"Hyung? Uyan artık ama! Hyung!"
Hoseok duyduğu yüksek sesle yastığa daha da gömülürken omzundan dürtülmesi ile ağzından sızlanma sesleri çıktı.
"Hadi ama! Seninle konuşmam gereken şeyler var acilen. Bence senin de var"
"Git başımdan Jimin" diyen Hoseok hyungunun üzerinden yorganı hızla çekti.
Hoseok, aklına Jinle dün gece olanlar geldiğinde gözlerini kocaman açarak bedenini saklamaya çalıştı.
"Yah! Park Jimin! Ne kadar yakın olsak da böyle-"
Sesi üzerinde kıyafetlerinin olduğunu fark etmesiyle sessizce kesilmişti. Kaşları çatılırken gece hayal görüp görmediğini düşündü ama kalçasında hissettiği sızı adeta 'yaşananlar gerçek' diye bağırıyordu.
Sonunda hayal meyal Jin'in üzerini giydirişi ve veda edişini hatırladığında ise dikkatini tekrar Jimin'e verebildi.
Büyük bir sırıtma eşliğinde "Dün bütün evde yankılandı çığlıkların" diyen Jimin'e kızararak baktı.
Ardından "Yah! Jimin-ah! Ölmek mi istiyorsun?" diye bağırarak kardeşine vurmaya çalıştı ama hareketleri oldukça kısıtlıydı.
Karşısında kendisiyle eğlenen kardeşinin yüzü aniden asıldığında bir sorun olduğunu da anlamıştı.
"Sana ne oldu? Sorun ne?"
"Ben Namjoon hyungu öptüm" diye anında ağzındaki baklayı çıkaran Jimin'e kocaman gözlerle baktı.
Bir süre anlamakta zorluk çekerken tek kaşını kaldırıp tekrar sordu.
"Namjoon'u öptün? Doğru mu anladım?"
Jimin suçlu bir çocuk gibi başını salladığında "Neden?" diye sordu en çok merak ettiği soruyu dile getirerek.
İkisi arasında böyle bir şey olacağını asla tahmin etmezdi.
"Bunu kendi odamızda konuşsak olur mu?" diye soran Jimin'in gözleri Jin'in odasında gezinmişti rahatsız bir ifadeyle. Sanki oradaymış gibi hissetmeye engel olamıyordu.
Hoseok "Tamam. Sen geç geliyorum hemen" dedikten sonra yatakta oturarak bir süre ayılmaya çalıştı.
Yüzünü ovuşturup etrafa dikkatini verdiğinde dikkatini çeken şeye gülümsedi. Jin'in yatakta yattığı tarafta siyah bir gül duruyordu. Bu yüzünde oluşan mutlu ifadeyi kalıcı yaparken yanında duran kâğıtta yazılanı okudu.
'Seni seviyorum meleğim'
Gülü koklayıp içine çekerken kendisini uyandırmaya çalışması aklına geldi. Hoseok bir türlü uyanmayınca üzerini giydirip ona onu sevdiğini söyleyerek veda etmişti.
Telefonunu çıkarıp mesaj kutusuna girdiğinde 'Bende seni seviyorum sevgilim' yazıp göndermişti hızlıca.
Yataktan kalkarken biraz zorlansa da yürümesinde büyük bir engel olmadığını görünce sevindi. Jin'in odasından çıkıp kendilerininkine ilerlerken karşısına çıkan Yoongiyle duraksadı.
Bembeyaz yüzündeki tek renk gözlerinin çevresindeki mor göz altları olan adamın kendisini görmezden gelerek yanından geçip gitmesiyle arkasından bir süre baktı.
Neden bu haldeydi? Hoseokla aralarında geçen kavgadan sonra bayağı zaman geçmişti sonuçta. Böyle kötü görünmesini beklemiyordu.
Üzerine gitmemeye karar vererek odaya girdi. Jimin pencerenin önündeki ahşap sandalyeye oturmuş dışarıyı izliyordu. Hızlıca yanına gidip yatağın üzerine oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVE ME! #2Seok
Fanfiction#2SEOK #Yoonkook #Nammin Bir suçlu, sürekli kameralar önünde olan bir idole aşık olsaydı bunun adı ne olurdu? Evet. Doğru kelime tam olarak buydu. İmkansız!