Bol yemek tarifli bir bölüm oldu ama neyse :D . Keyifli okumalar! :)
-
HATIRLATMA''Bit beyinli herif.''
''Sen nasıl olur da beni bırakıp o sürtükle dans edersin?''
''Akıl yok ki kafada!''
Kendi kendime söylenirken arabama yaslanmış birini gördüm ve adımlarımı durdurarak dikkatlice baktım. Arkası bana dönüktü ve kıyafetlerinden bir erkek olduğu anlaşılıyordu. Yavaş yavaş arabama yaklaşırken, duran kişinin omzuna dokundum ve bana dönen kişi ile şaşkınlığıma engel olamayarak küçük bir çığlık attım.
''Arian!''
* * *
Gözleri kapanan Arian, gözlerimin önünde hızlı bir şekilde yere düşerken şaşkınlığımı üzerimden atarak arabanın çevresinde dolaştım ve arka kapıyı açtım. Arian'ın yanına dönerek yere eğildim ve bütün gücümü bileklerimde toplamak amacıyla derin bir nefes aldım. Hazır olduğumu hissettiğim zaman kolay bir şekilde onu ayağa kaldırdım ve arabanın yanına götürdüm. Hiç kibar olmayan bir şekilde Arian'ı arabanın arka koltuğuna yatırdığımda, duymayacağını bildiğim halde eğilerek ''Özür Dilerim!'' dedim. Kapıyı hızlıca çarpıp direksiyona geçerken son bir kez parti mekânına baktım. Peşimden gelmemişti.''Bit beyinli herif!'' suratımı buruşturdum ve söylenerek koltuğa oturdum. Kapıyı hızlıca kendime çektikten sonra arkaya dönerek Arian'a baktım. Yüzü kan içerisindeydi ve oldukça güçsüz görünüyordu. Onu bu görüntüsünden kurtarabileceğimi bildiğim için hemen arabayı çalıştırdım ve gaza yüklendim. Fazla uzak olmayan evime gitmek için bu sefer ara sokakları tercih etmemiştim ve ana yoldan gidiyordum. Camları açıp içeriye rüzgâr girmesini sağlarken arabanın arkasından gelen inlemeler Arian'ın yavaş yavaş kendine geldiğinin habercisiydi. Arabanın hızlı olmasını umursamadan arkaya döndüm ve gözlerini zor açan Arian'a baktım.
Ads by Mini - AdblockerAd Options
Ads by Mini - AdblockerAd Options
''Neredeyim ben. Sanırım belim kopuyor!'' bağırdığında kaşlarımı kaldırdım ve önüme döndüm.
''Konuşma yoruluyorsun!'' dedim ve daha çok gaza bastım. Acı çektiği belli oluyordu ve bu istediğim son şey bile değildi. Frene basarak arabayı kaydırdım ve keskin bir şekilde sokağı geçtim. Evimin önünde sert bir fren yaparak durduğumda arabayı garaja bırakmadan indim. Arka kapıyı açıp yarı uyanık bir şekilde beni bekleyen Arian'a uzandım ve kolunu omzuma attım. Biraz da olsa yürüyebildiği için şükrederek belini sıkıca kavradım. Boş olan elimde tuttuğum anahtarı kapıya soktuğumda yavaş yavaş terlemeye başlamıştım. Kapıyı açmayı başardığımda hiç zaman kaybetmeden içeri girdik ve üst kata çıktık. Odamın kapısını tekmelerle açtıktan sonra Arian'ı kendi yatağıma yatırdım. İçerisi oldukça sıcaktı ve hem onun hem de benim kendime gelmem gerekiyordu. Camı açtım ve üzerimdeki bluzu çıkarıp atletle kaldım. Altımda şort olduğu için rahattım ve değiştirme ihtiyacı duymadım. Hızlıca banyoya yöneldim ve elime geçirdiğim bir bezi musluğun altına sokarak ıslattım. Hızla odama döndükten sonra Arian'ın üzerindeki kirli ceketi ve gömleği çıkardım. Atletle kaldığında, belli olan baklavaları ve kol kaslarına gözlerim kaydığında başımı pencereden dışarı çıkardım ve yukarı bakmaya başladım.
''Umarım günaha girmiyorumdur.'' Kendi kendime söylenerek içeri girdim ve ıslak bezi elime alarak Arian'ın yüzünü temizlemeye başladım. Alnında fazla yara olduğunu görünce canı yanmasın diye daha yavaş bir şekilde sildim. Yaraların üzerini silmek için dolabımın içinde duran oksijenli suya uzandım. Bir miktar döktükten sonra yerine koydum ve Arian'ın yanına sokuldum. Yaralarını yavaş yavaş silerken, acı çektiğini belirten sesler çıkarıyordu. Gözleri artık tamamen açıktı ve daha iyi görünüyordu. Sırtım pencereye dönük olsa bile bir hareketlenme olduğunu hissettim ve geriye döndüm. Hiç kimsenin olmadığını görünce önüme dönerek bana bakan Arian'a baktım.
''İyi misin?'' hafif bir şekilde gülümsedim ve elini sıktım.
''Sayende.'' Diyerek gülümsedi ve o da benim elimi sıktı.
''Peki çok ağrın var mı?'' sorduğumda yüzünü buruşturdu ve bu tatlı görüntüsüne dayanamayarak başka bir tarafa bakışlarımı çevirdim.
''Aslında evet. Pencerenin önünden hızlı bir şeyin geçtiğini görüyorum ancak aldığım darbelerin etkisiyle mi bilemedim.'' dediğinde tek kaşımı kaldırdım ve arkama döndüm.
''Demin aynı şeyi ben de hissettim. Kasfran olmasın! Eyvah bittik biz. Suratına kapı çarpmıştım!'' heyecanlı bir şekilde konuştuğumda bir süre bana baktı ve kahkaha patlattı. Bu haline şaşkınlıkla bakarken pencereden dışarı baktım ancak kimseyi göremedim. Büyük bir rahatlıkla nefes verirken gülümseyerek ona döndüm.
''Acıkmışsındır.'' Dediğimde kahkahasını durdurdu ve bana baktı.
''Yemek isteyeceğimden emin..'' sözünü yarıda keserek konuşmaya başladım.
''Toparlanman lazım. İtiraz yok!'' şirin olmaya çalışarak gülümsedim ve odadan çıktım. Alt kata inerken bir bedene çarpmam ile bağıracağım sırada ağzımı kapatan bir el ile susmak zorunda kaldım. Gözlerime bakan gözler ile yavaş yavaş sinirlenirken bacağına tekme attım ve gerilemesini sağladım.
''Kimleri görüyorum? Beni hiç tanımadığım bir ortamda yalnız başıma bırakıp sürtüklerle dans eden Jacky Looks beni ziyarete gelmiş. Ne güzel, ne güzel!'' arkamı döndüm ve onun cevabını beklemeyerek mutfağa yürümeye başladım. Peşimden geldiğini hissediyordum ancak tepki vermiyordum.
Mutfağa girdiğimde tencereyi çıkarıp kenara koydum ve malzemeleri çıkarmaya başladım. Jacky ise peşimden gelip sandalyeye oturdu ve beni izlemeye başladı. Onu umursamayarak işimi yapmaya devam ettim. Domatesleri yıkayıp kenara koyduktan sonra ocağın başına geçtim ve unu kavurmaya başladım. Üzerine salçayı koyup su ile açarken, Jacky'nin varlığını iyice unutmuş ve yemek yapmaya odaklanmıştım. Domatesleri rendeleyip karıştırırken güzel bir çorba olacağını yayılan kokudan anlamak mümkündü. Arkamı döndüğümde Jacky'ye çarpmam ile tezgâha yapıştım.
''Arian'ın yerinde ben olsaydım, benim için de bu kadar uğraşır mıydın?'' nefesi yüzümü sıyırıp geçerken gözlerimi kıstım ve kollarımı önümde birleştirdim.
''Neden bunu merak ediyorsun?'' gözlerindeki siniri hissederken cevap bekler gibi başını salladı. Onu önümden yavaşça ittim ve tezgâhın üstüne oturdum. Omuzlarımı güçsüz bir şekilde aşağı düşürdüm ve gerçek duygularımı, yorgunluğumu ifade edecek şekilde konuşmaya başladım.
''Ne var biliyor musun Jacky? Ben, daha yeni girdiğim ortama, alışmaya çalıştığım güçlerime, tanımaya çalıştığım insanlara karşı beni yalnız bırakan kişiye yine de iyilik yapardım.''
''Gerçekten benim için de böyle şeyler yapar mıydın?'' sorduğunda hızlıca cevap verdim.
''Tabi ki hayır.'' Dediğimde şaşkınlıkla suratıma baktı.
''Ama evet demiştin.'' Üzüntülü bir ses tonuyla konuştuğunda tezgâhın üstünden zıpladım ve yere indim.
''Anladığın şeyi niye soruyorsun? Tekrar etmekten hoşlanmıyorum.'' Şaşkın bakışları üzerimde gezerken bunu umursamadım ve çorbayı koydum. Üst kata çıkarken, Jacky de arkamdan geliyordu ancak pek istekli değil gibiydi. Odaya girdiğimde yatağın boş olduğunu gördüm ve açık olan pencereye baktım.
''Ben bu pencereyi kapatmamış mıydım ya?'' kendi kendime söylenirken tepsiyi bıraktım ve koridora döndüm. Arian yoktu ve nereye gittiğini bilmiyordum. Aklıma gelen düşünce beni dehşete düşürürken Jacky'nin gözlerinin içine baktım ve korku ile dolan gözlerimi saklamadan mırıldandım.
''Kasfran!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik
FantasyEtrafıma baktığımda, sokağın başında yanan cılız bir sokak lambası ve yıkık depolardan başka hiçbir şey yoktu. Buranın tehlike olmadığını anlayınca, sırtımı duvara verdim ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerimi kapattım ve hızlı atan kalbime...