Kuzey Teksas Üniversitesi'inden eve araba seyahati yapmak, arabayı Jungkook sürerken dahi gözüme çekilmez görünüyordu. Jungkook'un, Andrew ve bana olan kızgınlığı hala devam ediyordu, ki zaten en az dört saatlik süren yolu iki saatte gidebileceğimiz hızla arabayı sürüyordu. Dallas civarında eyalet sınırından çıktığımızda trafik sesleri gitmişti. Jungkook bana bakıp neşesi kaçmış bir şekilde, "Andrew'yu anlat." Demişti.
"Dünyanın bütün paralarını versen de olmaz." Dedim. Pencereden ay ışığının vurduğu tarlalara ve terk edilmiş petrol kuyularına baktım. Teksas'ın kuzeyinde çok az ağaç ve tepe vardı, ve upuzun, bomboş bir otoban. "Neden? Ondan utanıyor musun?" Derken gözleri kendini beğenen bir tatminle parladı.
Lanet piç kurusu! Beş yıl geçmişti ama hala beni nasıl sinirlendirebileceğini çok iyi biliyordu. Parmaklarımla arabanın kapı tutamağını öyle bir tuttum ki; kapının plastik kısmı elimde, demir kısmı kapıda kaldı. Tüh.
Dizimin üstüne düşen plastik parçalarını elimle silkeleyip, silkelerken elime batan parçaları da çıkarıp diğerlerinin yanına göndermiştim. Elimdeki ufak kanamaları silmek için torpidodan peçete alıp hızlı ve sinirli bir şekilde elime bastırmaya başladım. Hayatının yarısını dört ayak üstünde geçirmenin faydalarından biride yaralarının çabucak iyileşmesiydi. Bir dahaki dönüşümümde elimdeki izlerin kaybolacağına emindim. Jungkook umursamaz bir tavırla elima baktı. Onun arabasına verdiğim minik hasar onun geçmişteki sinir krizlerinin verdiği hasar ile kıyaslanamazdı bile.
"Ondan utanmıyorum, Jungkook." Dedim. "Sadece onun hakkında konuşmak iştemiyorum, hepsi bu." Çemberden çok yamulmuş altıgene benzeyen direksiyonu sıktı, "Hiç kimseyle mi, yoksa sadece benimle mi?" Sesi titriyordu. Gözleri gözlerime değdiğinde ben daha yüzündeki ifadeyi anlayamadan yüzünü tekrar yola çevirdi.
Tüyleri ve pençeleri olan hiçkimseyle. Ama bunu söylemedim, "Bir önemi var mı?" Dedim. "Zannımca, hayır." Dediğinde dudağının kenarındaki ifade tam tersini söylüyordu. "Onu aramayacak mısın?" Telefonumu kapattım. Andrew ile olan konuşmamı dinlemek Jungkook için yeterince eğlence olacağı söz konusu olabilirdi, bu da yolun geri kalanını daha da katlanılamaz hale getirirdi. "Benzin almak için durana kadar bekleyebilirim."
"Bir kaç saat boyunca hiç durmayacağız. O zamana kadar merak etmeyecek mi?" Neredeyse yüksek sesli gülecektim, Andrew'nun endişelenmesi umrundaymış gibi. "Hayır, etmez. O benim erkek arkadaşım. Vicdanım, göbeğimden bana bağlı ikizim ya da babam değil."
Jungkook somurttu, bende elimdeki kanama durmasına rağmen peçeteyi elime bastırıp dışarı baktım. Tek derdi, klasik Gurur sürüsü zihniyetiydi. Bir alfanın temel içgüdüsü omegasını ne pahasına olursa olsun korumaktı. Omeganın özgürlüğü ya da mahremiyeti umurunda olmazdı. Sanki biz kendimizi koruyamıyormuşuz gibi, ki zaten bugün ki olay bunun bir kanıtıydı.Bir alfa, hayallerinin peşinden gittiğinde güçlü ve kendi ayakları üzerinde durabilen biri olarak nitelendirilirken; bir omega eğitim almak, kendi başına yaşamak adına Gurur sürüsünden ayrılan inatçı ve bencil kurt olarak geçerdi. Bakın yine sinirlerim bozuldu.
Ona kur yapan kızları düşünerek, "Peki ya sen?" Diye sordum. "Biriyle çıkıyor musun?"
"Hayır, kimseyle çıkmıyorum." Tadı kötüymüş gibi tükürürcesine söylemişti ve eminim öyleydi. Jungkook hiç bir zaman sıradan ilişkilerin adamı değildi, ki bu da bizim sorunumuzun büyük bir kısmını oluşturuyordu. Yaptığı her şeyi, ama her şeyi tüm kalbiyle ve ruhuyla yapardı. Benim için yaptıkları da dahil. İlk on dakikası güzeldi ama sonrası sıkardı.
Bana sorduğu sorgulayıcı sorular yüzünden hala sinirli bir halde, "Bunun gerçekten sağlıklı olduğunu düşünüyor musun?" Diye sordum. "Yıllar oldu, Jungkook. Sonsuza kadar babamın kiralık gücü olamazsın. Hayatına anlam katacak bir plana ihtiyacın var." Dedim, sanki kendim başarabilmiş gibi. Babamı kendimden uzak tutamamıştım ama bu beni yapamadığım nasihatler vermekten alıkoymuyordu. "Bir planım vardı." Jungkook'un gözleri yanımızdan geçen arabanın farlarıyla parladı. Tam cevap verecektim ki, tek bir bakışıyla beni durdurdu. Kızgın bir bakış. O kadar sinirliydiki, direksiyon için üzülecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vagante | Taekook
Werewolf{omegaverse} "Kurt adam soyunu devam ettirebilecek yalnızca sekiz omega kaldı..." "Ve onlardan biri de benim..." Tpjjk Bttmkth ,Bu kitap uyarlamadır,