Jungkook, odada biraz dinlendikten sonra yanına kimsenin gelmemesiyle aşağıya inmeye karar vermişti.
Hyunguna sert davrandığı için şimdiden üzgün hissediyordu ama başka türlü de kendisine izin vermeyeceğinin farkındaydı. Odadan çıktığında eetrafı süzdü.
Üst kattaki salonda oturup dışarıdaki güzel manzarayı izleyen Jin'e gözleri takıldı. Yanında ilerlerken nedense tereddüt etmemişti. Bir şekilde kendisine benziyordu Jin ve bu garip bir şekilde hoşuna gidiyordu.
3 tane hyungu olmasına rağmen Jin'in de ilerleyen zamanlarda aralarına katılacağını bir şekilde hissediyordu. Buna oldukça emindi hatta.
"Ne zaman çıkacağız?"
Sesini duysa da hiçbir tepki vermeyen adamın yan tarafındaki koltuğa oturarak yüzüne baktı.
Gözlerini kendisine çevirmeden "Onu üzme. Sizin için çok uğraşıyor" demesiyle manzarayı izleyen Jungkook, Jin'e baktı.
"Ne?"
"Hoseok. Onu üzme"
Beklemediği bu cümle kafasında soru işareti oluştururken kaşları kalkık bir şekilde ona baktı.
"Biliyorum ama başka türlü ikna olmazdı" diyen çocuğun gözlerinin içine çevirdi delici bakışlarını.
Jungkook kendisini sebepsizce kötü hissederken ona bakmayı sürdürdü.
"Gerekirse ben ikna ederim. Sen sadece sessiz kal" dedikten sonra belinden çıkardığı silahı ucundan tutarak Jungkook'a uzattı.
Şokla silaha bakan çocuğa "Bunu sadece önlem olarak veriyorum. Normal silahlara göre daha hafif ve geri tepmez. Kullanmayacaksın ama... Sadece yanında olsun"
Jungkook yutkunarak silaha uzandığında içindeki heyecana engel olamamıştı. Ilk defa eline silah alıyordu ve bu his hoşuna gitmişti.
Hafif silahı elinde tutup alışmaya çalışırken "Bir ara bana ateş etmeyi öğretir misin hyung?" diye sormuştu.
Jin omuz silkerek "Vakit bulursak olabilir ama böyle şeylerde Yoongi benden daha iyidir. Pek sabırlı sayılmam" dediğinde Jungkook gülümsemişti.
Yoongi asla ona ders vermezdi bu yüzden düşünmedi bile. Kafasıyla onayladığında gözleri Jin'in vücudunu sarıyor gibi duran dövmelere kaymıştı.
"Bende çok istiyorum dövme" dedi dalgın bir şekilde.
Jin resmen onun gelecekte olmak istediği her şeye sahipti ve benzerlikleri çok fazlaydı. Tamam, katil olmak istemezdi tabi ki fakat bu olayı nedense büyütmemişti de kafasında.
Jin umursamazca "Yaptırırsın" dediğinde üzgünce başını iki yana salladı sadece.
Bu Jin'in ilgisini çekmişti. "Neden? Ailen mi izin vermiyor?"
Jungkook dudağını ısırırken "Hayranlar bundan hoşlanmaz" diye mırıldandı.
"Yani? Senin sahibin değiller ya! Ister hoşlansınlar ister hoşlanmasınlar, bu senin hayatın"
"Öyle değil işte hyung. Kendi zevkim için onları üzmek istemiyorum"
Jin hayatındaki en saçma şeyi duymuştu.
"Eğer seni seviyorlarsa zaten seni olduğun gibi kabul ederler. Tıpkı senin de onları din, dil, ırk fark etmeden sevdiğin gibi. Bu hayatta sadece kendini mutlu etmeye çalış velet yoksa ileride çok pişman olursun"
Sanki yaşlı bir dedeyle konuşuyor gibi hissettiren Jin'e hayranlık duymaya başlayan Jungkook onun bir suçlu olduğuna inanmakta zorlanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVE ME! #2Seok
Fanfiction#2SEOK #Yoonkook #Nammin Bir suçlu, sürekli kameralar önünde olan bir idole aşık olsaydı bunun adı ne olurdu? Evet. Doğru kelime tam olarak buydu. İmkansız!