15. BÖLÜM

2 1 0
                                    

1 AY SONRA

Artık herkes herşeyi öğrenmişti biraz karışıklıklar oldu ama biz yine herşeyin üstesinden geldik. Orcun hayatımızdan çıkmış babasıyla ve nişanlısıyla kendine yeni bir hayat kurmuştu. Ali'nin evinde hep birlikte film izliyorduk.
-Ya ali, bir şsu söyleyeceğim?
-Söyle Kuzey abi?
-Size nişan mı yapsak?
-Abii!!
-Sen sus Asya! Ali'yle konuşuyorum!
-Kuzey abi şimdi Asya'ya da sormak lazım.
-O istiyor zaten. Abime şaşkın ve sorgulayan gözlerle baktım.
-Sen ciddi misin abi?
-Evet. Siz nişanlanıyorsunuz!
-Abii! Daha çok erken!
-Nişanlanıyorsunuz diyorum! Evleniyorsunuz demiyorum!
-Ben istemiyorum!
-Bence de Kuzey abi- Ali'nin tirip atacağını anladığım için hemen söze girdim.
-Tamam nişanlana biliriz!
-İyi fikir.
-Şu an nişanlanıyorsunuz!
-Oha meriç!
-Ne ya ben ikinizden de emin olmaya çalışıyorum. Ali sen yarın gidip, Asya'ya nişan yüzüğü alıyorsun! Konu kapanmıştır!
-Şuna bak ya sanki kendisi nişanlanıyor! Bir ay önce biz Cemre'yle nişanlandık derken iyiydi ama Meriç!
-Tamam! Ne yapıyoruz biliyormusunuz?
-Ne yapıyoruz yine Meriç!
-Siz bu akşam birlikte yemeğe çıkıp, düzgünce konuşuyorsunuz!
-Tamam, güzel fikir. Sevgilim sence nasıl?
-Tamam olur. Cemre heyecanla ayağa kalktı.
-O zaman kuaföre gidiyoruz.
-Off ya! Alt üstü bir yemeğe çıkacağız.
-Ne yani... ya Ali gerçekten anlatsan nesine aşık oldun bu kızın?! Anlat uzun uzun dinliyorum.
-Asya ister 100 kilo, ister 30 kilo olsun ben yine onu seveceğim bana göre dünyanın en güzel, en saf, en doğal kızı. Ben Asya'nın inadına aşık oldum.  dedi Ali .Hepsi bir alkış tuttu.
-Vay, be enişte!
-Helal olsun, kardeşim! Bitirsinler diye öldürücü bir bakış attım. Sustular.
-Yemek saat 8'de.
-Bu ne ya, biz mi yemeğe gidiyoruz siz mi belli değil?!
-Kızma Asya Kaptan!

Saat 8

Üstümde tos pembe kısa bir elbise vardı, saçım iki yandan örülü, siyah kot ceket ve giymeyi hiç sevmediğim siyah bir topuklu ayakkabı. Kapıda Ali karşıladı beni yan masada da bizimkiler elimi tuttu, sandalyemi çekti, annemin bana öğrettiği şekilde oturdum. Ali de karşıma oturdu ikimizde Adana şiş  istedik. Yemeklerimiz gelince konuşmaya başladık.
-Ali bir ay önce gerçeği öğrendiğinde ne hissettin?
-Kandırılmış, hissettim.
-Peki bir şey daha soracağım.
-Sor?
-Birlikte yaşamaya hazırmıyız?
-Bilmiyorum.
-Ali?
-Efendim?
-Bugün, yemekten sonra Yıldız Tepemize gidelim mi?
-Olur. Ona adını da biz vermiştik zaten.
-Adını koyduğumuzda daha 6. Sınıftık.
-Evet. dedi, gülüştük. Elimi tuttu.
-Seni seviyorum.
-Bende seni.
-Yemeklerimiz bittiğine göre gidelim mi?
-Olur. Ali garsona seslendi. Yanımıza geldi.
-Hesabı alabilirmiyiz?
-Sizin hesabınız ödendi efendim.
-Nasıl yani? Kim ödedi?
-Orçun bey. Ali sinirle gözlerini devirdi.
-Bu ne şimdi!
-Anlamadım.
-Bir mesaj falan mı vermek istiyor bu piç!?
-Ali boşver. Biz keyfimizi bozmayalım, hadi gidelim. Masadan kalktık. Bizimkilerin masasının başına geldim.
-Bizim sayemizde siz de yemeğe çıktınız. Ha bir de hiç fark etmedim sizi. dedim Ali'yle el ele dışarı çıktık, tepeye kadar yürüdük. Geldiğimizde ağaca bağladığımız salıncağa oturdum. Ali hafif hafif sallamaya başladı.
-Ali...
-Efendim?
-Geçen ay Orçun'a yemeğe gitmiştim. Benimle dans edecekti, bende dedim ki.
-Ne dedin?
-Seninle dans etmeyeceğim. İlk dans ettiğim kişi sevdiğim adam olacak dedi. Ali önüme geçip telefonundan müzik açtı, bizim müziğimizi.
-O zaman ilk kişi olma şerefini alabilirmiyim? dedi elini uzatarak. Uzattığı eli tuttum.
-Alabilirsiniz efendim. Birlikte dans ettik.
-Seni çok seviyorum Ali.
-Seni çok seviyorum Asya.
-Asya?
-Evet.
-Sen benim ilk, tek ve son aşkım olacakın.
-Sende benim.
-Sen hayatın bana verdiği en güzel mucizesin.
-Bir söz daha alayım.
-Sen... benim beynindeki kara bulutların içindeki tek beyaz bulutsun Asya.
-Vay güzelmiş. Bende söyleyeyim mi?
-Söyle sevgilim.
-Sen... benim içimdeki ve dışımdaki savaşın en güzel savaşçısının Ali. Güldük.
-Ali...
-Asya... dedi. Anlımdan öptü
-Yuh!
-Ne yuh!
-Ayıp yani?
-Nesi ayıp? Sen benim nişanlımsın artık.
-Deli çocuk. Ali...
-Efendim?
-Beni bu ağacın yan tarafına gömün olur mu?
-Asya konuşma şöyle şeyler!
-Ya sen eğer bir gün öyle bir şey olursa yap yine de.
-Tamam kapatalım konuyu!
-Ali?
-Efendim?
-İyiki seni sevmişim.
-Bende.
-Çocuğumuz olursa... kızın adını su, erkeğin adını mert koyacağım. Güldü.
-Bana sor?
-Sen ne koyacaksın?
-Kızımızın adını ceren, oğlumuzun ki efe koyardım.
-Ceren su!
-Mert efe! Birbirimize sarıldık, sımsıkı ama sanki bir daha böyle sarılamayacakmış gibi. Tekrar aynı anda fısıldadık.
-Seni seviyorum...
-Seni seviyorum...

YILDIZ TEPESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin