2.7

2.6K 259 51
                                    

      Dağhan "İşte başlıyoruz." dedi, gülerek. Aras sıkıntılı bir iç çekişle, yanındaki adama döndü. Şimdiden burayı terk etme ihtiyacı hissediyordu.

     Etrafı çiçeklerle bezenmiş taşlı yoldan ilerlemeye başladıklarında Dağhan onun bu gerginliğini fark ederek "Çok kalmayız." dedi, sakin bir sesle. Aras, başını sallarken ellerini cebine yerleştirdi. 

     Yine çiçekli olan ana giriş kapısından geçtikleri sırada çoğu gözün onlara dönmesi ile gerginliği üst safhaya çıkarken Profesör'e döndü.

     Yüzündeki rahat gülümseme ile yürüyen adamın kısıkça söylediği "Sakin ol." lafıyla bedenini dikleştirdi.

     Gözü boş nikah masasına takılırken, Dağhan'ın "Beni takip et." diyen sesiyle başını salladı. Üzerindeki gözlerden rahatsız bir şekilde önündeki adamı takip ederken nikah masasına yakın olan ve akrabalar için ayrılan boş bir masaya oturdular.

     Kuzenlerinin düğününden başka bir düğüne gitmemiş ve yıllardır okul dışında kalabalık ortamlarda bulunmamaya dikkat eden Aras için gerçekten çok zor bir durumdu.

     Ellerini masada birleştirmiş onu inceleyen Profesör'e çevirdi bakışlarını. İkisi bir süre bakıştıktan sonra gözlerini çeken ilk taraf o oldu.

     Sonbahar olmasına rağmen havanın güzelliğini fırsat bilip düğünü açık alanda yapıyorlardı. 

    Genç adam seçtikleri yerin çok güzel olduğunu düşünüyordu. Çiçeklerin bazıları yapay gibi görünsede etrafa buram buram güzel koku yayılıyordu. Hava serindi ve kulaklarını tırmalamaktan uzak, hafif bir şarkı çalıyordu.

     Yanlarından geçen güzel giyimli fakat aşırı makyajlı bir kadının Profesör'e attığı bakışları görerek göz devirdi. Düğünler sosyalleşmek için en berbat, eş bulmak içinse en ideal yerlerdi.

     Birden arkasından sarılan bedenle şaşınlıkla, başını çevirdi. Ağabeyi sırıtarak geriye çekilirken saçını dağıtmayı ihmal etmemişti.

     Genç adam sahte bir kızgınlıkla onun elini ittikten sonra saçlarını düzeltmeye çalıştı.

     Asaf gülerek "Bizim çifte kumrular birazdan çıkacak. Size bakmak için gelmiştim. Burada olduğunuza göre gideyim." dedi. 

     Aras, ona kötücül bakışlar atarken; Profesör tavuk kış kışlar gibi elini salladı.

     Asaf yanlarından ayrılırken; Dağhan, hala saçlarını düzeltmeye çalışan Aras'ın bu haline gülerek "Dur, ben yapayım." dedi. 

    Genç adam daha hiçbir şey söyleyemeden karşı sandalyeye uzanarak ellerini gencin saçlarına daldırdı. Siyah saçlar parmaklarının arasında dağılırken düzeltme bahanesiyle yumuşak tutamları okşadı.

     Hiç istemesede Aras'ın anlamaması için çok oyalanmayarak elini çekmek zorunda kaldı. 

     Genç adamın gevşeyen yüzünü gördüğünde "Ne oldu?" diye sordu, gülümseyerek.

     Aras dirseğini masaya bastırırken "Hiç" dedi, sakin bir sesle.

     Şarkının sesi birden yükselirken, konuklardan alkış ve ıslık sesleri gelmeye başladı.

     Davetlilerin alkışlarlarıyla çift, dans etmek için ayrılan geniş alana geçerken; Aras, Emre'nin heyecanını oturduğu yerden bile fark edebiliyordu. Gerçekten çok yakışıklı bir damat olmuştu.

     Çift ilk dansını yapıp onlar için ayrılan platforma geçerken, Asaf'ın gülen yüzünü görerek burukça gülümsedi. Asla ağabeyi gibi olamayacaktı.

ELMAYI YEDİ ADEM [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin