Superfruit - GUY.exe
BÖLÜM 29: SEVMEK AFFETMEYE YETMEZ
Gaziantep'teki son günümde el üstünde tutulacağımı düşünüyordum ama onun yerine babamla tarlada fıstık ağacı budamakla meşguldüm. Evde rahat duramıyordu adam, illaki bir iş yapacaktı. Şimdi birkaç işçi ağaç budarken kendini tutamamış gideceğim demişti. Ben de el mecbur peşinden gitmiştim.
Ellerimde eldiven, elimde makasla ağacın dallarına girişmiştim. Üstüm başım toprak olmuştu. Kollarım da çizilmişti. Babamdan çorladığım kasketi kafamdan çıkarıp, "Saat üç oldu baba," diye mırıldandım yorgunlukla. "Gideyim duş falan alayım da ondan sonra bırak beni otogara. Yoksa geç kalacağız."
Kendi uğraştığı ağacın birkaç dalını da kestikten sonra, "Oldu mu o kadar?" dedi geri çekilerek. Adam çalışma delisiydi. Çalışırken kendini kaybediyordu resmen. Gerçi ben de ona çekmiştim...
Kel kafasını hafifçe kaşıdıktan sonra, "Gidelim madem, ben işçilere haber vereyim hele," deyip ilerlemeye başladığında kafamı sallayarak onayladım onu. Babamın gözü gibi baktığı gri Doblo'suna ilerlediğim sırada cebimdeki telefon çalmaya başlamıştı.
"Aşkım benim," diye cevapladım Mustafa'yı. "Özledin mi beni?"
"Prensesim," dedi, neşeli bir şekilde. "Nasılsın görüşmeyeli?"
"Saatlerdir fıstık ağacı buduyordum," diye cevapladım kısık gözlerimle ilerideki babamı inceleyerek. "Nasıl olabilirim?"
"İki dal kestin diye yoruldun mu?" dediği sırada çakmak sesi gelmişti. Yine tüttürüyordu. "Seni bizim çaylığa götüreyim de ebeni gör."
"Çaymış... Sen hiç fıstık topladın mı lan?" 'Benim babam senin babanı döver' moduna girmiştim anında. "Belin kopuyor eğilip toplamayla."
"He he kesin öyledir. Neyse, n'aptın sen? Otobüsün kaçta?"
"Beş buçukta," diye cevapladım. "Yarın bu saatlerde yanında biterim, merak etme."
"Tamam, yarın görüşürüz hadi." Adaline'nin arkadan Fransızca bir şeyler söylediğini duydum. "Ada da özlemiş, çabuk gelsin diyor."
"Tamam, şoföre bas gaza aşkım derim."
"Lan aklıma bizi alan kamyoncu geldi." Aklıma gelen şeyle aynı şekilde ben de kahkaha atmıştım. Edirne'ye giderken otostop çektiğimiz kamyoncu dayı yol boyunca, "İşte bizim bir arkadaş arabasına almış, erkekler de iyi yapıyormuş yani zevk veriyormuş. Ben hiç yapmadım zaten yapmam. Siz yaptınız mı?" gibi konuşup durmuştu.
'Sizi sikebilir miyim' sorusunun altını yokluyordu kendince.
Bunun farkına vardığımızda Mustafa'yla göt korkusundan adama ilk mola yerinde biz burada inelim diye yalvarmıştık.
Bir de şey demişti.
"Sizi burada bırakmak hiç içime sinmiyor ama hadi hoşça kalın."
QWKSDNGVFSEOŞTVGNIETOŞVGNOENVGIHGVIO.
Gözümden akan yaşları silip, "Hadi kapatıyorum, yarın görüşürüz," diye mırıldandım, babamın bu tarafa geldiğini gördüğümde.
Çok geçmeden fırından yeni çıkmış ekmek tazeliğinde duşumu alarak çıkmıştım banyodan.
"Oh, I, wish I could synthesize... a picture perfect guy, oh, I, oh, I," diye mırıldanarak dans ederken mutfaktan gelen sesleri takip ettim. Şarkı banyodayken bir türlü kafamda çıkmamıştı ve işin üzücü yanı her bir Kelimesinde aklıma Uygar'ı getiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Sonradan Köpürdü Dalgalar ✘ gay
Ficção Adolescente❝how could i hate him if he's such an angel?❞ [dört aralık, iki bin yirmi] ©vQuatris