Keyifli okumalar...
__________________________________
6. Bölüm: BozkurtOnur Şimşek
Elimdeki telefonla odadan çıkar çıkmaz albayın yanına gitmiş, artık daha fazla bekleyemeyeceğimi söylemiştim.
"Tek başıma da olsam, arkamda koca bir ordu da olsa oraya gideceğim komutanım." demiştim. "Üniformamın elimden alınması pahasına gideceğim ve kardeşimi kurtaracağım."
Çok beklemiştim. Neredeyse bir buçuk saattir bekliyordum ve artık daha fazla bekleyemezdim.
Kararlı bir şekilde "Biz de geliriz o zaman komutanım." diyen Koray'ı gördüğümde hafifçe gülümsedim. Diğerleri de aynı kararlılıkla başlarını salladıklarında ben de başımı sallayıp Cengiz Albay'a baktım.
Kısa bir süre boyunca hepimizi inceledi ifadesizce bakarak. Hemen sonra "Görev emri biraz önce geldi." dedi hafifçe gülümseyerek. "Hemen hazırlanıp çıkın. Ve onları kurtarmadan buraya geri dönmeyin."
"Emredersiniz komutanım!" Hepimiz kararlı ama gülen yüzlerle toplantı odasından çıktığımızda kardeşimin kutulacağına inancım tamdı.
* * *
Hırkamın fermuarını çektim, botlarımı giydim, yeleğimi geçirdim üzerime. Mermiler ve el bombaları da yerlerini aldığında artık hazırdım. Kaskımı da kafama geçirdikten sonra önde ben, arkamda Şafak dışarı çıktık. Helikopter kalkış için hazırlanırken karşımda dizilen timi inceledim kısa bir süre.
Olduğum yerde durdum ve teker teker hepsinin gözlerinin içine baktım. Hepsinin gözlerinde kararlılık vardı. Hepsi onları kurtaracaklarını garanti ediyorlardı bakışlarıyla.
"Şafak!" dedim çok yüksek bir sesle. Adım sesleri yankılandı sonra karargahta. Hepsi hazır ola geçmiş bana bakıyorlardı. Gülümsedim.
Başımı kaldırdım ve tepemizde uçan kuşları takip ettim kısa bir süre. Sonra tekrar askerlerime döndüm ve konuşmaya başladım. "Şimdi, sözümü kesmeden beni dikkatlice dinleyin! Birazdan gideceğimiz yerde başımıza ne gelir, hep beraber alnımız ak ve başarılı bir şekilde döner miyiz yoksa şehadet şerbetinin tadına bakar mıyız, bilmiyorum." Pür dikkat beni dinliyorlardı. Hepsi teker teker gözlerimin içine bakıyordu. Hepsi teker teker kardeşimi kurtaracaklarını söylüyorlardı sanki.
Gözlerimi sırayla hepsinin gözlerine dikerek konuşmaya devam ettim. "Ama her ne olursa olsun sizden isteyeceğim tek bir şey var. Ne olursa olsun oradaki her masum oradan sağ salim çıkacak. Kimsenin kılına bile zarar gelmeden hep birlikte buraya geri döneceğiz!"
Birden sesim yükselmeye başladığında ortamın gerildiğini değil, tam tersine herkesin gaza gelmeye başladığını hissediyordum. "Orada, teröristlerin elinde rehin olan herkes buraya geri gelecek. Kimin kızı, kimin kardeşi veya kimin yakını olduğu fark etmez. Bizler bu ülkedeki bütün vatandaşları korumakla yükümlüyüz ve koruyacağız da. Anlaşıldı mı?"
Birden hepsi "Emredersiniz komutanım!" diye bağırdığında keyfim yerine gelmişti.
Bir kez daha bağırdım "Anlaşıldı mı?" diye, bu kez daha yüksek bir sesle.
Bu sefer avazları çıktığı kadar "Emredersiniz komutanım!" diye bağırdıklarında gülümsedim.
"Şimdi helikoptere binip gidiyoruz ve yanımızda o şehidin naaşı da dahil olmak üzere rehinelerle birlikte, eksiksiz, kimsenin burnu bile kanamadan geri dönüyoruz." dedim büyük bir keyif ama aynı zamanda ciddiyetle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK: 83
ActionNeredeyse bir tabur askerden geriye kalan tam 7 kişi... Onlar bordo bereliler! Onlar Şafak timi! Onlar çok zor günlerden geçtiler. Onlar çok zor günlerden geçecekler. Ama asla pes etmediler, etmeyecekler. Bu, 7 aslanın, 7 kardeşin, 7 bordo berelinin...