☜Bölüm 13: Sadece Düştüm!☞

64 9 4
                                    

HATIRLATMA

''Gerçekten benim için de böyle şeyler yapar mıydın?'' sorduğunda hızlıca cevap verdim.

''Tabi ki hayır.'' Dediğimde şaşkınlıkla suratıma baktı.

''Ama evet demiştin.'' Üzüntülü bir ses tonuyla konuştuğunda tezgâhın üstünden zıpladım ve yere indim.

''Anladığın şeyi niye soruyorsun? Tekrar etmekten hoşlanmıyorum.'' Şaşkın bakışları üzerimde gezerken bunu umursamadım ve çorbayı koydum. Üst kata çıkarken, Jacky de arkamdan geliyordu ancak pek istekli değil gibiydi. Odaya girdiğimde yatağın boş olduğunu gördüm ve açık olan pencereye baktım.

''Ben bu pencereyi kapatmamış mıydım ya?'' kendi kendime söylenirken tepsiyi bıraktım ve koridora döndüm. Arian yoktu ve nereye gittiğini bilmiyordum. Aklıma gelen düşünce beni dehşete düşürürken Jacky'nin gözlerinin içine baktım ve korku ile dolan gözlerimi saklamadan mırıldandım.

''Kasfran!''

* * *
Arkamda hissettiğim nefesler ile hızlıca döndüm ve vuracağım sırada elimi tutan el ile durakladım. Karşımda duran Arian'ı görünce kendimi tutamayarak boynuna atladım ve gözlerimi kapattım. Ellerimi yavaşça boynundan çekerken gözlerimi gözlerine kenetledim ve sert bir ifade ile ona baktım. Koluna hızlıca yumruk attığımda dengesini kaybetti ve yere düşeceği sırada onu yakaladım ve zor da olsa düşmesini engelledim. Onu tutmakta zorlanırken bize bakan Jacky'ye döndüm ve boğazımı temizledim.

''Yardımın için teşekkürler.'' İğneleyici cümlelerimi kurmaya başladığımda beni susturmak için geldi ve Arian'ı yatağa götürdü. Ayaklarımı sinirle yere vurarak kapıdan giren Jacky ve Arian'a baktım. Peşlerinden giderek içeri girdim ve yüzümü yatağa çevirdim.

''Sana vurmak istememiştim.'' Arian kaşlarını kaldırdı ve inanamayan gözlerle bana baktı.

''Tamam, biraz istemiş olabilirim ancak bunu korktuğumdan dolayı yaptığım gerçeğini unutmayalım.'' Kalkan kaşları, benim onun için endişelendiğimi itiraf edince hızlıca aşağı indi ve yüzüne gülümseme yayıldı. Öksürerek bizi uyarmaya çalışan Jacky'yi umursamadan konuşmaya başladı.

''Bende insanım Angelina. Anlarsın ya, lavaboya gitmem gerekti.'' Kahkaha seslerim odanın içinde yankılanırken Jacky kapıya yöneldi ve hiçbir şey söylemeden gitti. Yerimden hiç kıpırdamadan arkasından bağırdım.

''Hey Jacky!'' Cevap vereceğini bildiğimden rahat bir ifade ile yatağın üzerine oturdum ve sinirli gelen soluk sesleri durduğunda cevap verdi.

''Daha rahat sevişmeniz için gidiyorum.'' İğneleyici bir şekilde konuştuğunda Arian'la bakıştık ve ses tonumu normal tutmaya çalışarak cevap vermek için hazırlandım.

''Biliyor musun Jacky? Cehennemin dibine gidiyorsun. Orada uyuyakal ve ateş çevreni sarana kadar sakın uyanma.'' Gelen ayak sesleri gittiğini gösterirken Arian bana döndü ve kolunu yatağa dayadı.

''Bildiğin bir şey var. Hem de hepimizi ilgilendiriyor.'' Bu kadar zeki olmasından yakınarak ayağa kalktım ve annemin benden sakladığı fotoğrafla karşı karşıya geldim. Diğer bütün fotoğraflarda annemin yanındaki kişinin yüzü kazınmıştı ve bu fotoğrafı başka bir yerde bulmuştum. Fotoğrafı elime ikinci kez alarak kapıya yöneldim.

''Haklısın.'' Diyerek odadan çıktım ve alt kata inmek için merdivenlere yöneldim. Dikkatle fotoğrafı incelerken dengemi kaybettim ve yere düştüm. Çıkan ses evin içinde yanı yaparken Arian endişe ile bağırdı.

''Hâlâ kemiklerin sağlam mı?'' gözlerimi devirerek ayağa kalktım.

''Sadece düştüm.'' Diyerek salona girdim ve koltuğun üzerine oturdum. Dikkat ile fotoğrafa bakarken bu adamı bir yerde, çok yakın bir zamanda görmüş olduğumu hatırlıyordum fakat nerede gördüğümü çıkaramıyordum. Gözlerimi kapattım ve ellerimle gözlerimi ovuşturdum. En ufak bir şey aklıma gelmezken yerimden kalktım ve salonda oradan oraya yürümeye başladım. Ufak kesitler aklıma geliyor ancak tam olarak birleşip bana bir bilgi sunmuyordu. Ellerimi ağzıma götürmüş düşünürken adımlarımı durdurdum ve aklıma gelen şey ile fotoğrafı alarak Arian'ın yanına koştum. Basamakları hızlıca çıkarken bir yandan da Arian'a bağırıyordum.

''Ne oldu Angelina, bir yerini mi kırdın?'' Cevap vermedim ve elimdeki fotoğrafı ona uzattım.

''Bu adamı tanıyor musun?'' Fotoğrafa baktı ve gözlerini kırpmadan birkaç saniye öylece durdu.

''Peki, nereden tanıyorsun?'' Bana doğru döndü ve konuşmaya başladı.

''Bir büyücü. En azından öyleydi. Yaklaşık üç aydır hiç görmüyordum.'' Dikkatle onu dinliyordum ve ayrıntılara odaklanıyordum.

''Annemin öldüğü zamanlar. Yaklaşık olarak.'' Arian kaşlarını kaldırdı ve nedenini sorar gibi bana baktı.

''Anlatacağım. Bekle beni.''

Telefonumu yatağın üzerinden aldım ve rehberden Looks'un numarasını buldum. Telefonu ısrarla kapatmıyorken bir taraftan da açması için sabırsızlıkla bekliyordum. Açtığını anladığım an konuşmaya başladım.

''Looks bu akşam gittiğimiz partiden hiç fotoğraf var mı?''

''Bunu ne için soruyorsun?''

''Çünkü bana lazım.'' Telefonun diğer ucundan bıkmış bir ifade ile soluk seslerini duysam da bunu umursamadan telefonu kapattım ve fotoğrafları atmasını beklemeye koyuldum Arian da aynı heyecan ile beni izliyordu. Telefonum bildirim sesi ile titrerken kilidi açtım ve fotoğraflara bakmaya başladım. O adamın da fotoğrafta olduğunu görünce Arian'ın yanına yattım ve telefonumu kenara koydum. Kollarımı başımın altına koyarken bana bakan Arian'ı umursamadan konuşmaya başladım.

''Arian biliyor musun?'' devam etmemi ister gibi bir ses çıkardı ve bana doğru dönerek koluyla yataktan destek aldı.

''O adam sanırım benim babam.'' Arian şaşkınlıkla bana bakakaldığında suratımı buruşturdum ve sinirden ağlamaya başlayacağımı anlayınca hemen yanımda duran yastığı sıkmaya anladım. Arian da bunu anlayınca ortamdaki kötü havayı dağıtmak ister gibi konuşmaya başladı.

''Bunları yarın konuşsak daha iyi olur.'' Kafamı salladım ve başımın altına yastığı koyarak gözlerimi kapattım.

''Ne o burada mı yatacaksın?'' deyince gözlerimi açma gereği duymadan konuştum.

''Benim yatağımda olduğunu unutma Arian. İstiyorsan yan odaya gidebilirsin. Ben bu yataktan başka bir yerde uyuyamıyordum.'' Dedim ve olduğum yerde kıpırdandım.

''Öyleyse bu gece benimle uyuyacaksın.'' Dedi ve bluzunu çıkarmaya başladı.

''Onu çıkarma!'' yüksek çıkan sesimle onu durdurduğumda alaylı bir ses tonu ile cevap verdi.

''Neden? Tahrik mi oluyorsun?'' Gözlerimi açmadan iğneleyici cümlesine karşılık verdim.

''En az senin şu an bacaklarıma bakıp tahrik olduğun kadar.'' Biraz kıpırdandı ve bir anda beni kendine çekerek dudaklarıma yapıştı. Şaşkınlık ile ona bakarken kendini geri çekti ve gözlerimin içine baktı. Elimi yumruk yapıp suratına vurduğumda yatağın üzerine, yanıma düştü ve şaşkınlıkla bana baktı.

''Angelina?''

KozmikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin