KSİ-9

800 65 32
                                    

Arctic monkeys- when the sun goes down.

-

Ertesi gün de gelmeyince peşinden adliye'ye gittim. O geceye kıyasla iyi görünüyordu. Sonunda barışmıştık ve bu akşam yemek yiyecektik.

Fakat hâlâ kafamı kurcalayan şey, amcasının meselesi açılınca bile kriz geçirmesiydi. Neden? Bunu kendi kendime sormadan edemiyordum. Ne olmuş olabilirdi ki? Şiddet uyguladığını biliyordum ama eğer savcıyı tanısaydınız, 'onu bir ordu bile yıkamaz.' Derdiniz, dostlarım.

Savcı hanım: aklımdan çıkmış, teyzen ve aşçıyla görüştüm. Akşam konuşuruz.

Siz: teşekkür ederim.

"Hallettiniz mi aranızdakini genç aşıklar." Dedi Güney kapıya yaslanıp sırıtarak.

"Sakın savcı hanımın yanında böyle şeyler söyleme,Güney.  Ayrıca onunla konuşmuyordum." Diye küçük bi yalan uydurdum.

"Neden gülümsüyorsun o zaman?"

"Gülümsemiyorum. Her neyse, yemekler sen de.  Benim işlerim var, savcı gelmeden dönerim." Dedim ceketi omuzlarıma atarak. Alçıdan ötürü giymek pek kolay değildi.

"Gelmemi ister misin?" Dedi. Onu olabildiğince bu olayların dışında bırakmak istiyordum.

"Hallederim ben. Yemeklerin içine tuz koyma lütfen, o tuz sevmez. Biz tabağa koyarız." Dedim çıkmadan önce.

"Nasıl yani sıfır tuzlu yemekler mi yiyor? Damak tadı var diyemem. Yavan olur hi-"

Daha fazla dinlemeden evden çıktım.

Siz: eğer bu işte parmağın varsa saklanamazsın, Sıla. Cehennemin dibine gitsen peşinden gelirim ve yaptıklarının bedelini ödetirim.

Siz: ne sanıyorsun? Evinin duvarlarının seni koruyacağını mı? Yemin ederim ufacık bir ilgin bile varsa seni bitiririm. Gece olur üstüne çökerim.

Siz: itiraf etmene gerek yok, nasıl olsa bulacağım.

Siz: ve lütfen endişelenme. Hapishaneye sık sık ziyeretine geleceğim :)

Sıla: ben bir şey yapmadım tamam mı? Kimseye bir şey söyleme. Hiçbir suçum yok. Rahat bırak beni

Siz: kanıtla.

Siz: şimdi dediğim yere geleceksin ve bildiğin her şeyi anlatacaksın.

Sıla: tamam.

Sıla'nın annemi öldürmediğini biliyordum. Ya da annesinin. Her ne kada savcı hanım sık sık 'hislerinle harekat etmemelisin'dese de, sezgiler ve hisler çoğu zaman haklıdır.

'Katil o değilse neden uğraşıyorsun?' diye soracak olursanız, bir şey biliyordu. Gerçek katile dair bir şey.

Sılayla yıllarımı geçirdim, neye nasıl bir tepki vereceğini biliyordum. Şimdi korkuyordu. Söylemekten ve söylememektem. Söylemezse onu parçalayacağımı biliyordu. Elbette bildiklerini söylerse katil ona çiçek vermeyecektir. Katilden korkuyordu.

Kim olduğunu biliyor muydu? bundan emin değilim.

Düşüncelerimle boğulurken buluşma yerine ulaşmıştım. Omuzlarımdaki ceketi indirip arabadan çıktım.

İçeri girip boş bir masaya oturdum.

Katili bulunca ne olacağını düşünmeden edemiyordum. Diyelim onu buldum. Deliller de tamam, hapse atıldı. Peki sonra? Yüreğimdeki uçsuz bucaksız kor alev sönecek miydi? İçimdeki boşluk dolacak mıydı? Annem geri gelecek miydi? Her şey eskisi gibi olacak mıydı?

Sanırım beni korkutan tatmin olmamaktı. Cezaevinde yan gelip yatması ya beni tatmin etmezse? Ya öldürmek istersem? Aynı annem gibi ama değil de. Çünkü annem gittiği yerde mutlu ve huzurluydu. Gidilebilecek en iyi yer gitti.

Ama onu toprak bile kabul etmeyecek.

Sıla geldi ve karşıma oturdu.

"Anlat." Dedim kaşlarımı çatarak.

"Elin iyi mi? Annem adına özürdilerim."

"Muhabbet etmek isteyeceğim son insan bile değilsin. Şimdi anlat."

"Pekâlâ. Eve geldiğin gün panikledik. Daha doğrusu annem. Tüm bunların üstüme kalmasından korktu."

"Parmağın yoksa neden endişendin?"

"Elbette alakam yok bu olayla, neden Berçin anneye zarar vermek isteyeyim?"

"Annemin adını ağzına alma, Sıla. Kendi iyiliğin için." Dedim dişlerimi sıkarak. Nasıl buna cürret edebiliyordu? Onca zaman bildiği şeyler varken yüzüme baka baka bana yalan söylemiş, deli yerine koymuşken, ne cürretle yapardı bunu?

"Her neyse... ben... o gün size geldim."

"Ne? Annemi haftalar önce gördüğünü söylemiştin!"

"O gün sen yemeği iptal edince siz de kalmaya geldim. Bahçe kapısını açar açmaz biri fırladı. Siyalar içinde ve yüzü maskeli. Çığlık atıp geri çekildim. Silah doğrulttu ve çantasından kağıt kalem çıkardı. Kağıtta benden bahsedersen senin için dönerim.' Yazıyordu. Korktum anlıyor musun? Kimseye bir şey diyemezdim."

Elimi yüzüme götürdüm şaşkınlıkla. Yutkundum.

Haklı olduğuma sevinmeli miydim üzülmeli mi bilemiyordum, dostlarım. Size o gün hissettiklerimi anlatmak isterdim ama ben bile anlayamıyordum. Sanki annemi tavanda bulduğum güne dönmüştüm. Yaşadığım her gün annemi tekrar tekrar tavanda asılı buluyor gibiydim gerçi. Aldığım her nefes dikenli tellere dönüşüp ciğerlerimi parçalıyordu.

"Eğer ambulansı arasaydın annem yaşıyor olurdu. Bir kez olsun kendini düşünmemiş olsaydın annem yaşıyor olurdu!"

Eğer ben o gün işlerini erken bitirebilseydim ve eve gelseydim annem yaşıyor olurdu. Babam başka kadınlarla olmak yerine annemin yanına gelmiş olsaydı annem yaşıyor olurdu. Sıla beni ya da ambulansı arasaydı annem yaşıyor olurdu.

Fakat hiçbiri olmadı. Annem onu aldatan bir pisliğin odasında yalnız öldü.

Kim bilir ne kadar acı çekmiştir ve korkmuştur diye geçiriyordu  aklımdan her saniye. Yalnız, korku ve acı içinde öldü. Bunu nasıl unuturdum?

"Korktum ve sağlıklı düşünemedim tamam mı? Sen de bir kez olsun etrafa saldırmayı bırak ve empati yap."

"Empati mi? Komik olma. Suç işlemediğini sanman da ayrı tabii. Polisler seninle konuştu ama bir şey bilmediğini söyledin. Adaleti yanılttın ve tanık olduğun bir suçu bildirmedin."

"Bildiğim her şeyi anlattım, sadece beni rahat bırak."

"Belirgin bir özelliği var mıydı? Boyu, kilosu. Kadın mıydı erkek mi?"

"Kadın mıydı erkek mi bilmiyorum. Tamamen gizlenmişti. Sanırım 1.75 boylarındaydı. Belki 1.80 emin değilim. Parmağında yüzük vardı. Silahı tutarken gördüm. Siyah bir yüzüktü ve sanırım üstünde 'E' harfi vardı. Tüm bildiğim bu. Artık peşimi bırak."

Masanın altından telefonu alıp ses kaydediciyi kapattım ve gülümsedim, "Ufacık bir ilgin bile varsa ödetirim demiştim." Dedim masadan kalkarken.

Üstüme doğru geldi ve telefonu almaya çalıştı. Alçılı kolumla suratına vurdum. O kanayan burnunu tutarken kahkaha attım, "Kolum gayet iyi, sorduğun için teşekkür ederim."

"sana duyduğum aşk kendinden hoşnut değil.
seni sevdiğim için kendimden hoşnut değildim."

Merkür.

KÜÇÜK SAYDAM İNSANLAR (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin