Şok olmuş bir halde oturmaya devam ediyordum.
Babam gelmişti.
Babam?
Yüzünü bilmediğim bir adam babam olur muydu gerçekten?
"Ilgaz." derken Şermin bana sarılıyordu. Kıpırdamadan öylece karşıya bakıyordum. Olayın gerçekliğini hazmedemiyordum.
"Bu Gamze gerizekalı mı? Pat diye söylenir mi!" Ufuk, ablama kızıyordu. Kızsa ne olacaktı ki? Babam gelmişti işte.
Koşarak eve gidip onunla mı tanışmalıydım?
O gidene kadar burada mı kalmalıydım?
Ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Şermin beni kollarımdan sarsmaya başladı. "Ilgaz korkutma beni." diye ağlar gibi bir sesle konuştu.
Ben daha çok korkuyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmediğim gibi ne yapacağıma karar da veremiyordum.
"Ilgaz beni duyuyor musun?" diye konuşan bu kez Ufuk oldu. Ona bile bakmadım.
Şermin dizlerimin önüne oturarak ellerimi tuttu. Gözlerimi ona çevirmek istemiyordum. Kimseye bakmak istemiyordum.
"Ilgaz bak ben se- biz senin yanındayız. Eve gitmek istemiyorsan burada kal bugün olur mu?" Ufuk'un sesi telaşlı geliyordu. O kadar mı kötü görünüyordum?
Yerimden yavaşça kalktım. Nefesimi verip ellerimle yüzümü kapattım. Birkaç derin nefesin ardından ellerimi yüzümden çektim.
"Benim gitmem lazım." deyip onlara arkamı döndüm. Şermin yanıma geldi hemen. "Ilgaz emin misin?" dedi önüme geçerek. Kafamı salladım.
"Pişman olmak istemiyorum." diye konuştum. Şermin bana sımsıkı sarıldı. Ben de ona sarıldım. "İstersen Şermin de seninle gelsin." Şermim'dem ayrıldıktan sonra Ufuk'a baktım. Kafamı iki yana salladım.
Onların evinden çıkıp kendi evime giderken neler yaşanacağını meral ediyordum. Bunca yıl sonra neden gelmişti? 21 yıl onu görmeden yaşamıştım, şimdi görmeme gerek var mıydı?
Eve vardığımda kapıyı çaldım. Ağlayasım yoktu. Umarım onu görünce de olmazdı. Eve almışlardı onu değil mi?
Kapıyı biraz sonra abim açtı. İçeri geçtim. Tek bir kelime etmedim. Her zaman oturduğumuz odaya doğru yürürken kalbimin hızlandığını hissettim.
Odaya girdim. Girer girmez gözüm o yabancıya takıldı. Kanını taşıdığım ama bana yabancı olan o adama. O da beni görür görmez ayağa kalkmıştı. Gülesim geldi. Sinirden gülesim geldi. Karşımdaki adam abime o kadar çok benziyordu ki.
"Kızım." diyerek bana yaklaşmıştı ki geriya adımladım. Afalladı. Ne bekliyordu acaba? Koşarak boynuna atlayacağımı mı zannetmişti?
"Neden buradasın?" dedim hırsla. Abim ve ablam onu tanıyorlardı. Ben fotoğrafkarını dahi görmemiştim. Annem bir gün sinirlenmişti ve tüm fotoğrafları atmıştı. Abimle ablam da o fotoğraflardan tanıyorlardı zaten.
Babam dediğim bu adam annem bana hamileyken boşamıştı annemi. Sebebini hiç sormamıştım. Merak ettiğim de söylenemezdi. Merak ettiğim tek şey neden çocuklarını görmeye gelmediğiydi.
"Sizi görmek için." dediğinde dudaklarım alayla iki yana kıvrıldı. Benden önce ablam konuştu.
"Şimdi mi aklına geldik? Biz eşek kadar insanlar olduk sen bunun farkında mısın? Bizim sana küçükken ihtiyacımız vardı, şimdi yok!" Sesi o kadar sinirli çıkmıştı ki eğer bu şekilde bana bağırsa korkardım.
"Bana böyle bağıramazsın, ben sizin babanızım." dediğinde kendimi tutamayıp sesli bir şekilde gülmüştüm.
"O yüzden mi 21 yaşındaki ben, ilk defa senin yüzünü görüyorum?" diye konuştum. "Sen kendini ne zannediyorsun ya? Bu yaştan sonra kendine bakıcı aramaya mı geldin? Sen bizi terk edip giderken geri döndüğümde bana bakarlar diye mi umdun? Sen kimsin ya? Güya bizim babamızsın öyle mi?"
Hırsımı alamıyordum. Bağırsam da hırsımı alamıyordum. "Şu kadım var ya!" derken annemi gösterdim. Çok üzgün görünüyordu. "Benim annem de babam da bak o! Sen ne benim ne ablamın ne de abimin babasısın. Bizim annemiz de babamız da o kadın. Baba olmak öyle cinsiyetle olan bir şey değil. Al işte bak güya erkeksin ve babasın. Ne babalığını gördük biz senin? Bizi dünyaya getirmek dışında ne yararın oldu senin bize?"
Abim kolunu omzuma atarak beni kendine çekti. "Sakin ol abim." diye fısıldadı kulağıms doğru. Tir tir titriyordum. Ellerim, kollarım, dizlerim... Hatta kalbimin bile titrediğini hissediyordum. Utanmadan buraya nasıl gelebilirdi?
"Ben annenden ayrıldığımda hamile olduğunu bilmiyordum." Diye konuştuğunda abimden uzaklaşıp ona doğru bir adım attım.
"Nd fark eder? Sonra öğrenmedin mi? Ya beni geçtim sen arkanda 2 tane çocuk bırakmadın mı? Onları niye görmeye gelmedin? Madem gelmedin şimdi neden geliyorsun!"
Cevap veremedi. "Şu adamı evden çıkartın." dedim abime bakıp. "Abi lütfen." Abim ablam ve benden çok daha sakin görünüyordu. Umurunda değildi sanki.
"Gördüğün gibi burada seni bekleyen kimse yok. Çıkar mısın evimizden?" diye konuştu abi. Babamız olan adam şaşırmıştı. Şaşırırdı tabii. Ne hayallerle buraya gelmişti acaba?
"Bana bir şans vermeyecek misin?" diye sorduğunda ablam yanımıza geldi. "Bu kız ne dedi sana? 21 yaşındayım dedi. 21 yaşında bir kadın seni ilk kez görüyorsa senin burada şansın olamaz. Ben kardeşim gibi saygılı da değilim. Çık git evimizden. Sakın bir daha gelme!" diye bağırdı.
Bu kez anneme bakmıştı. Annem bize bakıyordu. Ona bakmadı. "Peki." dedi sessizce ve yanımızdan yürüyüp evden çıktı.
"Siz bunu neden eve aldınız?" dedim o evden çıkar çıkmaz. "Anne gerçekten eve nasıl sokarsın bunu?" diyen ablam oldu. Annem koltuğa oturdu yavaşça.
"Ben belki ona şans vermek istersiniz diye düşündüm. Babanıza ihtiyacınız var diye düşündüm." Annemin yanına gidip oturdum hemen. Kolumu anneme sardım.
"Annem bizim babaya falan ihtiyacımız yok. Sen bizim için on anne babaya bedelsin." deyip yanağından öptüm. "Senden başkası umurumuzds değil bizim." Annem yaşlı gözleriyle bana baktı.
"O sizin babanız." diye konuştu. "Umurumda değil." dedim kesin bir sesle. Abim annemin diğer yanına oturup annemi kolunun altına çekti.
"Ilgaz'ın dediği her şey doğru annem. Sen bize yeter de artarsın bile. Bizim kimseye ihtiyacımız yok." Annem gülümseyerek abimin yanağını öptü. Ablam da annemin dizlerinin dibine oturup kafasını dizlerine yasladı. Dizini öptü. "Üzme kendini annecim." dedi dizlerine tekrar yatarak.
Kaç dakika öyle durduk bilmiyorum ama ablam ayağa kalktı. "Hadi kalkın yemeğimizi yiyelim. Kimse bizi üzemez." dedi neşeyle. Ona katılarak ayağa kalktım.
Belki bu gece ağlayacaktım ama şimdi annemi üzmek istemiyordum. Üç çocuğuna en iyi şekilde bakan bu kadını üzemezdim.
Ablamla sofrayı hazırlarken telefonumdan gelen bildirim sesini duydum. Gidip telefonumu aldım.
Şermin: Müsait olduğunda ara beni (19.50)
Ufuk Abi: Evinizden çıkan adamı gördüm, tabii o kişiyse, iyi misin sen Ilgaz? (20.22)
*
Ufuk Abi şeklinde olan kaydı değiştir artık Ilgaz bebeğim.
Ilgaz, abisi ve ablası babasına bir şans vermeli miydi?
Ufuk'un endişesi normal bir endişe mi, Ilgaz'a olan hislerinin değişmesinden oluşan bir endişe mi?
Elimde şu an hiç bölüm yok ama şimdi yazacağım. Dua edelim de sınır geçilene kadar yazmış olayım.
Öptüm yanklarınızdaan❤❤🌹
Sınır:
100 vote
90 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birisi | texting
Short StoryBirisi: Özür dilerim Birisi: Sana bunu yapmamalıydım Ufuk: Sakın bana tek mesaj dahi atma. Ufuk: Yoksa kalbini kırarım. Birisi: Beni dinlemiyorsun Birisi: Hiç mi değerim yok senin gözünde? Ufuk: Zerre kadar değerin yok. Sadece Birisi'ydin. Artık o d...