KSİ-14

783 62 74
                                    

Arctic Monkeys- R U Mine?

-

"Klinikten aradılar. Annemin birkaç eşyası hâlâ oradaymış, gidip alsam iyi olacak."

"Gelmemi ister misin?"

"Teşekkür ederim hayatım, ben hallederim. Belki sonra birlikte kahve içebiliriz."

"Memnuniyetle." Diyip yanağıma öpücük bıraktı.

Onu yolculadıktan sonra üstümü giyip arabaya bindim. Açıkçası  onca zaman sonra kliniğe gitmek, anneme ait şeylerle yüzleşmek korkutuyordu.

Onu unutmaya çalışmıyorum, beni yanlış anlamayın. Sadece... annemin odasına dokunulmadı, kliniğin sahibi zaten oydu. Yani, ne bileyim, hâlâ izi var her yerde. Beni anlamanızı beklemiyorum. Değer verdiğiniz biri yalnız başına, zorla öldürülmesiyse, tavanda ölü bedenini bulmadıysanız ve hayatınızı katilini arama adamadıysanız, söz sahibi değilsiniz.

Arabayı kliniğin önüne park edip indim. Belki de eşyaları hiç almamalıyım, burası zaten anneme ait. Ya da belki burayı hayır kurumlarından birine verebilirdim. Bunun gibi daha onlarca düşünce kafamın içinde koşturup durdu. Görevlilere selam verip odaya girdim.

Tüm odayı inceledim tebessümle. Annemi masanın ardındanki koltukta görmemek garipti.

Bir gün gerçekten çocuğum olsaydı muhtemelen onu masallarla değil, annemi anlatarak büyütürdüm. O zaten gelmiş geçmiş en müthiş süper kahramandı.

Çekmeceleri açıp içindeki defterleri aldım ve kutuya düzgünce yerleştirdim. Masanın üstünde annem, babam ve benim birbirimize sarılıp çektiğimiz bir fotoğraf vardı. Dün gibi hatırlıyordum ama yıllar geçmişti üstünden.

Üstümüzden geçen tek geçen şey yıllar olmadı tabii. Annem toprağın altındaydı. Babamla hiç görüşmedim, gazetelerden evlendiğini duydum. Ben ise, bilmiyorum... arada kalmıştım. Güne başlıyorsam bunun tek nedeni Mısraydı.

Odadaki her şeyi kutuya koyup etrafa bakınmaya başladım, bir şey kaldı mı diye. Duvardaki tabloya takıldı gözüm. Anneme doğum gününde almıştım.

Tabloyu yerinden kaldırmamla içinden bir şey düşüp masanın altına girdi. Bıraz zorlanarak da olsa eriştim.

Düşen şey bir bellekti. Kalbim hızlı hızla atmaya başladı. İçinde ne vardı ki annem saklama gereği duymuştu? 'Belki de hastalarıyla ilgilidir Dila, izlemen yanlış olur.' dedim kendi kendime.

Merakıma yenik düşüp masaya oturdum ve çantamdaki bilgisayarı çıkarıp, taktım.

Bir video vardı sadece. İzlediğim için suçluluk duyuyor fakat durmuyordum.Videoyu açınca annemin yüzüyle karşılaştım. Parlak, güzel yüzüyle.

"Muhtemelen bu videoyu sen buldun,Dilam, güzel kızım. Umarım sadece yaramazlık yaptığın için bulmuşsundur ve hâlâ birlikteyizdir. Fakat bu gün aksi ihtimali ele alacağım. Ben psikiyatrist Berçin Karaarslan, bu videoyu ihbar niteliğindedir. İki yıldır hastam olan Aden Mısra Çınar ciddi psikolojik rahatsızlıklarıyla kliniğe geldi. Dün olan seansımızda bir cinayet işlediğini itiraf etti, amcasını öldürdüğünü söyledi. Bunu bilinçli olarak değil, geçirdiği panik ataktan ötürü ağzından kaçırdı. Güvelik güçlerine ihbar etmem gerektiğini söylediğimde beni ailemle tehdit etti. Bizi rahatlıkla her şeyi yapabilecek güçte bir kadın. Şu an hâlâ savcılık yapmaktadır. Ona birkaç gün zaman zanam tanımamı, kendisinim teslim olacağını söyledi. Ona zaman tanımaktan başka şansım yok. Eğer bana bir şey yapacak olursa, bu video her şeyin ispatı niteliğindedir. Tek isteğim ailemin güvende olması."

KÜÇÜK SAYDAM İNSANLAR (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin