12: I Feel Like Shit

5.7K 564 173
                                    

Selamın aleyküm(!)

Lütfen okuyun.
Taehyung, Jungkook tarafından asla süründürülmeyecek. Hayal dünyanızdan çıkın. Ciddiyim, gelecek bölümlerde öyle bir şey bekliyorsanız ve sırf bunun için okuyorsanız, okumayın. Jungkook için okuyorum, Taehyung'un süründüğü bölümlere geçmek istiyorum vb. yorumlarınıza küçük bir yanıttı bu. Kaba olduysam özür dilerim.

İyi okumalar

.......

Owen'ın arabası evin önünden ayrılırken, ben de Jungkook'ların önünden gidip onları koruluğa yönlendiriyordum. Günün farklı zamanlarındaki zorunluluklarımızdan dolayı, gün içinde nadiren avlanma fırsatımız olurdu. Başka şartlar altında bu zevkli bir gezinti olabilirdi, ancak bu sefer serin melteme ve cildimizde parlayan güneşe rağmen yarış yapmıyorduk. Sabah çiyleri bahçenin gölgeli kısımlarında hâlâ parlıyordu ama hiçkimse onların içinden geçmek için bir teşebbüste bulunmuyordu. Oyun havamızda değildik, şakalaşmıyor ya da hız ve çevikliğimiz hakkında birbirimize takılmıyorduk, hatta becerilerimizi bile kıyaslamıyorduk. Beakhyun haklıydı, stres atıyorduk.

Hepsi çevreye öfke yayıyor, Clara ve Abby için endişeleniyor ve aynı zamanda yaralanmış gururlarını onarmaya çalışıyorlardı. Liderin uygulayıcıları olarak, birinin bizim bölgemize girip konseyi toplatacak kadar korku salması ve bekar omegalarımızdan ikisini çalmasıyla hakarete uğramışlardı.

Ben hakarete uğramamıştım. Kimsenin benden korkup korkmadığı umrumda değildi; ama ben hayatımda ilk kez korkmuştum, hem de çok. Clara ve Abby için endişeliydim çünkü annem her ne kadar kendini kandırmaya çalışsa da onları yaralanmadan bulma ihtimalimiz çok düşüktü. Jungkook'un beni ikna etmesine rağmen, insan cinayetleriyle ortadan kaybolan omegaların birbiriyle bağlantılı olmadığına inanmıyordum.
Tesadüfe inanmazdım; intikama bayılırdım.

Kızlara bir şey olduğu düşüncesi dönüşümümü hızlandırıp daha önce yaşamadığım bir seviyeye çıkardı ve acıyı bir şekilde dindirdi, ki zaten beynim acıyı hissetmeyecek kadar meşguldü. Enerji patlaması ve bir şeyleri parçalama isteğiyle beyaz kürküme büründüm. Ya da birini.

Kana susamışlık. Kuyruğum beynimin bildiğini inkar edercesine sinirle kıvrıldı. Arzuluyordum, dişlerimi derinin içine geçirip eti pençelerimle ayırmak için psikolojik olduğu kadar fiziksel bir ihtiyaçta duyuyordum. Şimdiden dilimde kanın tadını canlandırabiliyordum. Ama bunu yalnızca hatırlamıyor, ağzımı dolduran kanı aynı zamanda hissedebiliyordum da; dilimin üzerine yerleşmiş, hayali, gitmeyen bir tattı.

Ön patilerimi bir taşın üzerine koyup dikilerek, nadiren yaptığım bir şeyi yaptım; uladım. Ulama daha çok alfa kurtların yaptığı bir şeydir ama o an öfkemi göstermek için daha uygun bir ifade bulamamış ve bir kere olsun sesimi duyurmak hoşuma gitmişti. Alfalar, etrafa yığılmış giysilerin arasında dönüşümlerinin farklı aşamalarındayken bana karşılık vermemiş, ben ise hiç düşünmeden onları arkamda bırakarak koşmaya başlamıştım. Benim öfkem onlarınkinden farklıydı ve farklı şekilde giderilmesi gerekiyordu.

Birkaç metre gitmiştim ki Jungkook'un ulamasını duymuş, benim için olduğunu anlamıştım. Normalde en hızlı kurttu ama aksak bacağıyla beni asla yakalayamazdı; önden başladığım için diğerleri de. Clara ve Abby'yi düşünürken, ciğerlerip yanıp nabzım deli gibi attığında dahi durmadan koştum. Kayıp arkadaşımı, kuzenimi ve onları kaçıran kimliği belirsiz kişiyi düşündükçe orman farklı bir boyut kazanıyor, yaprakların arasından gelen rüzgar hışırtısı, üstümdeki kuş cıvıltıları, daha önce merakımı uyandırıp beni maceraya çeken her bir gölge korkumu daha da arttırıyordu.

Vagante | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin