"Hoseok? Yine geldi" dedi çalışan elinde tuttuğu gülü sahneden yeni inen adama uzatarak.
Hoseok terli alnını silerek kendisiyle ilgilenen çalışanların ellerinden kurtulup hayranlıkla baktığı gülü eline aldı. Simsiyah gül o kadar asil duruyordu ki hayranlık duymadan edemiyordu.
Ne zaman sahneye çıksa veya önemli bir programı olsa mutlaka alıyordu bu gülden bir tane. Hangi ülkede yada hangi şehirde olduğu fark etmiyordu. Kimin gönderdiğini bilmese bile mutlu oluyordu.
Bu kadar güzel sevilmek her idolün isteyeceği bir şeydi sonuçta."Yine mi? Bayağı takıntılı bir hayran olmalı" diyerek yanında üzerini değişmeye başlayan Jimin'e bakmadı.
Yaklaşık 2 yıldır sürüyordu bu durum. Çıkış yaptıkları zamandan itibaren ne zaman konser verseler bitiminde bu gülden geliyordu. Hoseok başta çok şaşırmıştı. O zamanlar kendisine doğru düzgün mesaj bile gelmiyorken böyle asil ve eşsiz bir çiçeği ona gönderen kişi ona pes etmemesi için gereken gücü vermişti.
"Woah! Yine mi? Biliyordum. Arabistanda bile takip mi ediyor?" Jungkook'un konuşarak yanına gelip güle uzanmasıyla geriye çekti elini hemen ve uzaklaştırdı elindeki çiçeği.
"Lanet olsun! Jungkook'a 100 dolar kaybettim" diyerek çiçeğe ters bakışlar atan Taehyung'a "Üzerimden iddiaya mı girdiniz?" diye sordu kızgın bir şekilde ama bir cevap gelmemişti.
Taehyung hala üzerini değiştirmesi ve gereken şeyleri yapması için koşuşup duran çalışanları umursamadan masadaki yemekleri karıştırmaya başladı.
Hoseok, onun cevap vermemesiyle Jungkook'a döndü. "Ufak bir inatlaşma sadece. Hadi ama hyung bana öyle bakma! Buraya kadar gelmesi sence de korkunç değil mi? Kimse görmüyor, kimse bir kuryeden teslim de almıyor. Yanında ufak bir not vardı ilk geldiğinde de sana ait olduğunu anladık. 'Umuduma' Çok garip"
"Garip olduğunun bende farkındayım Jungkook-ah. Sadece... Ayş, boşver! Hadi üzerimizi değiştirip bir şeyler yiyelim yoksa bize bir şey kalmayacak" dedi çoktan yemeğe gömülen Jimin ve Taehyung'a dönerek. Bu konuyu yüzlerce kez konuşmaktan sıkılmıştı artık. Kim olduğunu bilmese de olurdu. Bir yerlerde onu düşünen ve seven birisi vardı ya bu ona yeterdi.
Jungkook aceleyle masaya geçerken Hoseok her zamanki özenle gülü koklayıp gülümsedi.
Solmaması için çok iyi bakıyordu ama güller nedense uzun bir süre yaşamıyordu.Birçok çiçekçiye sormuş, kendi imkanları ile araştırmış fakat onları nasıl hayatta tutacağını bulamamıştı. Sonuç böyle olduğunda ise Hoseok hepsini kurutarak özenle saklıyordu. En büyük ilham kaynağıydı onlara bakarak sevildiğini hissetmek.
...
"Acele edin"
Menajerin sesiyle adımlarını hızlandırdılar. Kalabalığın içinden geçmek en nefret ettikleri şey olabilirdi.
Telefonlar yüzüne doğru flaş patlatırken kim rahat edebilirdi ki zaten?Jimin ve Jungkook yan yana ilerlerken Taehyung en önden gidiyordu. Hoseok ise arkada kalmıştı. Korumalar ne kadar hayranları engellemeye çalışsa da insanlar yüzlerindeki maskeyle saklandığını düşünerek işi abartıyordu.
Hoseok sonunda turu bitirip Koreye döndükleri için mutlu olsa da her seferinde aynı şeyleri yaşamaktan bıkmıştı.
Farklı ülkelere gittiğinde havaalanına gelen hayranlara hak verebiliyordu çünkü kendilerini her zaman görme şansları olmuyordu fakat ülkesinde durum böyle değildi ki!
Amaçlarını asla anlayamayacaktı.Bir anda kalabalığın arasından kendisine çarpan güçle sarsıldığını hissetti. Elini istemsizce en yakındaki kişiye yani ona çarpan kişiye uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVE ME! #2Seok
Fanfiction#2SEOK #Yoonkook #Nammin Bir suçlu, sürekli kameralar önünde olan bir idole aşık olsaydı bunun adı ne olurdu? Evet. Doğru kelime tam olarak buydu. İmkansız!