Keyifli okumalar...
__________________________________
2. Bölüm: Şafak TimiPlan yapılmıştı ve tim ikiye ayrılmıştı. Bir tarafta Onur, Burak ve Koray; bir tarafta da Meriç, Demir, Asaf ve Güney vardı. Bir taraf Korhan'ı, bir taraf ta kardeşi Orhan'ı takip edecekti.
Hepsi sivillerini giydikten sonra karargahtan çıkıp planladıkları gibi ikiye ayrılmış, harekete geçmişlerdi.
GÖREV: KORHAN
"Herkeste adamın eşgali var. Görevimiz: Korhan. Sadece takip edeceğiz, çatışma kesinlikle yok." diye son bir kez planı özet geçti Onur.
Burak ve Koray olumlu anlamda başlarını salladıklarında üçü beraber arabaya bindiler.
Burak aklından geçen her şeyi topluca beyninden def ettikten sonra anahtarı çevirdi ve hemen ardından sertçe gaza bastı. Görevdeki Burak ve sivil hayattaki Burak tamamen farklı kişilerdi. Üsteğmen Burak, korkutucu biriydi tabiri caizse. Soğuk ve suskun bir yapıya sahipti. Çok ve özellikle boş konuşmayı sevmezdi; sadece işin ucunda vatanı varsa. Görev dışında çok kafa bir yapıya sahipti. Soğuk ve umursamaz tavrına bakılırsa aslında çok yumuşak biriydi ve hemen duygulanma potansiyeline sahipti.
Ancak arabanın sürücü koltuğunda oturduğu o an, tamamen bir istisnadan ibaretti. O an aklına görev bilinci bir türlü girmiyordu. Düşündüğü tek şey annesiydi. Sadece annesini düşünüyor, sadece onun sesini duyuyor, sadece onun kokusunu alıyordu. O gün annesinin ölümünün tam 6. yılıydı ve Burak da Demir gibi bunu aklından çıkaramıyordu.
Onur'un sert sesiyle kendine gelen Burak, düşündüğü her şeyi bir kenara bırakıp gaza yüklendi. Çok geçmeden evin yakınlarına vardıklarında arabayı bir ara sokağa park edip üçü birden arabadan indiler.
Binayı bulup beklemeye başladıklarında silahını çıkarmaya yeltenen Koray, Onur ve Burak'ın delici bakışlarına maruz kalınca daha çıkarmadığı silahını hemen yerine yerleştirdi.
On dakikalık bir bekleyişten sonra Korhan binadan çıkış yaptı ve üçü birden takibe başladılar.
Üçünün adımları koordine olmuş, yürürlerken geçtikleri yerleri fotoğraflamayı da ihmal etmiyorlardı. O an üçünün de aklında bölgenin haritası oluşmaya başlamıştı. Hepsi kafalarında Hakkari'nin haritasını çizip adamın gidebileceği yerleri tahmin etmeye çalışıyorlardı.
Üçünün de aklında bir Hakkari'nin haritası, bir de Korhan vardı. Üçü de pür dikkat görevlerine odaklanmış avlarını takip ediyorlardı. Onlar o an tek amaçları avlanmak bir avcı durumundaydılar.
GÖREV: ORHAN
O sırada Meriç, Demir, Asaf ve Güney de Orhan'ın bulunduğu yere varmış, neredeyse yarım saattir Orhan'ın dışarı çıkmasını bekliyorlardı.
"Kuş yuvadan çıktı komutanım." dedi gözlerini ayırmadan adamı izleyen Demir.
Meriç başını salladı ve "Kuş avı başlasın o zaman." dedi gülümseyerek. Gülmeyi severdi. Gerektiğinde çok ciddi olabilirdi ancak gülmekten asla vazgeçmezdi. Gülmenin bir nimet olduğunu bilirdi ve buna göre davranırdı. Küçük şeylere mutlu olmayı bilirdi.
Mesafeleri biraz açıldıktan sonra iki kişi yolun bir tarafından, iki kişi de diğer tarafından olacak şekilde yürümeye başladılar.
Ortamda bir sessizlik hakimdi ve kimsenin bu sessizliği bozmaya niyeti yok gibiydi. Dördü de pür dikkat görevlerine odaklanmıştı ve son derece dikkatli bir şekilde takibi gerçekleştiriyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK: 83
ActionNeredeyse bir tabur askerden geriye kalan tam 7 kişi... Onlar bordo bereliler! Onlar Şafak timi! Onlar çok zor günlerden geçtiler. Onlar çok zor günlerden geçecekler. Ama asla pes etmediler, etmeyecekler. Bu, 7 aslanın, 7 kardeşin, 7 bordo berelinin...