28.Bölüm

4.8K 100 12
                                    

Çok tanıdık bir melodi çalmaya başladığında bunun kurduğum alarm olduğunu kavradım. Dün o odayı Ekin'le beraber maviye boyamıştık ve ben çok yorulmuştum.

Ekin yanında kalabileceğimi söylemişti ama eve gitmek istediğimi söylemiştim. O da onaylamıştı.

Eve giderken bugün otele gideceğini ve yanında gideceğime söz verdiğim için beni sabah 7.00'de alacağını söylemişti.

Normalde biraz geç hazırlanır ve uyuzluk yaparak onu bekletirdim ama bugün otele gideceği ve sonuçta oranın başına geçeceği için bunu yapamazdım.

O yüzden zor olsa da göz kapaklarımı araladım.

Saat daha 5.30'du. 15 dakikalık bir duş aldım kendime gelmek için. Sonra kıyafet seçmek için dolabımın önüne geçtim.

Bir elbiseyi alıp koluma astıktan sonra askısından tutup baktım.

Orada belki babası ile karşılaşırım diye şık ve sade giyinmeliydim. Birazda güzel ve olgun görünmeliydim. Ekin ne giyerse giysin olgun gözüküyordu. Onun yanına yakışmalıydım.

İncelediğim elbise kırmızı ve vücudumu kaplayan bir tabaka gibi olduğu için onu geri asmıştım.

Bu işlerden hiç anlamıyordum. Beynim patlayacak gibi olduğunda bunu Ada'ya sormaya karar vermiştim. Ama ilk önce ıslak saçlarımı halletmeliydim.

Banyoya girerek kurutma makinesiyle saçlarımın her teli kuruyana kadar kuruttum. Biraz kabarık durduğu için bağlamayı düşündüm. Elbisemi giydikten sonra bağlamalıydım çünkü elbiseyi giyerken saçım bozulabilirdi.

Odaya tekrar girip telefonumdan Ada'nın numarasını buldum ve tuşladım.

Telefonumu kulağıma götürdükten sonra iki kere çaldı ve sonra yanıtlandı.

"Alo."

"Alo. Ada yardımına ihtiyacım var."

"Ne konuda?" Derin bir nefes aldım.

"Elbise konusunda." 'Hımm' diye mırıldandı.

"Özel bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet, Ekin bugün babasının turizm şirketinde işe başlayacakmış. Benim de yanında gelmemi istedi. İlk gün olduğu için yani. Otelin müdürü olacağı için biraz heyecanlı ve yanında olup ona yardım etmeliyim. Ama ne giyeceğimi bilmiyorum. Olgun gözükmeliyim. Ama çok da büyük değil. Güzel gözükmeliyim ama abartılı değil. Babasıyla tanışma ihtimalim var." Bir an duraksadı.

"Sanki sen Ekin'den daha heyecanlı gibisin kanka." Kahkaha attığında oflayarak yatağa bağdaş kurarak oturdum.

"Lütfen, yardımın lazım?" Görmediğini bile bile dudak büzmüştüm.

"Kaç dakikamız var?" diye sorduğunda istediğimin olmasının sevinciyle gülümsedim.

"Ekin'in gelmesine 50 dakika var. Onu bekletemem yalnız. İşine geç kalmaması için."

"Tamam kızım. Beş dakika içinde oradayım." 32 dişimi göstererek güldüğümde telefonu kapattım ve yatağın üstüne koyup ayağa kalktım.

Dolabın önüne tekrar dikildim. Beni olgun göstereceğini düşündüğüm bir kaç elbiseyi yatağın üstüne koydum.

Telefonum elbiselerin altında kalmıştı ama şuan umrumda değildi.

Dört-beş dakika sonra odama birinin dalmasıyla gözlerim istemsiz bir şekilde kapıya kaydı.

Ada yanıma hızla geldiğinde "Başlayalım, bakalım." diyerek yatağın üstündeki elbiselere tek tek baktı.

Eline aldığı siyah kısa elbiseyi inceledikten sonra kaşlarını kaldırdı. Bence hoş elbiseydi.

İLKİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin