12. Couperet de Boucher*

18 3 0
                                    

💫

Adam dudaklarının arasındaki sigaradan son bir nefes çektikten sonra izmariti masanın üstüne bastırıp söndürdü. Oturduğu koltuktan kalktı. Soğuk deponun içindeki diğer masaya doğru ilerledi. Masanın üstünde korkuyla kıvranan eli ayağı bağlı bir kız uzanıyordu. Adam yüzünde hafif bir gülümsemeyle baktı kıza. Parmak ucunu kızının yanağına götürüp hafifçe okşadı. Ardından elini aşağıya doğru yavaşça indirmeye başladı. Parmakları aşağı doğru indikçe tırnakları uzamaya başladı. Parmakları ayak ucuna indiğinde tırnakları birer küçük keskin bıçak olmuştu. Aynı yol üzerinden geri dönerken kızın vücudunda kızıl izler bıraktılar.Kızın acı dolu haykırışı depoyu doldurdu.

"Şşş..." dedi adam usulca. Sanki bir bebeği uyutur gibi nazik ve yumuşaktı bu ses tonu. Kız bir anlığına sessizliğe büründü. Adamın gözleri kızın özlerini buldu. Adamın gözlerindeki sesindeki yumuşaklığın zıttı olan vahşet genç kızı dehşete düşürdü. Kız o gözlere baktığı anda feci bir şekilde öleceğini anladı. Can vermesi yetmeyecekti adam için. Bunun zevkini çıkarmak istiyor, adeta buna ihtiyaç duyuyordu. Kız bunların hepsini bir göz kırpış süresi kadarlık zamanda görmüştü. Korkuyla ürperdi. Adam gülümsedi. Bir melek kadar pürüzsüz ve beyaz tene sahipti. Gülümsemesi de cennetten çıkmaydı. Melek portresini bozan tek şey gözleri ve o gözlerdeki bakıştı. Adam parmak uçlarındaki baskıyı arttırarak tırnağının derinin altına geçmesini sağladı. Kız bir çığlık daha attı. O sırada deponun büyük kapısı yavaşça açıldı. Kız umutla gözlerini oraya çevirdi. İçeriye siyahlara bürünmüş üç adam girdi. Kız onları az ışığın altında göremiyordu. Adamlar boş koltuklara kuruldular. Böylelikle kızın son umudu da uçtu. Çaresiz hıçkırıkları ses çıkmayan depoyu kapladı. Adam kızın etine gömülü tırnaklarını çekip koltuklarda oturan adamları saygıyla eğilerek selamladı. İçlerinden biri başıyla selamını aldı ve devam etmesini işaret etti. Adam tekrar eğilip kıza döndü. Diğer elini de kızın göğsünün üstüne koyup acımasızca batırdı ve tırnakları kızın kemiklerine dayanırken kız acıyla çığlık attı.

"Fazla sesli..." dedi oturan adamlardan biri az duyulan bir sesle. Bunun üstüne adam hızla elini çekip bir koli bandı parçası ile kızın ağzını kapattı. Ardından kızın göğsünü hızla yardı. Kız ise sadece ölmeyi diliyordu. Bilinci kaybolur gibi oldu. O sırada adamın eli kızın kafasına gitti. Beynine yollanan gizli bir vuruşla bilinci tekrar geri geldi. Adam için kızın ölmemesi gerekiyordu. Öldükten sonra bir işe yaramazdı çünkü. Bilincinin kapanmayacağından emin olunca tekrar göğüs kafesine yöneldi. Etten arınmış bir şekilde göğüs kafesi önünde uzanıyordu. Eli beyaz kemiklere geldiğinde tırnaklarını geri çekti. Ardından tek tek acısını kızın beynine gömercesine kırdı. Kızın artık çığlık atacağı bir sesi kalmamıştı bile. Sadece boş çığlıklar vardı. Kemikleri bitirdiğinde hafifçe inip kalkan akciğerler ve onun arkasında saklanan kalp göründü. Koltukta oturanlardan biri bir anda adamın dibinde belirdi.

"Buradan sonrası bana ait, Kasap." dedi Kasap'tan çok daha yumuşak bir sesle. Kasap eğilerek geri çekildi.

"Emredersiniz, efendim." dedi itaatkar bir şekilde. Adam Kasap'ın bıraktığı boşluğu doldurdu. Yüzünü kızın yüzüne yaklaştırırken eli bir yılan sinsiliği ile ciğerlerinin altındaki kalbine dolandı. Dudaklarını kızın kulağına dayadı.

"Acını dindireceğim." dedi fısıldayarak. Kelimelerin yarattığı büyü ile kızın sessiz çığlıkları sustu ve bedeni yatıştı. Hatta gözlerinde istekli bir ışıltı bile oluştu. Sanki canını verdiği için mutlu gibiydi. Adam geri çekilip kızın yüzüne baktı ve gülümsedi.

"Bir tanrıya kurban olduğun için mutlu olmalısın." dedi adam şeker gibi bir ses tonuyla. Kzıın mutluluğu büyüdü. Adam tek bir el hareketiyle bandı yok etti ve kızın geniş gülümsemesi açığa çıktı.

Noir D'or // Altın KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin