4.Bölüm

93 5 0
                                    

Multimedia Arya 🎈

Belinay'dan

Kalakalmıştım. Resmen adamın kolları arasında kalakaldım. Mavi gözlerine daldığımı da belirtmeliyim. Şapşal gibi adamın suratına baktığıma emindim. Bu rezilliğimin üstünü örtmek için cazgırlığımı kullanmaya karar verdim.

"Bırak beni. Her seferinde tutup tutup bunu yüzüme vurma. Bırak yuvarlanayım daha iyi." dedim tersçe. Beni bırakmamıştı aksine tutuşu sertleşti ve çatık kaşlarla suratıma bakmaya devam etti.

"Bırak beni. Sağır mı oldun? Bir daha gözünün önünde ölsem bile beni kurtarma. Tamam mı ?"
diyerek zorda olsa kollarından kurtuldum. Ona sert bir bakış atarak hızlı hızlı ama dikkatli bir şekilde merdivenleri çıktım. Adama bak ya!

Alparslan'dan

Şirkete girip her zaman ki gibi merdivenlerden çıkıyordum ve bir anda minik kız yanımda bitti. İçimden yine başlıyoruz diye geçirdim. Şirkete olup onunla karşılaştığımdan beri sürekli konuşuyordu. Hiç sustuğunu görmemiştim. İlk zamanlar ciddi derecede sinirlerimi bozsada görmezden gelmeyi öğrenmiştim. Ya da alışmışsındır' diyen iç sesime atabilsem sert bakışlarımı atar pataklardım.

"Günaydın." dedi ipeksi sesiyle. Cevap vermedim. Konuşmayı sevmezdim. Ama pes etmedi tekrar konuşacağı sırada en azından cevap verirsem beni salar diye düşünerek cevap verdim.

"Günaydın." susmasını umarak merdiven çıkmaya devam ettim. Ama beni şaşırtmadı ve tekrar konuştu. Nasıl olduğumu sorduğunda zaten hafta sonu olanlardan yeterince sinirliydim ve artık konuşma kotamı doldurduğumu düşünerek bir hışım ona döndüm.

"Sadece sus olur mu ?"
dediğimde gözlerinden ateş çıkaracağını düşünmedim değil. Ardından ufak çaplı bir atar yapıp önden önden gitmeye çalıştığında tahmin ettiğim şey oldu ve bir hafta içinde ikinci kez merdivenlerden düşmekten kurtardım onu. Sakardı, hemde çok!

"Üç etti. Benimle konuşmak yerine yürümeyi öğren olur mu ? "
diye bir soru yönelttiğimde gözlerime garip bir ifadeyle bakıyordu. Böylece ben de onun gözlerini ilk defa  bu kadar dikkatli görmüş oldum. Yeşil gözlerinin içimde bir şeyleri kıpırdattığını hissettim. Ama bu çok ufak bir andı hemen kendime geldim.

"Bırak beni. Her seferinde tutup tutup bunu yüzüme vurma. Bırak yuvarlanayım daha iyi." diye cırladı. Az önce ipeksi demiştim değil mi ? Unut gitsin! Ona daha da kızdım ve kollarını biraz sıktım.

"Bırak beni. Sağır mı oldun? Bir daha gözünün önünde ölsem bile beni kurtarma. Tamam mı ?" diyerek son kez bana baktığında damarlarımda hala öfke dolaşıyordu.

Kendini toparlayıp hızlı hızlı gittiğinde bir süre orda durdum. Ne demişti ? Önünde ölsem bile beni kurtarma! 'Ölsem bile' göğsümün sancılandığını hissettim elim kalbime gitti ve ovaladım. Bu da neydi ? Başımı iki yana salladım ve silkelenip merdivenleri tamamladım. Böyle saçma şeyler bana göre değildi. Çalışıp kafa dağıtmalıydım.

Odama girip kendimi çalışma masama attım ve önüme incelemem gereken raporları aldım. Bugün o kızla çalışma günüm değildi ve rahat rahat kafamı dinleyerek çalışabilirdim.

Bir süre raporlarla oyalandıktan sonra boynum ağrıdığında kafamı kaldırdım ve cam kapıdan onu gördüm. Selim Bey'in odasındaydı diğer tarafta göremediğim iki kişi daha vardı. Tahminlerime göre diğer abisi ve kuzeniydi.

Kahkahalarla bir şeyler anlatıyordu. Selim onu kolunun altına alarak saçını karıştırdı. Minik kızda abisinin yanaklarını öptü ve anlamadığım bir şekilde abisinin kaşları çatıldı. Abisinin kaşları çatılır çatılmaz kendini odadan dışarı attı ve kapının önünde eğilerek gülmeye devam etti.

BENİ OLDUĞUM GİBİ SEV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin