Entrée

33 7 0
                                    

💫 

      Aldığı keskin kokuyla kafasını ilk kaldıran Kurt oldu. Gözleri hızla etrafı taradı. Ama aradığını bulamamış gibi iç çekti. Bu muhteşem koku da neydi böyle? İlk defa alıyordu. Onun bu hislerine sonrasında Kuzgun da dahil oldu. Kurt'a sorar bakışlar attı. Anlaşılan bu güzel koku onun için de yeniydi. Kurt onun da bir fikri olmadığını ilk bakışta anlamıştı.  

"Kokuyu sen de aldın mı?" dedi Kuzgun gözleri heyecanla parlarken. Kurt düşünceli bir şekilde başını salladı. 

"Evet, aldım. Ama bulamıyorum. Nereden geliyor bu koku?" dedi kaşlarını çatarak. Kuzgun başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Karanlığın hakim olduğu geniş barda arada belirip kaybolan ışıklar dışında birilerini seçebilmenin imkanı yoktu. 

"İzini sürebilir misin?" dedi Kuzgun merakla. Heyecanına engel olamıyordu. 

"Kaplan buradayken bu riski almalı mıyız sence?" dedi Kurt alaycı bir gülüşle. 

"Eğer paylaşma sözü verirsen onu oyalayabilirim." dedi Kuzgun göz kırparak. Kurt bu teklif karşısında şüpheye düştü. Kuzgun'u severdi ama Kaplan'ın gazabını da görmezden gelemezdi. 

"Kaplan'ı oyalayabileceğini sanmıyorum. Sana güvenmediğimden değil. Senden asla şüphe etmem biliyorsun. Kaplan kibarlık budalası olabilir ama aynı zamanda fazlasıyla kurnazdır. Onun eline koz vermek istemiyorum." dedi Kurt keyifsiz bir sesle. Muhteşem koku cılızlaşırken derin bir nefes daha çekti. Sanki son sigarasını içen bir tiryaki gibi derin dolu dolu bir nefesti. 

"Artık çok geç zaten. Uzaklaşıyor." dedi Kurt iç çekerek. Gözleri barın çıkış kapısına gitti. Karanlık görmesine engel değildi ama kalabalık kokunun sahibini görmesini engelliyordu. 

"Ah, uzun hem de çok uzun zamandır böyle bir koku almamıştım. Hatta hiç almamıştım. Böylesine bir güzellik bir daha ne zaman gelir?" dedi Kuzgun mağlubiyet dolu bir iç çekiş eşliğinde. 

"Neymiş o bin yılda bir gelen?" dedi Karga bir anda yanı başlarında biterek. İkisi de kafalarını hızla ona çevirdi. 

"Sen yaşlı olduğun için fark etmemişsindir, Karga. Az önce buradan muhteşem kokulu biri geçti. Eminim ki bu kokuyu sen bile çok duymamışsındır. O kadar eşsiz bir kokuydu." dedi Kuzgun hülyalı bir sesle. 

"Peşinden niye gitmediniz?" dedi Karga meraklı bir sesle. Kurt gözleriyle ileride durmuş bir grup insanla konuşan Kaplan'ı işaret etti. 

"Prensimiz bugün fazlasıyla tehditkâr. Doğum günü sonuçta. Ayrıca ne kadar alıngan olduğunu tahmin edersin." dedi Kuzgun gülerek. Karga gözlerini devirdi. Kurt başını öne eğip gülüşünü sakladı. O sırada Kurt'un beynine aniden bir ok saplanmış gibi oldu. Kurt bir anda acıyla başını tuttu ve acıyla haykırdı. Kuzgun'un ve Karga'nın kahkahaları eş zamanlı olarak sustu. 

"Kurt iyi misin?" dedi Karga endişeli bir sesle. 

"Bu acı da ne böyle?" dedi Kurt acı dolu bir sesle. Başını tutmak dışında bir şey yapamıyordu. Acı katlanarak artmaya devam ediyordu. Bar tezgahına tutunarak düşmemeye çalıştı. Kuzgun sıkıca tuttu onu. 

"Neler oluyor?" dedi Kaplan bir anda yanlarında biterek. Anlaşılan Kurt'un haykırışını duymuş olmalıydı. 

"Bilmiyoruz. Bir anda acıyla haykırdı." dedi Karga hızlı hızlı. Kaplan, Kurt'un yüzünü avuçları arasına alıp başını kaldırdı. 

"Kurt, neler oluyor?" dedi telaşlı bir sesle. Kurt'un gözlerini görmesiyle birlikte şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Bir çift kırmızı gözle karşılaşmıştı. Sonsuz bir açlık... Gözlerindeki kan renginin sebebi buydu. 

"Onu hemen buradan çıkartın!" dedi Kaplan endişeli bir sesle. Kuzgun ve Karga hemen onu kucaklayarak dışarıya çıkardılar. Dışarıya çıktıklarında Kurt bir kükremeyle birlikte onların elinden kurtuldu. Kokuyu tekrar hissetmesiyle beynindeki sancı hafifledi. Kurt bir parça sakinleşti. 

"İyi misin, Kurt?" dedi Karga ondaki değişimi fark ederek. Kurt tekrar etrafına baktı. 

"O koku yüzünden olmuş olmalı. Şu an kokuyu tekrar alıyorum ve acım hafifledi. Ama neden böyle oldum? Anlayamıyorum. Kontrolümü hiçbir zaman kaybetmem ben." dedi Kurt kaşlarını çatarak. Karga onun sorusuna cevap vermek yerine kafasını kaldırdı ve havayı kokladı. 

"Ah, ne demek istediğinizi şimdi anlıyorum. Bu koku... en az evren kadar eski bir koku... Kurt kokunun izini sür. Ben Kaplan'ı almaya gidiyorum. Eğer şüphelerimde haklıysam onu sonunda bulmuş olmalıyız." dedi Karga heyecanlı bir sesle. Daha fazla bir şey demeden hızla arkasını döndü. İçinde korku ve heyecan aynı anda yükselmeye başlamıştı. 

"Neyi bulduk?" dedi Kuzgun meraklı bir sesle. Karga bar kapısına yürürken durup Kuzgun'a döndü. Sesindeki ve içindeki korkuyu ustaca saklayarak geriye sadece heyecanı bıraktı. 

"Birçok adı var. Ama en güzel adını söylemek gerekirse Noir D'or diyeceğim." dedi Karga yerinde duramayarak. Karga neşeli gülüşler içinde içeriye girerken Kuzgun ve Kurt sadece birbirlerine baktılar. Karga'nın neden bahsettiği hakkında ikisinin de hiçbir fikri yoktu. 

Şarkı: Imagine Dragons _ Gold 

Merhaba Casperlarım,

Herkese iyi geceler! Güzel bir kurgu ile yine ben buradayım. Aslında beni takip edenler bilir. Bu aslında Mavi ile ortak hesabımızdan yazdığım bir hikayeydi. Ama buraya taşımaya karar verdim. Umarım bunu da beğenirsiniz. Biraz farklı bir hikaye olacak. Büyük ihtimalle benim yazacağım en karanlık hikaye olacak kendisi. O yüzden hazırlıklı olun derim ben. Öyleyse giriş bölümümüz hayırlı olsun. Beğenilerinize sunuyorum. Fikirlerinizi bekliyorum. Kendinize iyi bakın. 

Keyifli okumalar

Deniz UZAY   

Noir D'or // Altın KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin