13: I've Changed, You Haven't.

6.5K 584 339
                                    

Selöm bebitolarum

Hatalarım varsa affola,

İyi okumalar ♡.♡

.....

Arkamda sessiz ve sinirli bir alfa ile girdiğim odamda, sakin olmaya çalışarak yatağımın yanındaki çekmeceye ilerledim. Ellerim titrerken, çekmeceyi açıp rastgele bir iç çamaşırı almış, bacaklarımdan geçirmeye başlamıştım. Çekmeceyi hızla itip Jungkook'u görmek için arkama döndüm.

Jungkook kollarını, on dört yaşında aldığı pençe darbelerinin izlerini kapatacak şekilde göğsünde birleştirmiş, kapının pervazında duruyordu. İçeri girerek kapıyı yavaşça kapatmış, kilitleyerek, kurtarılma imkanımı yok etmişti.  Hoş, bende zaten kurtarılmaktan hoşlanmazdım, hele ki haksızsam.

Elimden geldiği kadar Jungkook'un sinirli bakışlarından gözlerimi kaçırdım. Fazla yavaş hareket ediyordu ve bu beni daha da korkutuyordu. "Bu küçük mantık hatan için umarım bir açıklaman vardır." Diye fısıldadı odanın diğer ucundan. Jungkook'un fısıldaması her zaman bağırmasından daha kötü olmuştur, bu, daha sonra pişman olacağı şeyleri bağırarak söylememek için kendisine güvenemeyecek kadar sinirli olduğu anlamına gelirdi. Tek elini uzun, koyu renk gür saçlarının arasından geçirip sinirle solumuştu. "Neyse, boşver." Dedi. "Bunun hiçbir açıklaması yok, bu yüzden hiç zahmet etme. Neden bir insana saldırmayı düşündün?"

"Bir açıklama istemediğini sanıyordum." Cevabını beklemeden ona arkamı dönüp liseden kalma bir çekmece dolusu şortu didiklemeye başladım. Çıplak tartışmalardan nefret ederdim, bana bir çift olduğumuz zamanı hatırlatıyordu.

"Benimle oynama, Taehyung." Dedi, dişlerini birbirine sürtüp duraksadı. "Gördüğün gibi şu an sinirlerime zar zor hakim olabiliyorum. Eğer başkası olsaydın, şu an ne halde olduğunu biliyorsun." Doğruydu. Eğer başka biri olsaydım, önce pençelerimi sökmüş, sonra ellerimi vücudumdan ayırmış, sonra gözlerimi çıkarıp kafamı bedenimden ayırmıştı. Bunlar kuralları çiğneyenlere yaptığı bazı şeylerdi.

Şortumu giyerken sesime aşırı dozda samimiyet katmaya çalışarak, "Üzgünüm," dedim ama dönüp onunla yüz yüze gelmedim. "Üzgün müsün?" Diye fısıldamıştı tekrar. Bu kesinlikle hayra alamet değildi. Ellerim eski atletlerime doğru giderken hâlâ titriyordu ama onun ne kadar üzgün olduğumu görmemesinden memnundum. Duygusal açıdan çöküntümü görmesindense, umursamadığımı düşünmesini tercih ederim.

"Bundan daha fazlasını yapman gerekecek."
Bundan daha fazlası mı? Bana göre özür dilemekten daha fazlası yoktu.

Düşünmek için zaman kazanarak, rastgele bir atlet çekip üstüme geçirdikten sonra Jungkook'a döndüm. Dağılmış bavulumdan bir tişört alıp onu da başımdan geçirdikten sonra tamamen giyinince, kendimi eve geldiğimden beri ilk defa Jungkook'a karşı üstünlük kazanmışım gibi hissettim. Ne kadar delirmiş olursa olsun, çıplak adamlar tehlikeli görünmezdi, sadece zayıf görünürlerdi. Yani tabi bu adam Jeon Jungkook'sa nasıl göründüğü değişirdi.

Yaralı bacağının ağırlığını duvara vererek, "Peki." Dedi. Ayak bileğine bakmak için gözlerimi vücudunda gezdirmeye başlamış, ama gözlerim vücudunun alt tarafına gelince çıplaklığı gözbebeklerimi yakmış gibi başımı başka yöne çevirmiştim. Arkamı dönerek banyoya yönelmiş, elime gelen ilk siyah havluyu alarak Jungkook'a tek elimle uzatmıştım. Sadece gözlerine bakarak, "Ya şunu giy ya da dışarı çık." Dedim. Jungkook havluyu alıp ne yapması gerektiğini anlamamış gibi bana soran gözlerle baktı ama sonra kaşlarını çatıp havluyu belinin etrafına doladı. "İyi mi?" Diye sordu, onaylanmak için kollarını açmıştı.

Vagante | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin