Keyifli okumalar...
__________________________________
7. Bölüm: SaldırıOnur Şimşek
Kendimde değildim. Söyleyebildiğim tek şey kardeşimin ismiydi. Ağzımdan başka tek bir kelime bile çıkmıyordu.
"Komutanım!" diyen Meriç'i, "İyi misiniz?" diyen Güney'i... Hiçbirini duymuyordum.
Aralarından duyduğum tek şey "Saldırı altındayız komutanım!" oldu.
Son birkaç dakika gözlerimin önünden geçerken bombanın patlamadığını, o sesin bir el bombasından geldiğinin farkına vardım. Hemen ardından tamamen kendime geldiğimde beynimde bu sefer "Saldırı altındayız!" cümlesi dolanmaya başladı.
Yere düşürdüğüm silahımı alıp kapının yanına geçtim ve karşıdan gelen teröristlere ateş etmeye başladım.
Burak, "Keskin nişancı var komutanım." diye bağırdığında hemen Koray'a döndüm. "İndir şunu Koray!" Koray başını sallayarak adamı aramaya başladığında biz hâlâ çatışıyorduk.
Birkaç dakika sonra koşarak yanıma gelen Burak'ı gördüğümde aklıma yine onlarca ihtimal geliyordu.
"İyiler komutanım!" dediğini bile anlayayamamıştım. Ben boş boş Burak'a bakarken o, bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
"Kardeşiniz yaşıyor, iyi." dediğinde bir anlığına etrafın bulanıklaştığını hissettim. Burak'a baktığımda ne demek istediğimi anlamış gibi tekrar geldiği yöne doğru koşmaya başladı, ben de peşinden.
Birlikte dışarı çıktığımızda hemen duvarın dibinde yere düşmüş kasalar olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle o kasaları camın önüne yığmışlardı görünmesin diye.
Koşarak kasaların üzerine çıktım ve küçücük camdan içeri bakmaya başladım. Gördüğüm manzara karşısında ne hissedeceğimi bile bilemiyordum. Kardeşim oradaydı ve yalvaran gözlerle bana bakıyordu, yanında bir adam vardı ama bitmiş haldeydi. Duvara yaslanmış gözleri yarı açık bir şekilde karşısındaki duvarı izliyordu. Diğer adamın öldüğünü ise kendi gözlerimle görmüştüm...
"Camdan giremeyiz..." diye mırıldandım. "O bombanın imha edilmesi gerekiyor. Yoksa..." Başımı eğdim ve iki elimle alnıma masaj yaparken düşünmeye başladım. Kardeşimin iyi olması içimi her ne kadar rahatlatsa da, on dakika sonrasında ne olacağının bir garantisi yoktu. Korkuyordum ben...
Çatışma devam ediyordu, imha edilmesi gereken bir bomba vardı ve biz sadece yedi kişiydik.
Asaf bombayı halletmeye çalışırken biz çatışıyorduk ve dahası, bombalarla dolu bir odada kurtarılmayı bekleyen iki kişi vardı.
Koşarak diğerlerinin yanına gittiğimde çatışmanın hâlâ devam ettiğini gördüm. Her tetiğe bastığımda, kardeşimi görüyordum. Sıktığım her kurşun içimdeki ateşi biraz daha büyütüyordu sanki. Sıktığım her kurşunu biraz daha hırsla sıkıyordum. Kardeşimin saçının tek bir teline bile zarar veren herkesi diri diri gömmek istiyordum.
Tetiğe bastığımda her seferinde başka bir şey düşünüyordum. Olanların hepsi haksızlık gibi geliyordu. Asker olan, her gün ölümle burun buruna gelen ben olurken şimdi kardeşimin bu durumda olması beni deli ediyordu.
Derin bir nefes alıp aklımdaki tüm düşünceleri bir süreliğine unutmaya çalıştım. Kardeşimi kurtarmak zorundaydım.
"Hadi beyler! Bitsin artık bu iş!" diye seslendim telsizden. Bu çatışma fazla uzamaya başlamıştı. Daha fazla uzarsa hiç iyi şeyler olmayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK: 83
ActionNeredeyse bir tabur askerden geriye kalan tam 7 kişi... Onlar bordo bereliler! Onlar Şafak timi! Onlar çok zor günlerden geçtiler. Onlar çok zor günlerden geçecekler. Ama asla pes etmediler, etmeyecekler. Bu, 7 aslanın, 7 kardeşin, 7 bordo berelinin...