8. Bölüm

316 9 0
                                    

Kapı bir gıcırdama eşliğinde açılırken kendimde oraya bakacak cesareti bulmaya çalışıyordum ama her arayışım korkuyla son buluyordu , şu an normal bir kız gibi , evimde oturuyor olabilirdim ama hayır , bu yolu ben seçmiştim yada birileri bu duruma düşmemi istedi , o gün ormandaki çığlıkların bizi korkunç bir kadere sürüklemesinin kesinlikle bir açıklaması vardı bunun nedenini bulmamızı istiyorlardı , buraya kadar anladım belki ama 'NEDEN BİZ' hala bu soruya gerekçe bulmuş değilim , belki cevap açacağımız diğer kapıların ardında saklıydı , kim bilir belki her şey daha yeni başlıyordu...
Kapı açılmıştı , lydia

"Angel?"

Gözlerimi kocaman açarak ,

"Lydia?!"

"Ne oldu bana?"

Diye sordu , yüzü dehşet verici bir korkuya bürünürken , onun sorusunun cevabını bende bilmiyordum bu yüzden , kafamı kapıya çevirip bütün cesaretimi toplayıp içeri baktım ama tek gördüğüm şey dört tane gotik tarzda tasarlanmış kapıydı , tavanda iyi aydınlatan iki floresan vardı odanın tamamı görülüyordu , kapılar ürkütücüydü , bu tarzda tasarlanmış kapılar genelde köşk veya aynı bunlar gibi gotik döşenmiş saraylarda görülürdü , büyük ve boş bir odada bulunması şaşırtıcı bir olaydı .
Lydia hala benden cevap bekliyordu , ona dönerek

''Sen , biriyle konuşuyordun , sanki hipnoz edilmiş gibiydin kendinde değildin sana sorduğum sorulara cevap vermiyordun , peki kiminle konuştuğunu gördün mü? , yada sana ne sorduklarını hatırlıyor musun?''

ona dikkatle bakıyordum , benim için vereceği cevaplar gerçekten önemliydi , az önce onu biri kontrol ediyordu kendi isteğine göre hareket etmiyordu eğer bunu bir kere yapabilmişlerse tekrar yapabilirlerdi ve eminim yapacaklardı .
Biraz düşündükten sonra bana bakarak

''Hayır hiçbirşey hatırlayamıyorum sanki birden çukura düşmüş gibiydim , buraya girdikten sonra tuhaf fısıltılar duydum sonra ise kendimi aniden burada buldum yani buraya nasıl geldiğimi , o sorulara nasıl cevap verdiğimi hatırlamıyorum''

işte bu çok tuhaftı , gözlerimi tekrar içeri çevirdim , kapıyı tekrar kapatmak için ileri doğru uzanıp , kapı koluna dokunduğumda , elimde tuhaf bir acı hissetim hızla elimi çektim ve , o acıyla yüksek sesle çığlık attım , elime baktığımda ise dehşetle gözlerimi açtım , avcumun içinde kapı koluna deyen her bir bölgesi yanmıştı , yanık acısını daha öncede yaşamıştım ama o zaman bu kadar acımamıştı şu an acıdan elimi kesip atabilirdim , gözlerim dolmuştu , elimi bacak aramda sıkıştırıp acının dinmesini bekledim ama en ufak bir değişiklik bile olmadı , Lydia yanıma gelerek

''Angel iyimisin ne oldu?''

ona cevap vermedim zaten odaklandığım tek yer ellerimdeki yanıklardı diğer herşey bulanık ve boğuk geliyordu , ensemden aşağı ter damlaları tenimi gıdıklıyordu bir yandanda içerideki serin hava , üşümeme neden oluyordu , Lydia hala tedirgin bir ses tonuyla bana bir şeyler söylüyordu ama onu net olarak duyamıyordum , artık acıyı kaldıramıyordum her an olduğum yere düşüp bayılacak gibiydim , durduğum yerde oturdum ve elime , çığlıklar eşliğinde baktım , deli gibi titriyordum korku , endişe , tedirginlik , stres ve artık acı bedenime işkence ediyordu bir insana ancak bu kadar işkence edile bilirdi , suratımın terle ıslandığını hissedebiliyordum , anlımdan göz kapaklarımı üstüne ufak ter damlaları düşüyordu , gözlerim acıya daha fazla direnmeyip kapandı , zihnimle beraber...

bir sürü çocuk sesi vardı , ama bu ne ürkünç fısıltılara ne de çığlıklara benziyordu , küçük çocuklar şarkılar eşliğinde gülüşüp sevinç çığlıkları atıyordu , ılık hava ve kuş cıvıltıları ile mutluluk ve huzurun tanımı gibiydi burası , elimi yumuşak zeminin üzerinde bir süre gezdirdim bunun etkisiyle elimde rahatlatıcı gıdıklanmalar hissettim , gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalışırken bir yandan da nerede olduğumu idrak etmeye çalışıyordum , gözlerimi yarıya kadar açmıştım ki güneş ışığının etkisiyle yüzümü buruşturdum , çimenlerin üzerindeydim , ılık hava ise papatya kokularıyla birlikte gerçekten huzur vericiydi , hala uyumaya devam edebilirdim ama nerede olduğumu bilmiyordum yani her şey olabilirdi , yavaşça olduğum yerden doğruldum ve etrafa sersem bakışlarla incelemeye başladım , iyice ayılınca buranın orman olduğunu fark ettim ve bu nedenle ürktüm doğal olarak gözüm lydia'yı aradı

"Lydia!"

Ses yoktu , burada yalnızdım az önceki çocuk sesleride yoktu artık , iç karartıcı değildi belki ama yalnızlık beni ürkütmüştü ayağa kalkıp bu sefer içimdeki bir umut tanıdık birini bulmayı bekliyordu ama hayır yoktu kimse yoktu , bir süre daha hızla yürüdüm karşıma bir yol çıkınca yavaşladım , bu yola çıkınca ister istemez durdum , ormanın tam ortasından geçen sıkıcı ve gri taşlarla yapılmış bir yol , burası çok tanıdık gelmişti aslında ama nedense aklımda böyle bir yere daha önce geldiğim ile ilgili bir anı yoktu , yolun ortasına geçip yürümeye başladım hava gerçekten mükemmeldi yani yalnızlık buradayken harika olsada içimde tuhaf bir his vardı bu his'e korku , endişe yada yalnızlık adı verilebilirdi , etrafı hayranlıkla izlerken uzaktan tuhaf sesler duyulmaya başladı sanki bir araba hızla yaklaşıyormuş gibi , bu sesle içimi büyük bir umut doldurdu , hiç tereddüt etmeden bağırmaya başladım ,

"Kayboldum , yardım edin!"

Araba git gide yaklaşırken suratım büyük bir gülümsemeyle parladı ama çok uzun sürmedi çünkü gelen araba ürkütücü derecede büyük ve siyah rengiyel korkutucuydu buna aldırmamaya çalışarak arabaya yöneldim , kısa süre sonra arabadan ikisi kadın , üç kişi indi , üstlerinde beyaz önlükler vardı ve ben sanki orda yokmuşum gibi davranıp arabanın arka tarafına yöneldiler tavırları aceleciydi bu yüzden içten içe meraklanmıştım bende onlarla birlikte arkası iki kanat kapıyla kapatılmış arabanın arkasına yöneldim , gerçekten o üç kişi ben yokmuşum gibi davranıyorlardı bu çok sinir bozucuydu hem bu şekilde davranmalarını sebebi neydi ? .

Üç kişi aralarında konuşuyorlardı ama onları anlayamıyordum bu yüzden dinleme gereği duymadım ve yürümeye devam ettim , sonunda arabanın arkasına geldiğimide iki kişi kapıyı yavaşça açtılar , içerisi karanlıktı ama içeriden 6-10 yaş arası küçük çocuklar elleri ve ayakları bağlı , yüzleri siyah örtüyle kapatılmış şekilde inmeye başlayınca dudaklarım şaşkınlıkla aralandı , o beyaz önlüklü üç kişide çoçuklara hiçte kibar davranmadan iterek veya sürükleyerek gri taşlarla yapılmış yolun ortasına getiriyorlardı , içimde bir ses burayla ilgili anılarım olduğunu söylesede anlam veremiyordum , yani burayla ilgili kafamda canlı bir resmi yoktu ama onun dışında buradaki koku , hava , renkler , ağaçların dizilişleri herşey ama her şey bana buraya daha önce geldiğimi söylüyordu ,
Üç kişi yolu süzdükten ve dikkatle inceledikten sonra , yolun ortasına yönelip yere eğildiler o an ne yapmaya çalıştıklarını anlamasamda dikkatle incelemeye devam ettim , sonunda ise kadınlardan bir tanesi taşlardan birini kaldırıp altındaki tahtadan yapılmış kapağı araladı , o sırada diğer ikisi etrafı izliyorlardı , sanki çok gizli bir şeyi saklıyorlarmış gibiydi bu yüzden yerimde huzursuzca kıpırdanmaya başladım , üç kişi hala beni görmezden gelerek açtıkları yerin içine atladılar , tabi kendileri içeri girmeden önce etkisiz hale getirdikleri küçük çocukları içeri savurdular bu durum karşısında üzülüp sıkılsamda duruşum ve bakışlarım sabit ve sertti bunu hissedebiliyordum , oraya doğru ilerlerken , beynimde hızla bir resim yanıp söndü , geriye doğru sendelenirken artık burayı hatırladığımı anladım
Burası herşeyin başladığı noktaydı , burası bizim maceramızın başlangıcıydı...

CezaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin