~~~~~
Başının üzerindeki dört kalın cildin dengede kalmasını sağlamaya çalışarak parke üzerindeki düz çizgide ilerlemeye çalışıyordu. Kolları dengeyi sağlayabilmesi için iki kenara açılmış tedbirli adımlar atarken yanındaki ikili koltukta oturan Sehun’a göz ucuyla baktı. Ellerini birleştirip dizlerine yaslamış, bacak bacak üstüne atmış kendisini izliyordu. Göz göze gelmeleri ile Sehun’un kahkahaları kulağını buldu. Kendisi de gülmeye başladı ve bunun sonucu başının üzerindeki kalın ciltler sarsılmaya başladı. Ellerini refleksle ciltlere götürüp tekrar dengeye getirdiğinde alt dudağının sol yanını dişleyerek gülümsemesini durdurmaya çabalıyordu. Ama nafile…
Sehun’un gitgide yükselen kahkahaları ile zorlamadı kendini. Ciltleri kucağına alıp olduğu yerde bağdaş kurdu. Hala kahkahaları devam eden sarışının dizine dalga geçmesinin bedeli olarak sağ ayağıyla acıtmayacak bir darbe indirdi. Gülmeleri arasında konuşuyordu.
“Bunu yapmayalım demiştim.”“Bütün filmlerde böyle çalışırlar!”
Elindeki ciltlerin arasında en kalın olanını seçip gence fırlattı Tao.
“Kendin yürü Oh Sehun!”
Kucağına doğru gelen cildi yakaladı sarışın.
“Lanet! Tao!!! Model olacak ben değilim! Al ve düzgünce yap şunu!”
Uzattığı cildi elinden alan esmere karşı gülmeye devam ediyordu Sehun.Derince iç çekti Tao ve üst üste duran dört cildi tekrar başına yerleştirdi.
Yapamamak gibi bir durum söz konusu dahi olamazdı. Tekrar ve tekrar…
Olana kadar!Yüzündeki gülümsemeyi sildi ve Sehun’a baktı.
“Pekala, baştan deneyelim!”~~~~~
**
Çaresizlik ne kadar tüketici olabilirdi?
Günden güne…Başa sarmak?
İmkansızdı!İstekler ve beklentiler…
Sonu belirsiz bir yola girdiğinizde beklentilerinize ek bir belirsizlik baş göstermişse? Her şey günden güne karmakarışık bir hal almışsa?
Ya beklentinizi karşılayan olay sizi tüketiyorsa?
İçten içe yok olmak!HAYIR!
Bu olması gereken değildi!!!
Durdurmak mümkün değil miydi?**
Her hikayenin bir başlangıcı var mıydı?
Sshhh! Bu bir SIR!
Ama…
Pekala!Bu hikayenin vardı!
**
~~~~~
Arka arkaya sıralanmış üç siyah aracın başında siyah bir SsangYong tüm gözleri üzerinde toplamıştı. Açılan kapıdan çıkan kişi gözlerin aradığı o kişiydi!
Wu Yi Fan!Birkaç saat öncesinde tanınmış iş adamının kasabada konuk olacağı haberi dilden dile kasabalının dilinde dolanıyordu. Sonuç olarak şuan kasabanın meydanı olarak anılabilecek bu merkezde söylentiler bir kalabalık oluşmasına yetmişti.
Yarım daire şeklinde sıralanmış kalabalığın önünde iletişim kurdukları kişi duruyordu ve şuan Wu Yi Fan’a eşlik etmek için yanına ilerliyordu. Meydandaki geniş(!)yolun yarısını kapatmış SsangYong’un uygun bir yere çekilmesi için talimat vermişti yönetici ve ardından birkaç kasabalı tarafından şoföre park edebileceği bir yer tarif ediliyordu.
Kalabalığın içinde fısıltı şeklinde yükselen dedikodular tamamen yöneticinin görüntüsüne ithafendi!
Kalabalığın ilk sırasını çocuklar kaplamıştı. Safça bakan minik gözler merakla gösterişli araçlardan yöneticiye çeviriliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LOST PURITY
FanfictionBir Model... Edison HUANG. Bir iş adamı... WU Yi Fan. Farklı kulvarlarda ilerleyen başarının sembolü iki adam! Hırslı, güçlü ve tutkulu... Kusur Wu için hoş görülemez bir eksiklikti... Ve Edison kusursuzdu!