💫
Ruhu yıldızsız bir gece kadar karanlık dört kötü tanrı kadınlar tuvaletinin lavabosundaki yangından kalanlara bakıyorlardı. Hepsinin gözlerinde kırmızı açlık ve öfke parıltıları vardı. Küçücük alan buram buram cennetten bir parça gibi kokuyordu. Tanrılara cennetteki muhabbet dolu lezzetli yemek sofralarını hatırlatan bir kokuydu bu koku. Ve dört tanrı bu kokuya binlerce yıldır açtı. Tek düşünebildikleri Noir D'or ve eşsiz kokusuydu.
"Tüm hücrelerim bu kokuyla doldu. Ah... Felix'in o kalabalık neşe dolu ziyafetlerinin tadını alır gibiyim." dedi Kuzgun özlem dolu bir iç çekişle. Gözlerindeki kızıllık yerini siyah obsidiyene bıraktı.
"Onu gördüm." dedi Kurt hissettiği açlık yüzünden zorlukla konuşarak. Oysa tıka basa doluydu. Kurt'un ağzından dökülen cümleyle birlikte hepsi ona döndü.
"Gördün mü?" dedi Karga şaşkın bir sesle.
"Barda yanında bir adam vardı. Onun burada olduğunu bir an bile hissetmedim. Kokusunu almadım hiç. Buna hâlâ anlam veremiyorum. Barın içinde göz gezdirirken gözlerimiz kesişti. Koku hâlâ yoktu ama gözlerimiz birbirine değince içimde bir kıvılcım hissettim. Ancak bir anlık parıltı gibi hızla geçti. Kafamı diğer tarafa çevirdim ama huzursuzdum. Bu yüzden tekrar baktım. Yoktu. Sanki havaya karışmıştı bir anda. Hayal gördüğümü sandım ama sonra, çok sonra, kokuyu aldım. Kokuyu takip ederek buraya geldim." dedi Kurt kaşlarını çatarak. Kokuyu alamamasına hâlâ bir anlam veremiyordu.
"Net bir şekilde gördün mü?" dedi Kuzgun dikkatli bir şekilde Kurt'a bakarak. Kurt başını sallayarak onayladı. Bunun üstüne Kuzgun onun yanına gelip parmak uçlarını Kurt'un şakaklarına koydu. Kurt gözlerini yumup onu gördüğü anı gözlerinin önünde canlandırdı. Anısı aynı anda Kuzgun'un beyninde canlandı. Kuzgun parmaklarını çekip aynaya doğru parmağını şıklattı. Aynada önce bir karanlık, sonrasında bar ışıkları ve insanlar, en son da bir kadın silueti belirdi.
"Tanıdık geliyor." dedi Kuzgun düşünceli bir şekilde mırıldanarak. Hepsi bunun üstüne daha dikkatle baktı aynadaki yüze.
"Çünkü onu tanıyoruz." dedi Karga hatırlayarak. Ardından görüntünün olduğu aynanın yanındaki aynaya doğru parmağını şıklattı. Aynada vesikalık bir fotoğraf belirdi.
"Şu adli tıpçı. Auri Caleo. Sizle konuştuktan sonra onu araştırdım. Şüphelerimizde haklı çıktık. Noir D'or kesinikle Auri Caleo." dedi Karga dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle.
"Muhteşem bir güzelliği olur diye düşünmüştüm. Dayanılmaz olması gerekmiyor mu bizim için?" dedi Kaplan da konuşmaya katılarak. Kendini en son toplayan o olmuştu. Hâlâ daha sesi vahşi ve ilkel çıkıyordu.
"Muhteşemliği sadece görsel olarak düşünmek tam sana göre. Ayrıca zaten onu dayanılmaz olarak görüyoruz. Çamur atmadan önce salyalarını temizle." dedi Kurt alaycı bir sesle.
"Çok konuşma da iz sür." dedi Kaplan küçümseyici bir sesle. Kurt'un gözlerinde tehlikeli bir kızıllık belirdi. Kuzgun bunu hemen fark ederek Kurt'a sakinleştirici bir duygu kırıntısı gönderdi. Kurt yatışırken Kuzgun'a ters bir bakış attı. Kuzgun sadece gülümsedi.
"Tonlaması her ne kadar yanlış olsa da Kaplan haklı. Nerede olduğunu bulmalıyız." dedi Kuzgun nazik bir şekilde.
"Çoktan gitmiştir." dedi Kurt koku dağılırken. "Ayrıca onun kim olduğunu biliyoruz. Yani adresini öğrenmek Karga için çocuk oyuncağı." dedi devamında.
"Bu kokunun yarattığı açlığa karşı bir çözüm bulmalıyız. Kurt yeterince ortalığı ayağa kaldırdı. Hepimiz açlığa kapılırsak bu işin sonu iyi olmaz." dedi Kaplan kollarını göğsünde bağlayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noir D'or // Altın Kalp
FantasyKalpsiz tanrıların arasında kalbinin eşsiz kokusuyla sürüklenen bir kadın... Karga... "Bu yaşına kadar öğrendiğin ne kadar bilgi varsa tüm o bilgiyi yaratan kişi benim." Kuzgun... "Gizlediğin tüm sırlarını, saklı tüm acılarını görebilir, anılarına...