Herkese Merhaba🖐
Malum okullar Pazartesi gününden itibaren ikinci döneme başlayacak. Bu aralar yoğun olacağımı şimdiden söylemek isterim. Ama burayı ihmal etmemeye çalışacağım. Kendinize çok dikkat edin. Seviliyorsunuz❤
Keyifli okumalar..😊
Tuğba Özerk - El Gibi 🎶
"Birbirine ihtiyacı olanlar özenle uzak duruyor birbirinden..."
-Şükrü Erbaş
🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃
GÜLCE
Pazar günü olmasına rağmen babam evdeyse bizim evde kahvaltı yapılmış, günlük rutine dönmek için sabah ondan öncesi yeterliydi bizlere. Babam haftanın altı günü işe erken gittiği için erkenden uyanmaya alışmış bünyesi ile saat dokuza kadar ancak odada kalabiliyordu. Zaten salona çıkıp televizyonda haber kanalı açarsa bizimde uyanmama gibi lüksümüz olmuyordu. Pazar günüde olsa sabah kahvaltısı ailecek yapılıyordu. Kahvaltımızı yapmış, evi babam evde olduğu için toplayabildiğimiz kadar sessiz sakin toplamış salonda oturuyorduk. Gülseren annem meyve soyup televizyonun karşısında keyif yapan babama verirken, Bade halıların üzerine dizdiği bebekleri oynuyordu. Emir ise odasında yine çözmesi gereken sayfalar dolusu sorular ile boğuşuyordu. Umuyordum ki sınavdan istediği puanı alır ve güzel bir üniversiteye giderdi.
Ben ise elimde yarım bıraktığım işimi tamamlamaya çalışıyordum. Teslim etme süremden önce bitirmek için çabalasam da hep son güne kalacak gibi oluyordu. İpi kumaştan geçirirken bebeğinin saçını tarayan kardeşime baktım. Yaz tatilinden sonra anaokuluna başlaması gerekiyordu ve ben arkadaş edineceğini düşündükçe mutlu oluyordum. Benim gibi içine kapanık olmasını istemiyordum.
"Sende yer misin kızım?"
Gülseren annemin uzattığı elma ile başımı iki yana salladım. Elimdekini bitirmem gerekiyordu ve beş dakikalık verdiğim ara uzayıp gittiğinden bırakmak istemiyordum.
"Sağ ol anne almayayım."
O da kafasını sallayıp dizinin dibinde oturan Bade'ye uzattı. Bade gülerek aldığı elmayı yemeye başladı. Onun bu tatlı hallerini hiçbir iş yapmadan izlemek vardı ama elimdeki iş buna engel oluyordu. İpimin bitmesi ile iğneye yeni ip geçirmek için ip sepetine uzanmıştım ki zilin çalması ile Gülseren anneme baktım. Tahmin ettiğim kişi olamazdı değil mi?
Saat daha kaçtı ki gelsin zaten. Akşama doğru gelmesini bekliyordum ben onun. Neden bu kadar erken gelmişti ki? Zilin bir kere daha çalması ile babam kalkacak gibi olduysa da durdurdum onu.
"Ben bakarım."
Benim sesim ile koltukta geri oturduğu pozisyonu aldığında bende yavaş yavaş kapıya doğru ilerledim. Binanın kapısını açıp gelen kişinin yukarı çıkmasını bekliyordum ki bunu öğrenmem için fazla beklememe gerek kalmadı çünkü Asaf merdivenleri ikişer ikişer çıkarak geliyordu. Bizim kata ulaştığında karşımda durup gülümsedi.
"Merhaba."
İster istemez tebessüm etmiş bulundum.
"Merhaba. Hoş geldin."
"Hoş buldum. Hazır mısın?"
Hazırdım. Giydiğim elbise ile çıkabilirdim dışarı. Hırka alsam üzerime hafif esen havada yeterli olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLCE(Askıda)
Romanceİsmimi Gülce koymuşlar ama hiç gülemedim bu hayatta. Kadersizlik peşimi hiç bırakmadı. Daha doğarken yüzümün gülmeyeceği beliymiş benim. Ayağımda olan aksaklık herkesin tuhaf bakışlarına neden olurken adımın anlamı gibi nasıl olurdum ki? Nasıl güler...