Keyifli okumalar...
__________________________________
8. Bölüm: Yaşarken ÖlmekOnur Şimşek
Bir anda hepimiz tetiğe geçtiğimizde herkesin aklında aynı şey olduğuna emindim. Şimdi ne olacaktı?
Ya yanımızda yaralılar da varken gelenlerle çatışacaktık ya da bir şekilde saklanıp gitmelerini bekleyecektik. Başka bir şansımız yoktu.
Hızlıca düşünüp bir karar vermem gerekiyordu. Durup saklanacak mıydık yoksa sonuna kadar çatışacak mıydık?
Düşünmeye devam ederken karar vermeye çalıştığım süre arttıkça daha da derinlemsine düşündüğüme karar verdim ve o yüzden aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Yaralılarımıza çok dikkat edin." dedim önce alçak bir sesle. "Siper alın beyler, çatışacağız!"
Emrimle bütün tim etraftaki kayaların, ağaçların arkasına saklanarak siper aldığında ben de kardeşimi alıp büyük bir kayanın arkasına geçmiştim. Çok korkuyordu, o kadar çok korkuyordu ki resmen titriyordu.
Biz tetikte beklerken karşıdan gelen silahlı adamlar da gitgide yaklaşıyorlardı. "Benim atışımla..." diye mırıldandım telsize doğru.
Sadece bir dakika sonra tam harekete geçecekken bir şey fark ettim. Bu insanlar terörist olamazdı. Aralarında elli, altmış yaşlarında olduğunu gördüğüm adamlar; on sekiz, on dokuz yaşlarında gençler vardı.
Birkaç tanesinin elinde silahlar, birkaç kişide ise sopalar vardı. Bunlar terörist olamazdı. Büyük ihtimalle ilerideki bir köyde oturuyorlardı ve silah seslerini duyunca kimseye zarar gelmediğinden emin olmak istemişlerdi.
Yine de her şey olabilirdi ve emin olamıyordum. Bu yüzden önce telsizden "Atış yok. Tekrar ediyorum, atış yok." diyerek ateş etmelerini engelledim. Hemen sonra "Kimsiniz?" diye bağırdım karşıdan gelenlere doğru.
Karşıdan ses gelmeyince bir kez daha bağırdım "Kimsiniz?" diye bu sefer daha yüksek bir sesle.
Bu kez duymuşlardı. En öndeki 50 60 yaşlarındaki adam önce kendisi durdu, hemen ardından ise arkasındakileri eliyle durdurdu. Yaklaşık yirmi kişilik grup adamın el hareketile bir anda durduklarında hepsi etrafa bakmaya baaşladı. Hemen ardından liderleri olduğunu tahmin ettiğim, en öndeki adam "Çekin gidin buradan! Sizinle çatışmak istemiyoruz!" diye bağırdı elindeki av tüfeğini bizim olduğumuz tarafa doğru çevirirken.
Bütün tim benden bir emir beklerken kardeşime döndüm ve "Hemen geri döneceğim," dedim saçlarını okşayarak. Hızlıca başını iki yana salladı ve elimi tuttu büyük bir korkuyla. "Gitme," diyebildi sadece. Sesi titriyordu, sessizce yanaklarından süzülmeye devam eden gözyaşları içimdeki ateşi daha da alevlendiriyordu. Yanağına özlem dolu, ufak bir öpücük kondurdum ve "Sana söz veriyorum kimseye bir şey olmadan el ele çıkacağız buradan." dedim onu rahatlatmak için. Hemen ardından ona başka bir şey söylemeden, telsize doğru konuşarak Meriç'i yanıma çağırdım. Sadece saniyeler içinde yanıma gelen Meriç'in kollarına bıraktım kardeşimi ve saklandığımız yerden çıktım yavaşça. Bütün tim telsizden gitmememi haykırıyordu ama kardeşime söz veriştim. Bir kez daha onun yanında silah kullanmak zorunda kalmak istemiyordum.
"Komutanım gitme!" diyen Burak'a cevap bile vermeden ilerlemeye devam ettim.
"Komutanım ben gideyim," diyerek yanıma gelmeye yeltenen Demir'i bir işaretle durdurdum. Diğer herkes gitmemem için telsizden bana bir şeyler söylerken sinirlenmeye başlıyordum. "Siz misiniz komutan ben mi?" diye sordum bağırarak. "Kimse yerinden kıpırdamayacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK: 83
ActionNeredeyse bir tabur askerden geriye kalan tam 7 kişi... Onlar bordo bereliler! Onlar Şafak timi! Onlar çok zor günlerden geçtiler. Onlar çok zor günlerden geçecekler. Ama asla pes etmediler, etmeyecekler. Bu, 7 aslanın, 7 kardeşin, 7 bordo berelinin...