BÖLÜM 3

1.1K 82 9
                                    

(Okumayı kolaylaştırması için sözsüz müzikler kullandığım için medyayı kısık seste açmanız tavsiyedir.)

Saat 20:00’ı gösterdiği an model kapıdan alana girdi. Burası büyük bir yemek salonuydu. Fakat şuan tamamen boştu. Ağır adımlarla etrafı inceleyerek ilerlerken yanında bir görevlinin olduğunu fark etti. Bir garsona benzemiyordu.

“Bay Edison Huang. Size eşlik edeceğim.”

Uzun ve zayıf adam hafifçe eğilerek nazik bir şekilde modeli selamladı ve doğrularak ilerlemeye başladı. Edison genç adamın ilerlediği yolu izledi. Kısa bir takibin ardından biraz ilerideki birkaç parça ile akşam yemeğine hazırlanmış masayı gördü. Burası giriş alanını arkasında bırakıyordu. Özel bir alandı. Yöneticiye tahsis edilmiş olmalıydı. Masanın ilerisindeki camdan duvarın arkasını inceledi. Büyük bir teras olduğunu düşündü. Işıksız alan net seçilemiyordu. Birkaç adımla masanın yanında durduklarında görevli sandalyeyi çekerek Edison’ın hareketini bekledi.

“Gidebilirsiniz.”

Beklentinin aksine model camdan duvara ilerlerken görevli sandalyeyi düzelterek alandan uzaklaştı.

Yönetici olayı özel bir odanın kapısından izliyordu. Alana açılan kapıdan girip girmemekte tereddüt etti ve sonunda modeli biraz daha izlemeyi seçti.

Edison alanı inceliyordu. Gözleri ile mat renkli odayı dolandı. Siyah yoğunluklu hazırlanmış masaya adımlarını ilerletirken üzerindeki siyah deri ceketi kollarından sıyırdı. Sol kolundan çıkararak eline aldığı ceketi biraz önce görevlinin çektiği sandalyenin üzerine bıraktı. Masaya kısaca göz atarak çekildi. Adımları tekrar terasa yönelirken yönetici her hareketini dikkatle inceliyordu.

Modelin masadaki yerini alarak beklemeyi reddeşini sevmişti.

Model aralık cam kapıdan terasa çıktığında yönetici saatini kontrol etti. Üç dakikalık gecikme yeterliydi.

Masanın yanından geçerken duraksadı. Ceketi eline aldı. Gözleri modeli izlerken ceketin boyun kısmını burnuna yaklaştırdı. Keskin ancak rahatsız edici olmayan erkeksi parfümü hissetti. Kokusu hoştu. Ancak yönetici bu kokuyu modelin boynunda hissetmeyi tercih ederdi. Modelin zarif ancak güçlü vücudunu arkadan süzerek ceketi tekrar sandalyeye bıraktı.

Edison geniş terasta hemen hemen dizleri boyundaki duvara yaklaşıyordu. Bugün diğer günlere oranla sert rüzgar tenine sürtüyordu. Birkaç adım daha atarak kısa duvarın önünde durdu. Gökdelenin zirvesinden şehri izlemeye koyuldu. Bu yükseklik ve sert esen keskin hava titremesine neden oluyordu. Bakışları ağır ağır yere inerken başı dönmeye başlıyordu. Bu yükseklik nefes kesiciydi. Hissettiği heyecana gülümsedi. Duvara elerini koyarak eğildi. Başının daha fazla döndüğünü hissetti.

Kollarından tutularak geriye çekilmesiyle gülüşü silindi. Başını yana çevirip yaslandığı bedenin sert bakan gözleriyle karşılaştı. İkisi de gözlerini çekmedi. Kısa bir an için ikisi de birbirini izledi.

“Bu kadar yakından bakmamalı.”

Yi Fan duruşunu kastetmemişti ancak model böyle olduğunu düşünerek kaşlarını çattı. Yönetici gülümseyerek gözlerini duvara çevirdi. 

“Bir gökdelenin zirvesindeyseniz ve bu şekilde izlemeyi tercih ederseniz tehlikeli olur. Bu kadar yakından bakmamalı!”

Ellerini modelin teninden uzaklaştırarak bir adım gerilediğinde model arkasındaki sıcaklığın kaybolduğunu hissederek titremişti. Yönetici ile yüz yüze gelmek için arkasını döndü.

“Burayı sevdim.”

Kendisinden küçük bir farkla uzun olan adamın gözlerine bakarak gülümsedi.

THE LOST PURITYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin