Merhaba👋
Beklentilerinizi karşılamayabilirim. Bu yüzden çok özürler diliyorum.
İyi okumalar
.......
Pencereli kapının menteşesini itip arka koridora girdim. Yerdeki mozaikler patilerime soğuk ve pürüzsüz geldi, klima hassas bıyıklarımı karıştırdı. Klimanın deliklerinden çıkan hava ıslığının dışındaki tek ses buzdolabının vızıltısıydı. Kurt kulaklarıma hoş olmayacak şekilde mekanik geliyordu bu ses. Açık kapımdan odama daldım ve ağzımdaki kıyafetlerimi halımın üzerine bıraktım. Hala öfkeliydim; kendimi yatağıma atıp kıvrıldım, kuyruğumu vücuduma doladım. Çok açtım ve susuzdum ama dönüşemeyecek kadar sinirliydim. Harika.
Ve Jae parmağına geçirdiği boxerımı beyaz bir bayrak misali sallayarayak kapıda belirince her şey daha da harika oldu. Ona hırladım ama o sadece güldü. İnsan biçimindeyken onun canını acıtmayacağımı biliyordu çünkü bu adil olmazdı ama boxerımı da bütün dünyaya göstermesini de istemezdim.
"Geri istiyor musun?" diye sordu. Başımı olumsuz anlamda salladım ama yaptığım bu insansı jeste kahkahayla güldü. "Gel de al." Kapının girişine bir adım attı, üzeri çıplaktı. "Hadi ama, istiyorsan." diye yineledi. Onun niye gelip bana vermediğini soramayacağım için başımı merakla yana eğdim, işe yaramıştı.
"Eğer bir daha senin odana yalnız başıma girersem, Jungkook beni spatula olarak kullanacağını söyledi."
Ah. Benim önümde yapmasada, evet, işte bu tam Jungkook'un söyleyebileceği bir şeydi.
Jae, gözleri davetkarca parlarken sırıttı. "Ama senin benim odama gelmenle ilgili bir şey söylemedi."
Burnumla ona doğru hava püskürtüp yere indim. Dört ayak üzerinde, iki ayağımla yapabileceğimden çok daha nazik bir iniş yapmıştım. Boxerımı elinde sallarken üzerine atlayıp bel lastiğinden çektim ve ona göz kırptım.
"Bir şey değil." dedi. "Bacağını ciddi şekilde yaralamışsın."
Başımı salladım. Biliyordum. İsteyerek yapmıştım.
"Baban çok kızacak. Bir serseri hakkında dün aldığımız haberin aslı olup olmadığını öğrenmek için Jungkook yarın Oklahoma'ya gidecekti."
Tekrar göz kırpıp esnedim, çamaşırım yere düştü. O halde yerine Owen yada Parker gitsin. Bu kadar basitti.
Jae bana gülümseyerek, "Dönüş." dedi. "Sana yiyecek bir şeyler getireyim." Cevabımı beklemeden kapıyı kapatıp çıktı. Hayır diyemezdim ama kapıyı suratına çarpıp reddetmek çok tatmin edici olurdu.
Jungkook'u düşünmekten kendimi alamadığım ve öfkeme engel olamadığım için dönüşmem zor ve uzun sürmüştü. Karnımı acıktırıp beni sinirlendiren kanının tadını hala alabiliyordum. Garip bir kombinasyondu.
İnsana dönüşünce Jae'nin sözü kafama dank etti. Oklahoma'da -ki bizim bölge sınırlarımızın içindeydi- bir serserinin ihbar edildiğini söylemişti. İki gün içerisinde duyduğum bu ikinci ihbardı. Neler oluyordu?
Serseriler, biz kurt biçimindeyken bizim tarafımızdan ısırılan ya da tırmalanan, asıl olarak insanlardı. Her ısırık ya da tırmalama insanları kurda dönüştürmezdi ama bu süreci anlamak için yüzyıllardır yapılan gözlemlere rağmen, hiç kimse bunu kesin olarak bilmemekte. Ya da tam tersi, bazı durumlarda neden gerçekleşmediğini. Bu konuyla ilgili bir sürü teori öne sürülmüştür. Gerçek ne olursa olsun, bildiğimiz tek şey, kurt adam filmlerindeki gibi, insanların ancak biz kedi biçimindeyken bizden bu virüsü kapabildikleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vagante | Taekook
Loup-garou{omegaverse} "Kurt adam soyunu devam ettirebilecek yalnızca sekiz omega kaldı..." "Ve onlardan biri de benim..." Tpjjk Bttmkth ,Bu kitap uyarlamadır,