~
Bir kesim, göğü terk eden her kar tanesine saflığın sembolü bir varlığın eşlik ettiğine inanır.
~
Gökten inen her kar tanesinin kendi masalını yazdığına inanır mısınız?
Pekala, bu bilimsel bir gerçek değil!
Ama her kar tanesi bir kaderi temsil eder.
Kar tanelerinin eşsiz olduğunu bilir misiniz?
Bir insan, fikirlerini an an değiştirirken, değişen her fikir kaderi de değiştirir.
Değişen kader, kişiye ait kar tanesini de değiştirir.
Kader, dünya üzerinde var olmuş her insan için saniyeliktir, biriciktir, özgüdür!
Kar tanelerinin eşsiz olması da belki bunun doğruluğundandır, kim bilebilir!
**
Huang, yudumladığı sert kahvenin dilinde bıraktığı buruk tattan rahatsız olarak kendine çektiği ayaklarını okuma koltuğundan indirdi. Kupayı, yerden bir karış yüksek boyu olan mini dörtgen kutunun üzerine bıraktı.
Aslına bakarsanız; Tao’nun kendi odası dışında rahat vakit geçirebilmesi için Sehun’un aldığı, mat siyah okuma koltuğunun yanında bu mini kutunun işi yoktu başlarda… Kış bahçesini gören okuma salonunda yerini alan koltuğun ayakucuna yine Sehun tarafından yerleştirilmiş bu mini kutuya, Tao’nun sürekliliğini koruyan soğuk elleri için içtiği kahvenin kupa tutucusu olarak rol biçilmişti.
…
Sıcak kahvenin sıcak kupasının dahi ısıtamadığı soğuk ellerini, koltuktan kalkarken siyah eşofman altının ceplerine yerleştirdi Edison.
Kış, şehri terk ettiğinden beri bu salonun bir özelliği kalmamış gibiydi. Bahçenin her tarafının kırmızı çiçeklerle dolu olması dahi yeterli hoşluğu sağlamıyordu, modelin değerlendirmesinde.
Bilinmesi gerekiyorsa…
Bahçeye “Kış Bahçesi” adını veren de modelden başkası değildi!
Okuma salonunun bahçeye camlarla çevrili bir duvarla ayrılması, bahçenin her mevsim sevilme özelliğini mecbur kılmıyordu!
Model, bedenini üşüten soğukluğa rağmen bu bahçeye yakışanın kar taneleri olduğunu düşünüyordu.
Çıplak ayaklarıyla; camlarla çevrili duvara bakan, boyu tavana değen kitap raflarının önünden sessizce yürüdü. Odasının açık kapısından girip kapatmaya gerek duymadan çalışma masasına ilerledi ve en alt çekmeceye eğildi. Çekmecenin arka taraflarına doğru göz attı. Maket bıçağını gördüğünde alıp pencereye yürüdü. Pervazdaki, pencere boyu yükselen kitaplara baktı. Bir düzenleme gerekiyordu. Maket bıçağını uzanan bir serinin üzerine bırakıp sol baştaki serinin üstten on kadarını aldı ve boş masanın üzerine bıraktı. Pencereye döndü ve bir on kadarını daha taşıdı. Pervazın üzerindeki tüm kitaplar masada yerini alana kadar bu işleme devam etti model. Sonunda açılan pervazın ortaya çıkardığı, pencerenin manzarasını kapatan koyu mavi parçanın üstünü tuttu. Bıçakla bir kenardan yanındakine kenara inecek şekilde üçgen bir parça kesti. Altta kalan parça kıvrılarak köşedeki bantlanmış kısma doğru eğimle indi. Bıçağı kapatıp pervaza bıraktı model. Parçaları dikkatle bantlı köşelerinden söktü ve masadaki boş bir yere bıraktı. Engeli kaldırılan pencereden günün ışığı odaya süzülüyordu. Orta parmağının ucunu pervaza sürerek kısa bir yol boyu ilerletti ve parmağını kaplayan toza baktı. Sonra başını kaldırıp manzaraya çevirdi gözlerini. Kış bahçesi kadar olmasa da geniş bir bahçe de bu pencereye bakıyordu. Evin giriş yolu da hafifçe görünüyordu. Gülümseme dudaklarında yerini aldı Zi Tao’nun…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LOST PURITY
FanficBir Model... Edison HUANG. Bir iş adamı... WU Yi Fan. Farklı kulvarlarda ilerleyen başarının sembolü iki adam! Hırslı, güçlü ve tutkulu... Kusur Wu için hoş görülemez bir eksiklikti... Ve Edison kusursuzdu!