KSİ-2

1.8K 99 32
                                    

Batuhan Kordel- sıcak şarap.

-

"Neden otuz yıllık eşini tanımıyormuş gibi konuşuyorun? Annem intihar edecek son insan bile değil. Ne yani tüm gün insanlar kendini öldürmesin diye uğraşan kadın bir gün eve dönüp intihar mı ediyor? Mantıklı geliyor mu?Neden işin peşini öylece bırakıyorsun, baba?" Dedim öfkeden kızarmış suratımla.

"Allah aşkına Dila, adli tıp raporunu gördün... Üstelik mektup bırakmış. Onun el yazısı..."

Sertçe yüzümü sıvazlayıp salonun ortasında volta atmaya devam ettim.

"Ben babamı kaybettiğimde yedi yaşındaydım. Nasıl biri olduğunu unutmamak için yıllarca hayaliyle konuştum. Gittiğine inanmam aylarımı aldı. Birini kaybetmek ne kadar berbat biliyorum, seni anlıyorum ama sadece sen anneni değil ben de karımı, ilk aşkımı kaybettim. Tek acı çeken sen değilsin."

Konuşmamak için kendimi zor turuyordum. Çünkü eğer konuşursam her şeyi yerle bir eder, kendim de altında kalırdım. Beni babama bağlayan tek şey hep annem olmuştu, daha önce onunla bu kadar uzun konuşmamıştım bile.

Her şeyimi annemle yapmıştım, şimdi öylece gitmişti ve ben lisanını bilmediğim bir kuytu da can çekişiyordum. Tek istediğim beni dizlerine yatırıp saçlarımı okşamasıydı.

"Sağlıklı düşünemiyorsun, neredeyse 24. saattir ayaktasın. Git biraz dinlen."

Kâbus olup olmadığından emin olmak için duvara gelişi güzel bir yumruk attım. Son derece uyanıktım ama hâlâ kâbus gibiydi.

"Delirdin mi ne yapıyorsun?" Dedi yanıma gelip.

Gözlerinin içine hastalıklı bir gülümsemeyle bakarak, "Sen neden delirmedin baba? Madem ilk aşkını kaybettin, neden delirmiyorsun baba? Neden bana inanmıyorsun? Ya da şöyle mi sormalıyım, neden üstünü kapatmaya çalışıyorsun?" Dedim.

Geri çekildi,"Ne demeye çalışıyorsun karımı ben mi öldürdüm? Haddini aşmaya başladın, Dila. Kelimelerine dikkat et yoksa-"

"Yoksa ne? Kutu kutu uyku ilacı mı yutturursun? Arkamdan da annesinin acısına dayanamadı ya da soyu bozuk mu diyeceksin?" Dedim dişkerimi sıkarak.

Artık kaybedecek bir şeyim yoktu. Üstelik kendimi bile kaybetmiştim.

Babam dehşete düşmüş bir biçimde bana baktı, tam bir şey diyecekken böldüm.

"Neden şirketten erken çıktın? İki saat erkenden çıkıp ne yaptın? Sen söylersen daha kolay olur, çünkü her türlü öğreneceğim. Gerçeği bildiğini biliyorum. Yapacağım son şey bile olsa annemin katilini bulacağım. Bi' canım var onu da bu uğurda harcarım. Korkak gibi köşeme sinmem."

Ceketimi alıp dışarı çıktım. İçimde hiç sönmeyen kor bir ateş vardı, cehennem bile yüreğimin yanında soğuk kalırdı.

Bahçe kapısını açmamla karşımda bir kadın belirdi. Uzun siyah saçları vardı,"Ben... baş sağlığı için-" kapıyı açık bırakıp yoluma devam ettim, arkam dönükken,"babam içeride." Dedim. "Benim başım bu saatten sonra sağ olsa ne, olmasa ne..." diye fısıldadım.

"Siz kızı olmalısınız. Ben Mısra.  Salı günleri annenizin kliniğine giderdim. İşler yüzünden pek vaktim olmazdı, az önce kliniğe gidince öğrendim... kaybınızdan ötürü çok üzgünüm." Dedi arkamdan gelirken.

Durup yüzüne baktım,"Dün annemi gördünüz mü yani?"

"Hayır maalesef görmedim,bu güne ertelemiştik." Dedi.

"Bir an da ne işiniz çıktı da gidemediniz." Dedim şüpheyle. Evet, herkes şüpheliydi.

"İlk kez olan bir şey değildi. Ben savcıyım, Berçin hanım bunu bildiğinden sık sık saatlerimizi değiştirirdi."

'Az önce bir savcıyı sorguya çektin aptal' diye geçirdim içimden.

"Demek savcısınız..." dedim ona doğru yürürken. "Birinin suçlu olduğunu düşünüyorum diyelim, ceza çekmesi için ne yapmam gerek?"

Kaşlarını çatıp bir süre yüzüme baktı, ardından," Suç her ne ise kanıdınızın olması gerek. Fotoğraf, video, belge, tanık gibi. Tabii hepsinden önce şikayette bulunmanız gerek. Dava açılır ve araştırma yaparız. Aslında suçun ne olduğu daha önemli." Dedi neden sorduğumu anlamaya çalışan bakışlarla.

"Planlı kasten cinayet." Dedim tek seferde.

"Yeterli delille, kanıtlandığı takdirde müebbet hapis cezası alır diyebiliriz. Şimdi sorma sırası ben de, cinayete tanıklık mı ettiniz?"

Sorusunu görmezden geldim,"Müebbet alacağından emin misiniz savcı hanım?" Dedim başımı yana eğip.

Gözlerimden akan yaşlara kıyasla suratımda mimik oynamıyordu. Bu halime acımış gibiydi.

"Böyle söylediğim için özür dilerim ama, Berçin hanımın intihar ettiğini sanıyordum. Birinden mi şüpheleniyorsunuz?"

"Annem intihar etmedi. Katilin profosyenel olduğu açık ama hesaba katmadığı şeyler var. Öz babam bile inanmıyor, arkadaşlarım delirdiğimi düşünüyor. Ailem travma geçirdiğimi ve desteğe ihtiyacım olduğunu söylüyorlar. Dindar kesim annemin ruhunu rahatsız ettiğimi, kabul edip yas tutmam gerektiğini... siz de çıldırdığımı düşünüyor olmalısınız..." dedim ellerimi yüzüme bastırıp.

"Hiçbiri annenizi sizin kadar tanıyor olamaz, madem ortada bir suç olduğuna inanıyorsunuz, size yardım etmeme izin verin. Annenize fazlasını borçluyum."

'En dibe vurduğum çaresiz anımda durduk yere karışma bir savcı çıkmış olamaz. Belki de tanrı yalnızken bir hiçten ibaret olduğumu biliyordur ve onu göndermiştir.' diye geçirdim içimden.

"Düşünmek istemiyorum. Düşünmek istemediğimi düşünüyorum. Düşünmek istemediğimi düşünmemem gerek."

M.

KÜÇÜK SAYDAM İNSANLAR (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin