İyi okumalarrr :**
Alexandra Savior, But You
XXII|"Birkaç saniyeliğine de olsa.."Jeongin
Dakikalardır boynumda oyalanan dudaklara karşı elimdekini içmeyi en sonunda gözlerimi devirerek kesmiş,bardağı sesli bir şekilde masaya koyup gözlerimi kapamıştım. "Changbin.."
"Azıtmaya mı çalışıyorsun amına koyayım?"
Öpüp duruyordu, bazense emiyor çoğu zaman da dişlerini hissediyordum. Bunun hoşuma gittiğini söylediğimden beri ne zaman buluşsak aynı şeyi yapmaya başlamıştı. Yolun ortasında, giyinme mağazasında, erotik shopta ve siktiğimin yatağı favori mekanlarından biriydi. Bunların dışında yer zaman tanımadığı da çok oluyordu tabi. Şaka gibiydi fakat kendim gibi birini bulduğum için hem aşırı mutlu hem de aşırı heyecanlıydım. "Nereden bildin?" başını kaldırmış ve ona dönmemle kaşlarının muzip bir edayla havalandığını görmüştüm. Omuzlarım silktim gülümseyerek. "Kahin falan olmama gerek yok bebeğim."
Hayatımın en güzel dakikalarını tam da şu an yaşıyordum. Mutluydum, ders dışında hiçbir derdim tasam olmamasını çok isterdim fakat iş, pek de öyle değildi maalesef. Changbin daha çok sıkıntılı ruh halimin üzerini kapatıyor, geriye fazladan pek de bir şey kalmıyordu. Rahatlayacaktım.
Eğer arkadaşım da rahatlarsa yemin ederim ki ben daha çok rahatlayacaktım.
Sonunda o ortama dair az da olsa bir şeyler öğrenecekti. Beni tınlamıyordu.
Fakat Changbin'i tınlayacağına yüzde yüz emindim.
Changbin Hyunjin'i anlayabiliyordu ve konuşmasını da ona göre yapacaktı. İkisi de boksördü sonuçta. Changbin'in vücudunda, gelecekte Hyunjin'de de olabilecek izler vardı.
Yani devam ederse , iş iyice çığırından çıkmaya müsaitti.
Özellikle de Changbin, bana verdiği detayları eğer kendisine de söylerse bazı şeyler açıklığa kavuşadabilirdi. Eski ortağını, onun arkadaşlarını dış görünüşüyle 'tam bir şekilde ' tasvir ederse büyük bir soru işareti açığa kavuşurdu. Ama bunun olmasını da istemiyordum bir yandan.
Felix'e o gözle bakmak istemiyordum.
Bir şekilde, onunla da konuşmuşluğumuz vardı sonuçta. Pekala, berbat bir kişiliği vardı. Pekala, bok gibi bir adalet anlayışı vardı ve yine pekala fazla huysuzdu fakat onun kişiliği de buydu işte. Onu olduğu gibi kabul etmek zorundaydık ki etmiştik zaten.
Fakat eğer olduğu kişilik gerçekten de berbatsa Hyunjin'in boka batmasını istemezdim.
Onun da kafasının dolu olduğu aşikardı. Hatta o kadar doluydu ki, normalde verdiği tepkileri artık hiç vermemeye başlamıştı. En basitinden sınıftakilerle dalga geçmeyi bırakmıştı. Çocuğun teki tekrarlanan bir şekilde koridorda düştüğünde gülmemişti. Dersleri sabote etmemiş ya da sigara molasına çıkmamıştı bile.
Sadece tüm gün, ders kitabına karalama yapmıştı.
Bu, onu yıllardır tanıyan insanlar için aslında çok garip bir şeydi. Öğretmenler, hatta koç için bile tuhaftı. Bir haftadır ruh gibiydi.
Ve gün geçtikçe daha da ruhlaşıyordu.
Etrafıma bakınıyordum. Neredeyse yarım saat geçmişti ve hâlâ ne aramış ne de attığım mesajlara cevap vermişti. "Nerede kaldı bu?" diye mırıldanmıştım kendi kendime. Telefonunu elinden bırakmayan bir tipti fakat şarjı bitesi falan mı tutmuştu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reckless - 破壊者 ¦ hyunlix
Fanfiction'Biri beyin,diğeriyse kas gücüydü. Kazanmak içinse iş birliği gerekiyordu.' • [angst olaylar içerir!] Switch! |Ms 45'in yan kitabıdır. Okumak için illa onu da okumanız şart değildir.| |Fazlasıyla Kara mizah, olumsuz örnek ve argo içerir.| 17.12.20 0...