♦8.BÖLÜM♦

6.7K 236 13
                                    

Babamın yanına geldiğimde etraftaki insanlar benle ilgili sorular soruyorlardı. Egemende yanımızdaydı garip bir şekilde bana bakıyordu. Bende tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Sen hayırdır birader der gibi olan bu bakışımdan sonra bana öyle bakmayı kesip yanlardaki kızlarla ilgilenmeye başladı.

Kafamı bıkkınlıkla salladım, burası gerçekten çok sıkıcıydı. "Bunlara alışsan iyi olur, tatlı kız hayatın hep böyle partilerde geçicek." diyen kişiye baktım. Fırat bana alayla bakıyordu. Onu umursamadan annemin kulağına "Ben biraz hava alıcam, dışarda sahilde oturuyorum merak etme." diye fısıldadım. Kafasını salladı.

Dışarı çıkıp bu güzel sahilde biraz yürümeye başladım. Harika bir yerdi. Neden insanlar dışarıda olmak yerine içeriyi tercih ediyorlardı anlamıyordum. Çok geçmeden rüzgar bunun cevabını eserek vermişti. Sahilde bulunan bir banka oturdum. Sırtıma bırakılan bir şeyle irkildim. Arkamı dönüp baktığımda gelenin Fırat olduğunu gördüm. "Bak sana bir şey yapmayacağım, bu güzel manzaranın tadını sadece sen mi çıkaracaksın sadece." dedi banktaki boş yere oturarak.

Ona baktım "Sağol, ama üşümüyorum." diye montunu vererek konuştum. Montuna ihtiyacım yoktu.

Bana ciddi bir ifade ile bakıyordu. Bir şey söylemek için ağzını açtı ama sonra geri kapamak sonra kaldı. Arkamdan biri geliyordu. Omzumun üstünden gelen kişilere baktım.  Egemen yanında bir kızla beraber geliyordu. Kız kahkaha atıyordu. Elinde ki bardakta duran sıvı elinde bi sağa bi sola doğru sallanıyordu. Egemen yanımıza geldiğinde "Vayy, vay burda kimler varmış, bizde burası boş olu.. hıçkırdı, diye gelmiştik ama burası çifte kumrularla dolu siz ikiniz napı.. ve tekrar hıçkırdı, yorsunuz burda" diye koca gülümsemesinin ardından sordu. Fırat ayaklanmıştı. Onu tuttu, ve oturtturdu. Onu tutarken kasları iyice belli oluyordu. "Ağzındaki suları sil de bana yardım et, ne kadar içtin be egemen" diye kendi kendine söylendi. Utanarak yanına geldim. Kızı da ben oturtdum. Bunlar kafayı bulmuşlardı o sırada kızın elindeki bardaktaki kırmızı sıvı üzerime bocalandı. Kızı oturtup elimle lekeyi silmeye çalıştım. O sırada da kıza küfürler ediyordum. Fırat'ın sesiyle arkama döndüm. "Al şu peçeteyi elbiseyi mahvediyorsun" diyerek bana bir paket peçete fırlattı. Üstümü silmeye çalıştım ama geri zekalı kızın içtiği zıkkım şey kırmızıydı. Egemenle Fırat yan yanaydılar " Ben içeri gidiyorum diye arkalarından bağırdım." Fırat dönüp ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı. Önümde durup elbiseye baktı. "Çok mağrifetlisin üstünü bok etmişsin" deyince ona yaklaştım kulağına yavaşca yaklaştım ve olanca gücümle "Çok biliyosun sanki" diye bağırdım. Ve ordan var gücümle koşarak ayrıldım. İçeri girdim annemi bulup ona eve gitmek istediğimi söyledim o da şoförü arayıp beni evime bırakması için çağırttı.

Kapıda şoförün gelmesini bekliyordum. Geldiği zaman tam binmek üzereyken kapım kapandı. "Sen burda bekle onu evine ben bırakırım" diye birisi konuştu. Konuşanın kim olduğunu görmek için arkamı döndüğümde bu kişinin aptal mahluk Fırat olduğunu gördüm. "Hayır senle gelen yok, istersen kendi evine gidebilirsin. Ben bu araçla gidiyorum." diyerek ona çıkıştım. Şoföre bakarak "Hadi yaylan ben bırakıcam seni hem konuşucaklarımız daha bitmedi"
dedi aptal bir sırıtış ile. Ne olduğunu anlamadan kolumdan çekilip bir arabanın içine tıkıldım. Ve son sürat gitmeye başladık.

"Biraz yavaş sürsene arkandan atlı koşturmuyor" dedim ona pis pis bakarak. "Böyle iyi hem napcan yavaş sürmezsem beni oyuncak ayılarına mı yem yapıcaksın"

"Senden başka bi ayıyla karşılaşmadım, ve eğer yavaş sürmezsen son model arabanın güzel döşemeleri sabah yediğim turşularla kaplanıcak, ama sen bilirsin" diyerek noktayı koydum. Bunları dedikten sonra biraz yavaş gitmeye başladı. Ve ardından konuşmaya;

" Demek ortağımın o herkesten sakladığı meşhur kızı sensin, bende güzel bi şey olur sanmıştım" gülerek

"O yüzden mi bana tecavüz etmeye çalıştın, ne yapıyorum ya sen bana tecavüz etmeye çalıştın" diyip koluna vurmaya başladım. Tam bir defa daha vuracakken elimi havada yakaladı. Sıkmaya başladı.

"Seni sürtük zannettim, sürekli bana bakıyordun tabii bakman normal benim gibi bir çocuğa benle yatmak istiyosun sandım."

"Hahaha güleyim bari ben sana bakmıyordum arkanda dans eden kişilere bakıyordum aptal egoist"

"Hıhı tabi canım"

"Sende bakılacak bir yer yok anca sürtükleri kandırabilirsin"

"Tamam kes"

"Manda suratlı"

"Ne dedin sen"

"Bir şey demedim"

"Bende öyle düşünmüştüm"

"Ay sıkıldım yet–her artık"

"Bende sıkıldım ama senden"

"Allah allah hiç sıkıcı bir insan değilim bir kere ben"

"Evet belli bunu gazoz içen biri söylüyor"

Konuyu değiştirip "Sen ortak olmak için biraz genç değilmisin kaçsın sen 20 – 21 mi?"
"Sana soracak değilim, ve 22 yaşındayım. Evet çok akıllısın  aferin sana" yüzündeki ifade birden değişti. Bende daha fazla konuşmak istemedim. Kulaklığımı takıp başka bir dünyaya doğru gözlerimi kapadım.

Gözlerimi açtığımda karşımda bana bakan annemi görmemle yerimden sıçradım. Üstümde atletle bir pijama vardı. Bunları kim giydirdi buraya nasıl geldim hiç bir fikrim yok. En son Fırat'ın arabasındaydım. Bir saniye bunları o giydirmiş olamaz dimi? "Anne ben nasıl geldim buraya siz ne zaman geldiniz" diye sordum. "Seni Fırat getirmiş kucağında taşımış buraya sonra da çıkmış. Merak etme üstünü ben değiştirdim" deyince içime bi rahatlık geldi. Kalkıp onu öptüm. O da bana kocaman sarıldı. "Hadi üstünü giyin aşağı gel yemek yicez" diyip odadan çıktı.

Üstümü giyinip aşağı indim. Babam yemek masasında oturuyordu. Ona yaklaşıp öptüm. Gençliğinde çok yakışıklı olduğu belli hâlâ da öyle. Yemek başına oturdum. Kahvaltı yaparken babama "Baba o Fırat neden ortağınız yani sizin yaşınız var ama o biraz genç değil mi üniversiteye gitmesi lazım değil mi? diye sordum. Babam bana bakıp "Evet canım genç biraz ama babası ölünce yerine o geçti, zaten üniversite'ye gidiyor canım ama ona pek fazla yaklaşmasını istemiyorum"
"Allah rahmet eylesin. Meraktan sordum, peki tamam" deyip sustum. "Bugün canım evde durmuyoruz dışarı çıkıyoruz ve bütün baba kız şeylerinden yapıyoruz" deyip gülmeye başladı. "Oleyyy yaşasın" deyip ellerimi bir çocuk gibi çırpmaya başladım.

Üstümü giyindim. Babamla şimdi lunaparka gidiyoruz yupppppiiiiii güzel bi gün olur inşallah. Babam arabayı sürerken bi yandan derslerim hakkında konuşuyorduk. "Üniversite için yur dışına çıkmak istiyor musun biliyorsun maddi durumumuz yerinde hangi okula gitmek istiyorsun?"
"Aslında ben gazetecilik okumak istiyorum baba, biliyorum ama ben çalışarak kazanmak istiyorum. Yurt dışı güzel olabilir evet bunu hiç düşünmemiştim ama öncelikle burdaki üniversiteler."
"Aferin be kızım seni ben yetiştiremedim ama olsun bunu umarım telâfi ederim"  deyince gözünden bir damla yaş aktı. "Ama ağlama boşver geçmişi unutulmasa bile mutlu olacağız artık" dedim yanaklarından öperek.

Lunaparka geldik. Etrafta bir sürü çocuk vardı. Hepsi annesiyle ve babasıyla gelmişti. Ve çok mutlulardı. Hiç bir şeyden haberleri yok. Ama mutlular bu da dünyadaki en güzel şey bence. Mutluluklarını etrafa yayıyolar. Bazen küçüçük bir şeyde bile mutlu oluyolar ama unutmuyorlar hiçbir kötülüğü hiçbir göz yaşını unutmuyorlar.
"Ben bilet alıcam sen bekle beni burda tamam mı canım" diyen babamın sesiyle arkama döndüm. Ve babamı beklemeye başladım.

DÜZENLENMİŞTİR...
İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM...
XXX
 

MAFYA VE MERAKLI | DEVAM ETMEYECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin