19: Carpe Diem

2.8K 367 95
                                    

Hi peoples👋🏿

How are you? (Plz answer because i ask.)

Title find yapmaya üşendim so i put the title bölümde geçen bir talk olan 'carpe diem' ehehe

And i have a question😊 fic sizde kaç bölüm gözüküyo, bende 20. Bölüm diye gözüküyo, why?

This bölüm is very short, very much soryy😋 but I share this bölüm one year olmadan.

Good read~ kcosjfksjxkz

......

Abby'yle tekrar yalnız kalınca döşeğimin üzerine oturup
hamburgeri paketinden çıkardım. Ryan'ın ihanetini düşünmemeye karar verdim çünkü eninde sonunda layığını bulacağına hiç şüphem yoktu. Ya babamdan, ya Miguel'den ya Jungkook'tan ya da benden. Seçenek çok; seç, beğen, al, Ryan.

Kızartılmış soğanların aromasına rağmen hamburgerim tatsızdı
ama yine de yemeliydim. Isırırken Abby'ye, "Onu yemelisin," dedim.
"Aç değilim." Karnının üzerine yatmış, çenesini tek koluna dayamıştı. Diğer eli döşeğin ucundan yere sarkıyor, ayakkabılarından kazıdığı tozların üzerine daire çiziyordu. Onu izleyerek şişeden su içtikten sonra, "Evet açsın, ye. Yemezsen onlarla baş edemezsin." Dedim.

"Sen de onlarla baş edemezsin."

Nasıl baş edemezmişim! Sanki Miguel'in boğazını koparıyormuşum gibi hamburgerden bir ısırık daha aldım. Umarsız gözlerle bana bakarak, "Anlamıyorsun," dedi. "Eğer sana iş birliği yaptırtamazlarsa, kendi
oyunlarını sana oynatamazlarsa, onlara hiçbir faydan olmaz ve
seni öldürürler." Tıpkı Clara gibi, diye düşündüm, onun düşüncesini zihnimde ben tamamlayarak. Neler olduğunu öğrenmeyi ne kadar istesemde konuyu kendisinin açmasını bekleyecektim. Bu yüzden onu rahatlatmak için aklıma gelen tek şeyi söyledim. "Ryan çok değerli olduğumuzu söyledi."

"Onun ne söylediği umurumda değil. Eğer çok zorlarsan Miguel seni öldürür." Karton kutudan bir tane patates kızartması alıp sanki kılıçmış gibi hayali bir düşmana salladım. "Denesin," dedim. Görünmeyen rakibimin boynunu keser gibi yaptığımda bile Abby biraz olsun gülümsemedi. "Eğer ölürsen onlarla yine yalnız kalacağım. " Son sözcükte sesi titremiş ve gözleri yaşlarla dolmuştu. Kalbimdeki sızıyı görmezden gelmeye çalıştım. Onun gibi küçük bir kızın böylesine iğrenç yerde olmaması gerekiyordu. Belki şu an okula gidiyor, belki ailesiyle yemek yiyiyor olmalıydı. Lanet olsun.

Patatesi ağzıma sokup korkusu öfkeye dönüşürken onu izledim. "Beni öldüremeyecek," dedim. "Ona bu fırsatı vermeyeceğim ve bana dokunamayacak bile." Abby ayağa kalkarak, tozlu avuç içleriyle yanaklarından yaşları sildi. "Taehyung, onunla savaşamazsın. Onun Clara'ya ne yaptığını bilmiyorsun." Kalbim hızlı atmaya başladı, devam etmesini beklerken âdeta dondum. Ama devam etmedi. Henüz bana anlatmaya hazır değildi. Boğazımdaki düğümü ısırdığım son hamburger par çasıyla beraber gidermek için bir yudum daha su alarak, "Evet, biliyorum, " dedim. Abby'nin gözleri irileşti. Sessizce, "Nereden biliyorsun?" dedi.

Anlatmak için tereddüt ettsem de  bir şeyler öğrenmek için umutsuzca
bana bakıyordu ve bu duyguyu biliyordum. "Onu eve götürüp
arka bahçelerindeki bir ağaca yaslamışlar. Cesedini Vic bulmuş." Yüzü kıpkırmızı olmuştu, loş ışıkta bile alt dudağının titrediğini görebiliyordum. "Onu öldürmek yeterli olmamış mı? Neden ona
bunu yapmışlar, zavallı ailesi… Biri böyle bir şeyi neden yapar
ki?"

"Sadist olduğu için." Patates kızartmalarımı kutuya koydum, iştahım yok olmuştu. "Böyle bir çıkışın konseyi onu bulmak için daha kararlı bir hale getireceğini bilmesi gerekiyordu. Ve onu cezalandıracaklarını da. Ama o umursamadı. Kendisinin yenilmez olduğunu düşünüyor…" Yaralı elime dikkat ederek fast food paketinin ağzını büktüm. Ve kafesimin köşesine fırlattım. "Peki sen onların gerçekten ne istediğini biliyor musun?" diye sordum, tek parmağımla yavaşça yarama dokunarak. Kanama durmuştu ama avucumun kenarı hâlâ kırmızıydı. "Ne demek istiyorsun?"

Vagante | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin