalardım. Parka vardığımda ağaca yaslanmış sigarasını içiyordu.
Gözleri yerdeydi. Beyaz yüzünde kırmızı, mor ve eskimiş yaralar vardı. Saçları dağınıktı, bir tutam kafası aşağı eğik olduğu için anlına düşmüştü.
Ne yapıyorum lan ben?! Çantamı sırtımdan banka doğru fırlattım. Çıkan gürültüyle dudakları iki yana kıvrıldı. Başı ağır ağır kalktı ve gözleri gözlerimle buluştu. Yüzünde dalga geçen bir ifade vardı. Ben ise kırmızı görmüş boğa gibiydim.
Hızlı adımlarla yanına gittim ve yüzüne yumruğumu geçirdim. Başınıza sola doğru dönerken sırıtışı silindi. Ağzındaki kanı yere tükürdü. Sigarasını yandaki çöpte söndürdü ve attı. Ardından beklemediğim bir anda çeneme sağlam bir yumruk indirdi
Geriye sendelerken yakaladımdan tutup kendine çekti. Ben beklemeden ona kafa atarken o yüzünü buruşturup yakalarımı bıraktı.Burnundan kırmızı kan çenesine doğru yol aldı. Elinin tersiyle kanı silerken ben soluklanıyordum.
Beyaz teni kırmızıya bulanmıştı.Aniden üstüme atladı ve ikimiz de yere serildik. Yüzüme ardı ardına yumruk atarken ben durmasını bekliyordum. Durdu ve ellerini başımın iki yanına koyarak soluklandı. İkimiz de sinirlerimizi birbirimizden çıkarıyorduk.
Bu sefer ben onu aniden yere ittim ve üstüne çıkıp yumruk atmaya başladım. Durduğumda ikimizin solukları birbirine karışıyordu.
Beni aniden üstünden attı ve ayağa kalktı. Başını ovup dudağındaki kanı sildi. Yüzüme bile bakmadan banktan çantasını aldı ve parkın çıkışına yürüdü. Ben ise yerde soluklanarak gidişini izlemeyi tercih ettim.
İkimiz çocukluktan tanışıyorduk. Çocukken de kötü anlaşırdık. Hep bir birimize dalaşırdık. İlk kavgayı ben başlattım.
Annelerimiz bu hallerimizden şikayetçiydi. Zamanla bu duruma sessiz kaldılar. Çünkü ikimiz de böyle daha çok kötüye gidiyorduk.Hava kararmaya başlayınca ben de çantamı alıp parktan çıktım. Evde kan çıkacaktı ya neyse.
***Gece 2 Sularında***
Annem ve babamla bir güzel tartıştıktan sonra odama çıkmıştım. Yemek falan da yemek istememiştim. Şimdi ise gecenin ikisinde müzik dinliyordum. Şarkı durduğunda kulaklığımın tuşuna bastım. Listeden herhangi bir şarkı açıldı.
Kulaklarımı Alec Benjamin'in Boy İn The Bubble şarkısı doldurdu. Alec Benjamin dinlemeye Arel sayesinde başlamıştım. Şarkı bizi anlatıyordu resmen. Arel ile ilk tanıştığımızda 6 yaşındaydık. Buraya yeni taşınmışlardı. Ailesine öfkeliydi. Parkta arkadaşlarımla oynarken gözüme takılmıştı. Şarkı beni o zamanlara götürdü.
~12 Yıl Önce Flashback~
Her zaman ki gibi arkadaşlarımı toplamıştım. Beraber parkın boş yeşillik alanında topla koşuşturuyorduk. Topu tutan Görkem'in peşinden koşarken gözüme bir şey ilişti. Daha doğrusu biri. Bize hafif yakın bir ağacın altına oturmuş dalgın dalgın bizi izliyordu. Teni bembeyazdı. Süt kadar. Sütten nefret ederdim. Aklıma annemin sabah zorla süt içirmesi gelince yüzüm buruştu ve duraksadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anamız Babamız Yok Deriz - BxB-
Dla nastolatkówGeçmiş gözümde canlandı. Beni sinir ettiği için onu kovaladığım günler, onunla dövüştüğümüz günler, üstüne yürüdüğüm günler ve ona bağıra çağıra küfür ettiğim günler. Sonra görüntüler değişti ve beni öptüğü anlar, saçlarımı okşayıp gözlerime baktığ...