Londra'nın her zaman soğuk olan akşam vakitlerinde, ceketime sarılmış esen rüzgardan korunmaya çalışıyordum. Yanımdan hızla geçen arabaların korna sesleri beni düşüncelerimden sıyırırken adımlarımı yavaşlattım ve nerde olduğuma bakmak için gözlerimi yerden ayırarak yukarı doğru baktım. Londra'nın hiç tekin olmayan bir sokağına girdiğimi fark ettiğimde buradan hemen çıkmak ister gibi, demin yavaşlattığım adımlarımı hızlandırdım. Aksi takdirde birisi araba ile gelip çantamı çalabilir ya da daha kötüsü olarak beni kaçırıp organlarımı alıp satabilirdi.
Düşüncelerim ile yüzüm şekilden şekile girerken bir korna sesi ile yerde olan bakışlarımı kaldırıp bana doğru hızla gelen arabaya baktım ve ağzımdan ufak bir çığlık kaçmasına engel olamadım. Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde birden bire geri doğru düştüm ve arabanın hızla yanımdan geçip gitmesini izledim.
Etrafıma baktığımda, sokağın başında yanan cılız bir sokak lambası ve yıkık depolardan başka hiçbir şey yoktu. Buranın tehlikeli olmadığını anlayınca, sırtımı duvara verdim ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerimi kapattım ve hızlı atan kalbime hükmetmek ister gibi elimi kalbimin üstüne koydum. Aklımda, sokağın başında yanan cılız sokak lambası ve eski evlerden dökülmüş tahta parçaları vardı. Beynim bir ses olursa harekete geçmek için onlara programlanmıştı sanki. Onları kolluyor, gözlüyordu.
Boşta olan elimin uyuştuğunu hissettiğimde, kapalı olan gözlerimi açmadan elimi yavaşça açıp kapattım ve gelen gürültü ile istemsiz olarak ayağa kalktım. Gözlerim, gelen gürültü ile irice açılırken etrafta kimsenin olmadığını gördüm. Son günlerde bunu sıklıkla yaşıyordum. Nasıl yaptığımı bilmiyordum ama nesneleri istem dışı hareket ettirebiliyordum. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Hiçbir şey yapmadığım halde terliyordum ve nefes nefese kalıyordum. Düşüncelerimin doğru olup olmadığını anlamak için bir tahtanın yanına gittim ve yavaşça diz çökerek yerle bütünleştim. Gözlerimi kapatıp, havayı avuçlarımda ve kalbimde hissetmeye çalıştım. Evet bu oldukça tuhaf hissettiriyordu.
Kendimi hazır hissettiğim zaman elimi hızlıca ileri doğru uzattım ve yumruk yaptığım elimi açtım. Bunu yapmamla birlikte tahta karşı duvara savruldu ben ise geriye doğru hızlıca düştüm. Yaptığım şey beni korkuturken, hızlıca ayağa kalktım ve koşmaya başladım. Eve gitmeye ihtiyacım vardı. Eve gitmeye ve yalnız kalmaya. Bütün bu olanları aklım almıyordu ve düşündükçe içinden çıkamadığım bir hal alıyordu. Hala koşarken, sert esen Londra rüzgarına aldırmadan üzerimdeki ceketi hızlı bir hareketle çıkardım ve evime giden sokağa adımlarımı attım. Yan yana dizilmiş, bahçeli birkaç evi gördüğümde adımlarımı yavaşlatarak elimi kalbimin üzerine koydum ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
Oldukça ücra bir yerde olan ve çevresinde çok fazla ev barındırmayan, iki katlı ve oldukça gizemli duran bahçeli evime doğru adım atmaya başladığımda, bahçe kapısının kulak tırmalayan sesi ile bahçeye girdim. Çevreme göz atıp, şekilleri bozulmuş ağaçları görünce en kısa zamanda bakım yaptırmam gerektiğini aklıma kazıyıp evin tıpkı kendi gibi görkemli ziline bastım.
Uzun bir süre kapı açılmayınca bahçenin ortasına yürüdüm ve eve doğru baktım. Üst katın ışığı yanıyordu ama en ufak bir hareketlilik yoktu. Birinin açık unutup gitmiş olabileceği aklıma gelince, oldukça büyük olan çantamı açtım ve anahtarımı aramaya başladım. Yere oturdum ve çantamı boşaltmaya başladım. Cüzdan, şarj aleti, kulaklık, parfüm, su ve kitabı çantamdan çıkarıp yere koyunca gözüme çarpan metal ile yüzüme bir gülümseme yayıldı.
Anahtarı çıkarıp yanıma koydum ve çıkardığım eşyaları fırlatırcasına çantama geri koyduktan sonra kapıya doğru ilerlemeye başladım. Anahtarı sokup çevirdiğimde açıldığını anlatır gibi çıkan o ses kulağıma doldu ve ayakkabılarımı çıkarmadan içeri girdim. Çantamı ve çıkardığım ceketimi kenara doğru fırlatırken, bir yandan da anneme bağırıyordum. Alt katta salon, mutfak, lavabo ve misafir odası vardı. Hepsine teker teker baktıktan sonra üst kata çıkan merdivenlere yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik
FantasyEtrafıma baktığımda, sokağın başında yanan cılız bir sokak lambası ve yıkık depolardan başka hiçbir şey yoktu. Buranın tehlike olmadığını anlayınca, sırtımı duvara verdim ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerimi kapattım ve hızlı atan kalbime...