Multide Dilara.
En son hatırladığım şey Arda'nın sırtında mayıştığımdı. Sanırım Bora beni yatırmıştı yatağıma.
Uyuyakalınca beni kucağında taşımak zorunda kalmıştı. Neyse iyi olmuş. O benim kaçırılmama izin vermişti. Beni taşıması onu çok zorlamamıştır ama uykusunu bölmek zorunda kalmıştır.
Ona biraz kırılmıştım ama neden buna izin verdi acaba? Bunu ona soracaktım. Bir nedeni olması gerekirdi.
Gözlerimi açmamla bana endişeyle bakan, kızarmış ve şişmiş bir çift gözün sahibi olan Bora'ya baktım.
Neden bu kadar kötü görünüyordu? Sanırım yorgundu. Ama o yokmuş gibi davranacaktım. Bunun cezasını çekecekti.
"Hey İlkim iyi misin bebeğim? Hadi kalk kahvaltı hazır." Ama onu duymamazlıktan geldim ve telefonumu alarak Deniz'i aradım.
"Alo Deniz. Uyandın mı?"
"Yok şuan uyuyorum. Seninle de rüyamda konuşuyorum." Göremeyeceğini bile bile gözlerimi devirdim.
"Yine espirini yaptın. Mutlu musun? Dur bir dakika sen niye şaşırmadın? Ben 4 gündür yoktum. Yoksa haberin var mıydı ve sen beni kurtarmaya gelmedin mi?"diye sordum gözlerimi kısarak.
"Hayır nerede olduğundan haberim yoktu. Hatta Bora'yı anlatması için dövecektim ama o anlatmadı. Sadece iyi olduğunun garantisini verdi. Bir de dün seni Arda'nın getirdiğini ve uyuduğunu söyledi. Bende gelmedim. Bu arada Bora bütün gece başında durmuş. Bana da Sinem Abla söyledi. Neredeydin ve sen iyi misin?"
Ne kadar çok konuşmuştu o? Bora bütün gece başımda mı beklemişti? Sanırım gözleri bu yüzden kıpkırmızı ve şişti. Üzülmüştüm. Şuan bana mal mal bakması bu hissi geri itti. Hem buna sebep oluyordu hem de üzülüyordu. Dengesiz salak.
"İyiyim. Sen kahvaltı yaptın mı?" diye sordum. Bora lafa atıldı ve telefonu elimden aldı.
"Annem hazırladı. Onların bir işi varmış ikimiz kaldık." Onu tekrar umursamadım ve telefonu sinirle elinden geri aldım. Deniz "Orada mısın?" diye bağırıyordu.
"Buradayım. Cevap bekliyorum?"
"Başımın belası. Seni on dakikaya alırım. Hazırlan. Eğer beni bekletirsen seni bacaklarından tavana asarım."
"Hehe ondan. Bizim köyde de inekler uçuyor zaten." Telefonu suratına kapattım.
Bora'ya baktığımda şaşırmış gözüküyordu. Ona kızdığımı tahmin etmemişti sanırım.
Bir çok kez ismimi tekrarladı ama cevap vermeden tuvalete girdim. İşimi hallettikten sonra çıktım. Bora hala bıraktığım yerdeydi.
"Bak. Bana kızgın olduğunu biliyorum ama özür dilerim. Sana bir şey yapmayacağına söz verdi. Yoksa sana bir şey mi yaptı?" Endişelendiğinde burun delikleri büyürdü ve şuan durum çok da iyi değildi.
Olumsuz anlamda başımı salladım ve dolabıma yöneldim. Bir tişört ve şort aldım. Dolabımın olduğu odada üstümü giydim.
Çıkarttığım kıyafetleri katlamadan dolaba tıkıştırdım. Bora kapıyı sonradan açtığım için bu hareketimi görmüş ve kıkırdamıştı. Ama ona karşılık vermedim ve aşağıya indim. Spor ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım. Tenimin havanın teneffüs etmesine izin vererek kaldırıma oturdum ve Deniz'e mesaj yazdım.
Kime: Sarışın Budala
"Neredesin? Seni bekliyorum."
Anında mesaj gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLKİM
Teen FictionKaybedecek hiçbir şeyleri olmayana kadar yenildiler, birbirlerine yenik düşene kadar kaybettiler. Bu his o kadar tarifsizdi ki, onlara kalan son şey sadece tek bir cümleydi. "Seni sonsuza kadar seveceğim."