Merhaba gençler. Yeni bölümle karşınızdayım. Oy ve yorumlarınız benim için önemli. Unutmayın! :)
HATIRLATMA
''Bıraksana beni!'' düşman sandığım kişiye döndüğümde Jacky'yi görmem ile şaşkınlık ifadem suratıma yerleşti.
''Bıraksana!'' Bağırdığımda suratını buruşturdu ancak daha da sıkı kavramaya başladı. Beni dışarı doğru çekiyor, gitmeme izin vermiyordu. Arian her geçen saniye gücünü yitirirken gözlerimden akan yaş ile sessiz bir şekilde fısıldadım.
''Böyle ölemezsin. Ölmemelisin!''
* * *
Jacky beni arabaya fırlatırken, gözlerim hala Looks ve Arian'ın üzerindeydi. Onlar için endişeleniyordum. Sert bir şekilde koltuğun üzerine düştüğümde Jacky eğildi ve kemerimi bağladı. Gözlerimi kısmış, sinirle ona bakarken beni umursamadan kapıyı sertçe vurdu ve arabanın önünden yürüyerek şoför koltuğuna oturdu. İçeri dolan soğuk havayı yeni yeni fark ederken, Jacky arabayı çoktan çalıştırmıştı ve sürmeye başlamıştı.
Frene basıp arabayı kaydırarak hemen sola saptığında sarsılmamak için kenarları sıkıca kavradım ve şaşkın gözlerle ona baktım. Bir süre sonra onu umursamayarak önüme döndüğümde her yeri alacakaranlığın kapladığını gördüm. Güneş yavaş yavaş batıyordu ve havaya verdiği kızıl renk bakmam için gözlerimi kışkırtıyordu. Jacky'nin sesini duymam ile birlikte bakışlarımı dışarıdaki manzaradan alıp bedenimi ona döndürdüm.
''Yarın parti var ve geliyorsun.'' Tek kaşımı kaldırarak ona baktım ve sesli bir şekilde nefesimi dışarı verdim.
''Komik miydi bu şimdi?'' şaşırma sırası ona geçmiş gibi birkaç saniye bana baktı ve kontrolünü kaybetmemek için tekrar yola dikkatini verdi.
''Komik olan ne?'' sorduğunda sıkılmışçasına ellerimi koltuğun arkasına koydum ve konuşmaya başladım.
''Tamam! Yeni tanıştık ancak bilmeni isterim ki kalabalıktan haz etmem ve partiye gitmek yerine evde oturup film izlemek tercihimdir. Angelina Hanvers Kuralı.'' Sinir bozucu bir gülümseme attığımda o da bana aynı şekilde karşılık verdi.
''Kalabalıktan haz etmediğin şatoda belli oluyordu zaten. O tekmeleri her çılgın atamaz.'' Dediklerini düşünürken iyi bir şey mi, kötü bir şey mi dediğini anlayamadan sertçe bir fren yaptı ve arabayı durdurdu.
''Bu arada parti sıradan bir parti değil. Bütün büyücüler orada olacak ve sıradan kimse yok. Partiler senede dört kere olur ve zorunludur!'' uyarıcı ses tonu ile ikinci kere konuştuğunda umurumda olmadığını gösteren bir hareket ile sol elimi havada salladım ve arabadan indim. Evin içerisinde ayakkabılarımın çıkardığı tok ses yankılanırken, daha fazla bu sese dayanamayarak önce sol ayağımı daha sonra ise sağ ayağımı sallayarak ayakkabıları evin ücra bir köşesine fırlattım. Saate baktığımda daha henüz erken olduğunu görerek, uzun zamandır yapmak istediğim ancak fırsat bulamadığım şeyi yapmak için annemin odasına doğru adımlarımı yönlendirdim.
Annemin özel güçlerini o öldükten sonra öğrenmiştim ve bununla ilgili bir şey bulmak istiyordum. Herhangi bir şey! Benden, bizden sakladığı bir şeyler elbet vardı ancak ne olduğunu bilmiyordum. Odanın kapısını açarak, öteki odalardan soyutlanmış olan bu odaya adımımı attım. Uzun zamandır kimsenin girmediği, soğuk havasından belli olan odanın içinde yürürken dolabın önünde durdum. Kapağını açarken odaya yayılan gıcırtı kulaklarımı tırmalarken eğilip dolabın içinde duran kutuyu dışarı çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik
FantasyEtrafıma baktığımda, sokağın başında yanan cılız bir sokak lambası ve yıkık depolardan başka hiçbir şey yoktu. Buranın tehlike olmadığını anlayınca, sırtımı duvara verdim ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerimi kapattım ve hızlı atan kalbime...