11.Bölüm

4.2K 203 22
                                    

Yatarken kurduğum iğrenç alarmın sesiyle uyandım. Yatılı program olduğu için normalde kalktığımdan daha erken bir saatte kalktım. Saat 6:30'du ve benim gözlerimden uyku akıyordu. Alarmı kapattım ve kafamı geri yastığa gömdüm. Ahh Ekin'in kokusu hala yastıktaydı...

Kurduğum ikinci alarmı unuttuğum için alarmın o bok sesi yeniden çaldı ve ben yere kapaklandım. Yatağımın diğer tarafından gelen kahkayla yataktan tutundum. Gözlerimi kıstım ve kendimi yavaş yavaş yukarı çektim. Gülen kişi büyük ihtimalle Deniz ya da Bora'ydı. Ama kafamı kaldırdığımda karşımda Ekin'i gördüm. Ufak çaplı bir çığlık attım. Ama o eliyle ağzımı kapattı.

"Sakin ol bir şey yok benim." Elini ıstırdım. Aniden elini çekti ve ağzından bir 'ah' çıktı.

"Bende sen olduğun için cırladım zaten."

"Maşallah aslan gibi dişlerin var. Koparıyordun elimi." Elini mi acıtmıştım yoksa?

"Acıdı mı?" Gülümsemesi yüzünde yayıldı.

"Korktun mu yoksa bana bir şey olur diye?" Yayvan bir şekilde sorduğu soruya göz devirdim.

"Geber." dedim ve kıyafet dolabıma doğru büyük adımlar attım. Kapıyı açarken konuşmaya başladı.

"Ölsem üzülür müydün?" Bu nereden çıkmıştı ki şimdi? Cevap vermeden dolaba girdim.

Üstüme bir sıfır kollu altıma da bacaklarımı ikinci bir deri gibi saran kotumu aldım. Üstümü çıkardım tam pantolonumu da çıkarıyordum ki kapı açıldı ve Ekin içeri daldı. Ani bir hareketle hem çığlık attım hemde tişörtümü üstüme tuttum.

"Çık."diye çemkirdim.

"Giyindin sandım çıkıyorum."dedi ve gülerek çıktı.

"Aaahhh yeter." Bağırdım ve tişörtü yere fırlattım. Hemen sıfır kolluyu üstüme, altımada kotumu çektim ve dışarı çıktım.

Ekin konuşmak için ağzını açtı ama onu elimle durdurdum.

"Çok fazla oluyorsun. Git lütfen." Gerçekten ileri gitmişti. Odaya girerken ne düşünüyordu ona bedenimi göstereceğimi falan mı? Aptal dangalak!!!

Allah'tan açıkta bir yerimi görmemişti.

Biraz mesafe koymalıydım. Bunun için onu odamdan kovdum ve kapıyı kapattım. Onu odadan çıkartmadan önce hep bir şey demek için ağzını açıyordu ama ben sözünü kesiyordum. Kapı iki dakika sonra tekrar çaldı. Kapıyı hışımla açtım.

"Yine ne var?"diye bağırdım. Benim aksime sesi sakin ve sessiz çıkmıştı.

"Kimse buraya geldiğimi bilmiyor. Camdan girdim."Camı eliyle gösterdi ve kafasını salladı.

"Sen..... Ne? .....Ah git buradan?" Şaşkınca onu pencereye kadar sürükledim. Sesim bıkkın çıkmıştı.

İnerken "Beni kendinden uzaklaştırıyorsun." dedi ve gitti.

Çokta umrumda. Varlığı fifi yokluğu tın. Kendini değerli sanıyor. Egoist.

Saçlarıma şekil verirken aklıma sorduğu soru geldi."Ölürsem üzülür müydün?" Şimdi düşündüm de bunu ciddi söylemişti. Sesinde bir alay yoktu. Acaba Ekin'i kovarak biraz abartmış mıydım? Hayır hayır beter olsun.

İç sesimin tabi tabi kesin öyledir dediğini duyar gibi oldum. Acaba ölse üzülür müydüm? Bilmiyorum sanırım..... üzülürdüm. Sonuçta o da bir insandı. Her insanın ölmesine üzülürdüm.

Hazır olan valizimin tutulacak yerini açtım ve aşağıya doğru sürmeye başladım. Aşağı indiğimde Bora beni bekliyordu.

"Herkes hava alanına kendi aracıyla gidiyormuş. Bir araçla gidelim. Sonra arabalar orda kalır. Şöför bizimle gelecek."dedi ve sakallı bir adamı gösterdi. Kafamla adama selam verdim o da karşılık olarak gülümsedi ve bavullarımızı bagaja yükledi. Bora'yla arkaya bindik.

İLKİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin