İyi okumlar :**
Yorumlarınız ve destekleriniz için çok teşekkür edeeim ^^
The Weeknd, Faith
XIX|Tutunmak
Kenara çekilip öylece beklemiştim.
Minho banyodan üzeri kanlı bir şekilde ruh gibi çıktığında ya da daha önce Felix'in evine geldiğimde kapıdan gördüğüm çocuğun acı dolu iniltilerini dinlerken,
Sadece duruyordum.
Felix, o belirgin korkusunu hızla üzerinden silkişinin ardından Minho'ya yardım edip o çocuğu salona çıkardığında da duruyordum. Her şey, ama her şey tamamen sarpa sarmıştı. Evimizde av tüfeği olmayan bir silah ve yaralı biri vardı.
Ne kadar da muhteşem değil mi ama?
Bir de bu yetmezmiş gibi, anlamadığım bir tartışma evin duvarlarına fakat en çok da benim kulaklarıma sıçıyordu.
"O kurşunun götüne girmediğine dua et sen! Bana sakin olmamı falan söyleyemezsin!" Minho delirmişti.
Resmen delirmişti.
Elinde kocaman bir yemek kaşığı vardı ve beli sarılı bir şekilde oturan çocuğa doğrultarak bağırıyordu. Felix'in abisini öldürecek kadar hangi ara samimi olmuşlardı bilmiyordum. Minho'nun ödünün koptuğunu görmesem Chan'e bakarken ona bunu, kendisinin yaptığını falan düşünürdüm ama sadece korkmuştu ve kızgınlıkla söylediğini anlamak çok da zor değildi. Kurşun teğet geçmişti ve eti parçalanmış falandı. Neyse ki elimde sütüm vardı.
Eh, iyi ki de Jungwaa'nın süt hazırlama taktiği vardı.
Yani kanımın çekilmesini başka türlü nasıl engelleyebilirdim bilmiyordum.
"Kıçına bilmem kaç santimlik şantiye borusu girmiş gibi bağırmasan?Amına koyayım bir sus artık!" demişti Felix de. Suratı kıpkırmızı olmuş, içimden geçenleri dışarı artık taşarak söylediğinde Minho'ya en az onun kadar delirmiş bir şekilde bakıyordu.Takmak istememiştim.
Olanlara yetişemiyordum. Hangi ara ne olup bitiyordu yetişemiyordum ve açıkçası aslında sikimde de değildi.
Felix'le alakalı olan hiçbir şeyi siklemek istemiyordum.
Buna, kendimi sabaha karşı bahçeye attığımda karar vermiştim. Soğuk ve sertçe yüzüme değen rüzgar, dışarı taşan sese rağmen az da olsa rahatlamamı sağlamış, bahçedeki damla damla olan kan izlerine bakmamaya çalışarak oturmuş ve olanları sorgulama fırsatı bulmuştum. Anlam vermek zordu. Eğer daha önce bir çukura rastladıysan tekrar karşına çıktığında o derin yuvarlağın bir çukur olduğunu kolayca anlardın.
Fakat ben, bu yaşadığım şeye daha önce rastladığımı hiç hatırlamıyordum.
Kurcalamak, anlamaya çalışmak korkutucu gelmeden edemiyordu bir yandan da. Ona tüm bu ettiğim kelimeleri hangi kafayla demiştim bilmiyordum. Beni etkiliyordu.
Ve artık kendisi de farkında olmalıydı.
Bu tür konularda kötüyüm, bu tür konularda tecrübesi pek de olmayan bir insandım. Siktirin-
O okuldan ve hayatımdan çıkıyordu.
Bir anlamı olamazdı. Sırf bu yüzden kendi kendime hissettiğim bu duygunun hiçbir anlamı yoktu. Kalbimin hızlanmasının veya ondan başka bir şey düşünemememin hiçbir anlamı yoktu. Öpüşmüş olabilirdik, saçlarımı okşamış ve boktan bir şekilde üzgünüm demiş olabilirdi. Fakat bu, siktir olup gideceği gerçeğini değiştirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reckless - 破壊者 ¦ hyunlix
Fiksi Penggemar'Biri beyin,diğeriyse kas gücüydü. Kazanmak içinse iş birliği gerekiyordu.' • [angst olaylar içerir!] Switch! |Ms 45'in yan kitabıdır. Okumak için illa onu da okumanız şart değildir.| |Fazlasıyla Kara mizah, olumsuz örnek ve argo içerir.| 17.12.20 0...