Hi yorobun!
Bölüm sonlarına doğru rahatsız olabileceğiniz iğrenç cümleler var, uyarayım ben sizi♡
Bir de bölüm sonunu mutlaka okuyun😡
Kontrol ettim ama içimden bir ses oralarda bir yerde 'kedi' yazıyor diyo.. görürseniz haber verin lütfen😔
Good readlar
.....Kalbim hızla çarpıyordu. Vücudum kendini savaşmaya hazırlarken damarlarımdan adrenalin salgılanılıyordu. Miguel'in bana tekrar dokunmasına izin veremezdim. Tekrar kafese giremezdim. Nefes aldığım sürece olmazdı. Zaten ondan sonrasının
da bir önemi yoktu.Dışarıdan arabanın kapısının açıldığı duyuluyordu ardından bir kapı sesi daha duyuldu. Gürültülü ayak sesleri verandaya doğru yaklaşıyordu. Ön kapı hızla açılıp duvardaki dikdörtgen ışık hüzmelerini dağıtarak onları gölge parçalarına dönüştürdü.
Jungkook'un adımı seslenmesiyle Miguel için duyduğum öfkeyle ateş gibi olmuş bedenime sanki bir buz kütlesi değmişti. Kollarım iki yanımda duruyor, parmaklarım titriyordu. Şoktan olduğum yerde donakalmıştım.
"Taehyung?" Dedi Jungkook tekrar. "Buradayız." Abby yanımdan geçerek yemek odasına gidip doğru kendini Jungkook'un boynuna attı. Ufak bedeniyle Jungkook'un boynunda bir
maymun gibi sallanıyordu. Onu boynundan indirmeyi denemişti ama Abby yeni bir gözyaşı rezervi bulmuş gibi ona yapışmıştı. Jungkook, Abby'nin başının üzerinden bana baktığında yardım bekliyor gibiydi. Ama ben sadece izledim, şoka girmiş gibiydim.Birisi Abby'nin kollarını Jungkook'un boynundan sıyırdı, ama kim olduğunu göremedim. Çünkü gözlerimi onun gözlerinden
ayıramıyordum. Jungkook ondan kurtulunca -Abby şimdi başka birinin boynuna sarılıyordu- bana odanın diğer ucundan bakakaldı.Ne? diye düşündüm. Neyi bekliyordu? Sonra anladım. Onu
terk ettiğimi düşünüyordu. Beş yıl önce yaptığım gibi ona haber bile vermeden gittiğimi düşünüyordu.Tereddüt ederek ona gülümsedim. O da bana gülümsedi. Gözlerinde yaşlar parıldıyordu. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Sonra kendimi kollarında buldum, omurgamı kıracak kadar sertçe bana sarılırken ayaklarım yerden birkaç santim yukarıda kaldı. Yüzümü boynuna gömüp soluklandım, tişörtten daha iyi kokuyordu.
Beni yavaşça yere indirdi, vücudundan aşağı kaydığım sırada gözlerime bakıyor, bir karşı çıkış, hatta belki de bir şüphe arıyordu. Eğer yüzümde bunları görseydi benden vazgeçebilirdi. Sonunda artık onu sevmediğime inanabilirdi. Bu, önceki beş yıl beklediğim bir andı ama artık bunu gerçekten istediğimden emin değildim. İstediğimden emin olduğum tek şey başımı göğsüne dayayıp kalbini sesini dinlemekti. Ve öyle de yaptım. Kollarını bana sardı ve ikimiz de bir süre hiç kımıldamadık.
"Nasıl bu kadar hızlı gelebildiniz?" diye sordum. Hırpalanmış yanağımı gömleğine yaslamıştım. "Babamın kamyonetini neredeyse uçuracaktı," dedi Ethan. Onun her zamanki salakça sırıtışını görmek için uzandım. Gözleri hatırladığımdan daha yeşil görünüyordu. Beni gördüğüne mutluydu. Ben de öyle.
"Louisiana'dan buraya kadar neredeyse bütün yolu saatte yüz mil hızla geldi." Dediğinde kahkaha attım. Hiç şaşırmamıştım. Jungkook elini yanağıma koyarak yüzümü kendine doğru çevirip dikkatimi ona vermemi bekledi.
Ona izin vermemi bekleyerek tereddüt ediyordu. Ne istediğini biliyordum. Başımı salladığımda incinmemden korkuyormuş gibi beni nazikçe öptü. Ama geri çekilirken onun yerine sanki ben onu incitmişim gibi yüzü acıyla kasılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vagante | Taekook
Loup-garou{omegaverse} "Kurt adam soyunu devam ettirebilecek yalnızca sekiz omega kaldı..." "Ve onlardan biri de benim..." Tpjjk Bttmkth ,Bu kitap uyarlamadır,