↳ t w e n t y t h r e e

1.9K 227 31
                                    

story / text

"Bu yaz sahil kenarına gidemezsek Ördek Gölü'ne atlamayı planlıyorum. Benim bir an önce deniz görmem lazım."

"Kyu sanatçısın diye niye her şeyi dramatikleştiriyorsun çilek kafalım?" Ağzıma attığım kivi dilimleriyle karşımda oturan Kyu'ya gayet basit bir soru sorduğumda yanımda oturan Bora kahkaha patlattı. Kyu da Bora'ya öldürücü bir bakış attı.

"Bora uçarım sana buradan, komik bir şey mi var? Söyle biz de gülelim."

"Komedi karşımda oturduğu için söyleyemem ki, aynaya bakman falan lazım. Eunho, var mı çantanda ayna. Ver de gariban gülsün birazㅡ KAFAMA NİYE ÇİLEK ATIYORSUN KYU RHEE!"

"Kyur Hee," dedi Eunho da ağzı elma doluyken gülerek.

"Kyur Hee," diye tekrar ettim ben de gülme krizine girip. "KYUR HEE!"

Günlerden parlak bir salıydı. Ders çıkışı kampüsteki piknik masalarında oturmuş yanımızda getirdiğimiz meyvelerimizi yiyorduk. Aynı zamanda da muhabbet edip bir şeyler hakkında konuşuyorduk. Tabii her zaman olduğu gibi bugün de kaos açığa çıkmıştı. Dördümüz beraber bir masada olmak... çok sıkıntılı bir işti gerçekten.

Masada, meyve kabımın yanında duran telefonuma bildirim geldiğinde elime alıp tıkladım.

jenolee: hey.

iletildiㅣ16.49pm
görüldüㅣ16.49pm

kiwi: heyheyhey

jenolee: naber?

kiwi: iyi kızlarla oturuyorum

kiwi: siz nasılsınız valioğlu hazretleri

jenolee: iyiyim.

jenolee: öyle demesen daha iyi olabilirdim.

jenolee: yediğin şey kivi mi?

görüldüㅣ16.51pm

Aldığım mesajla kafamı kaldırıp etrafıma bakındım. Yeşil çimenlerin ve ağaçların altında oturup öğlen güneşiyle beraber muhabbet eden bir sürü öğrenci vardı. İlk baş Jeno'yu seçemedim. Fakat sonra bana doğru bakan tek kişi dikkatimi çekti.

Lee Jeno, elinde telefonu ve sırtına attığı sırt çantasıyla buraya doğru çimenlerin üzerinde yürüyordu. Yalnızdı. Üzerinde beyaz tişört, siyah eşofman altı ve siyah spor ayakkabıları vardı. Kahverengi saçları düz bir şekilde önüne dökülürken yüzüne yerleştirdiği hafif gülümsemeyi gördüm.

"Lee Jeno mu buraya geliyor yoksa o gördüğüm şey başka bir Yunan tanrısı mı?"

Kyu'nun sözleriyle güldüm. Bora hemen yanımdan kalkıp karşıya geçti ve Eunho ile Kyu'nun arasına kendisini sıkıştırdı. "Aşk kumruları yan yana otursun."

Tam ağzımı açıp itiraz edecekken sağ omzuma bir el kapandı ve orada kalmaya devam etti. "Selam."

Başımı kaldırıp oraya baktım. Jeno gayet rahat bir şekilde gülümseyip kızlara ve bana bakarken başımda dikilip eliyle omzuma tutunuyordu. Burnuma dolan parfümünün kokusu içimi bir hoş ederken kulaklarımın kızardığını hissettim.

"Selamlar enişte," dedi Bora utanmaz utanmaz sırıtıp. Sonra eliyle eski yerini, yani sol tarafımı işaret etti. "Buyurmaz mıydınız? Biz kalkacağız zaten beş dakikaya."

Jeno bir şey demeden geçip soluma oturdu ve çantasını da çimenlerin üzerine bıraktı. Oturduğunda onun sağ bacağıyla benim sol bacağım birbirine değdi. Omuzlarımız da değiyordu.

Herif bilerek bu kadar yakınıma oturmuştu.

"Beslenme saati mi?" Jeno gülerek masadaki meyve ve salata tabaklarını işaret etti.

"Evet. Bizde gelenek oldu," dedi Eunho Jeno'nun varlığını o kadar da abartmayan tek kişi olarak, aynı zamanda elma dilimlerini ağzına tıkıyordu. "Yemek istiyorsan alabilirsin."

Jeno'nun önüne kivi tabağımı uzatınca sırıtarak bana baktı. Ben de elimde olmadan sırıttım. Çatalımla bir dilim batırıp ağzına attı.

Yüzünü ekşittiğinde güldüm ve başımı iki yana salladım. "Gözümde düştün Jeno Lee. Daha kivi bile yiyemiyorsun."

"Çok ekşi, nasıl seviyorsun bunu?"

"Hastasıyım hastası," dedim ve kivilerimi kendi önüme geri çektim. "Gerçi sen ne anlarsın valioğlu hazretleri."

"Biz kalkalım o zaman."

Jeno ile muhabbete dalmak üzereyken üç yakın arkadaşım gülerek eşyalarını toplamaya başladığında şaşkınca onlara döndüm. "Nereye ya? Hani yürüyüş yapacaktık?"

"Sen yürüyüşünü yanındaki Yunan tanrısıyla yapabilirsin," dedi Kyu utanmaz bir şekilde göz kırparak. Ben de avcumla alnıma bıkmış bir şekilde vurdum.

🥝🥝🥝

INSTAGRAM ☆ 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin