Merhaba yeni bir bölümle karşınızdayım. Bir duyuru yapmak istiyorum. Bazen hikaye güncellemesi yapınca bildirim gitmiyor ve yeni bölüm gelip gelmediğini anlamıyoruz. Ben bu kitabın yeni bölümlerini HER CUMA yayınlıyorum. Bildirim gelmese bile HER CUMA kitaba bakarsanız yeni bölümü okuyabilirsiniz. Okuyan herkese çok teşekkürler. Keyifli okumalar :*
-
HATIRLATMALooks'a döndüm her zaman yaptığım gibi sorumu sordum.
''Bu ev.'' Siyahlara bürünmüş olan koskocaman yeri işaret ettiğimde kafasını olumsuz anlamda salladı.
''Orası bir ev değil ve beni takip et.'' Yürümeye başladığında, ben de aynı hızla onu takip ediyordum. Ağaçların sık olduğu bir yere gelince durdu ve bir yeri işaret etti. İşaret ettiği yer ile gözlerim hayranlıkla büyürken, kendimi tutamayarak konuşmaya başladım.
''B-Bu. Vay canına!''
* * *
Rüzgar ağaçların sık dalları arasından oldukça haz verici bir hızla eserken, Looks'un yerden açtığı kapıya hayretler içerisinde bakıyordum. Öncelikle üzerindeki yapma, ama oldukça gerçekçi görünen ağacı kenara çekmişti. Yaprakları yerlerinden oynatıp kapının kolunu bulmuştu ve yukarı kaldırmıştı. O zamandan beri hayretle onu izliyordum ve dikkatle baktığımda ilginç bir detay ile karşılaştım. Sık merdivenler yeri delmek istercesine daha da aşağı iniyor, karanlık olan bu basamaklar derinden gelen ışıkla birlikte biraz olsun aydınlanıyordu. Elimde bir el hissettim ve kendimi saniyeler önce baktığım o az ışıklı merdivenlerde buldum. Looks bana bakarken, şaşkınlıkla neden böyle endişelendiğini merak ettim.
''Kimsenin bizi görmesini istemeyiz.'' Looks açıklama yaptığında, neden gizlice buraya girdiğime hala anlam vermeye çalışıyordum. Elini karşıdaki duvarın altına sokup bir ses çıkarttığında, sadece olduğumuz yer aydınlandı. Hemen kapının üstünde bir kızak olduğunu fark ettiğimde kaşlarımı yukarı kaldırdım ve anlamaya çalıştım.
Looks, kızağın üzerindeki kolu tutup tam ortaya getirdiğinde, bunun dışarıda gördüğüm yapma ağacı kapının tam ortasına getirmek için yaptığını anlamam fazla uzun sürmedi. Işığı kapatıp yürümeye başladığında soru sormadan onu takip etmeye başladım. Merdivenleri inerken ışığın arttığını hissediyor, açık bir alana doğru gittiğimiz hissine kapılıyordum. Hızlıca indiğimiz merdivenlerden sonra uzun, dar ve tablolarla dolu bir koridora girdik.
Güneş ışıklarının yoğunluğu kendini hissettirirken gözlerimi kıstım ve yukarı doğru baktım. Oldukça görkemli bir yerdeydim ve yerden tavana kadar cam ile kaplı bir mekanda yürüyordum. Burada yürümek farklı bir duygu hissettirse de bunu Looks'a belli etmeyerek yürümeye devam ettim. Burası bir tür labirent gibiydi. Bir sağa, bir sola dönüyorduk ve bu artık sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.
Işık yerini tekrar karanlığa bıraktığında Looks'un sola dönmesiyle ben de onu takip ettim ve bir anda kötü kokan metalle karşı karşıya geldiğimde çığlık attım. Karşımda üç tane upuzun boylu ve oldukça kaslı iki adam duruyordu ve hemen arkalarında eski bir kapı vardı. Burun buruna geldiğim şey ise ellerinde tuttukları kılıçlarıydı. Yüzümü buruşturup hemen yanımda duran duvara yaslandım. İnsan gibi değillerdi. Anlatmak için kelime bulamıyordum. Looks beni bırakıp o kapıdan içeri girdiğinde yaslandığım yerden kalktım ve arkasından bağırdım.
''Hey! Beni bırakmasana burda.'' Adamlar bana kötü kötü bakarken, Looks'un peşinden gitmek için kapıya yöneldiğim sırada elimde başka bir el hissetmemle birlikte refleks olarak tekmemi o korkunç adamın bacağına indirdim. Biraz sarsılsa da hemen kendini toparladı ve kılıcını boğazıma dayadı. Ben son dualarımı ederken gelen ses ile karşımdaki korkunç kişiye alay dolu bakışlarımı atmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik
FantasíaEtrafıma baktığımda, sokağın başında yanan cılız bir sokak lambası ve yıkık depolardan başka hiçbir şey yoktu. Buranın tehlike olmadığını anlayınca, sırtımı duvara verdim ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerimi kapattım ve hızlı atan kalbime...