Keyifli okumalar...
__________________________________
4. Bölüm: KardeşimOnur Şimşek
Hızlı bir şekilde kahvaltımı yaptıktan sonra doğruca odama çıkmış, antrenman için giydiğim kıyafetleri çıkarıp üniformalarımı giymiştim. Üzerimde hâlâ Öykü'yü o yüz ifadesiyle görmenin verdiği neşe vardı.
Bir anda bu konu üzerinde neden bu kadar durduğumu düşünmeye başladığımda kendi kendime her şeyi kafama takan biri olduğumu, bir şeyi düşünmeyi kolay kolay bırakamayacağımı söyleyip duruyordum ama bu sefer farklı gibiydi. Önce yüzündeki o alayla bakan ifade, sonra ise afallamış suratı aklıma geliyordu.
İçimden onu bir daha asla unutmayacağımı söyleyen, onun hayatımın merkezine yerleşeceğini söyleyen sesin haklı olabileceğini düşünmeye başlamıştım artık ama neyi kastediyordu ki?
Tüm düşüncelerimi bir süreliğine de olsa beynimden def edip bir haftadır gündeminde olan konuyu düşünmeye başladım bir kez daha.
Annem de babam da kardeşim de telefonlarımı açmıyordu ve ben artık iyice endişelenmeye başlamıştım. Telefonumu alıp rehbere girdim ve önce annemin numarasının üzerine tıkladım.
Bir kere çaldı, bir kere daha çaldı, çaldı, çaldı... Açan olmadı. Telefon kendi kendine kapandığında bu sefer babamı arayıp tekrar beklemeye başladım ancak yine açan olmadı. Hemen sonra son bir umutla Selin'i aradığımda kalbimin normalden daha hızlı attığını hissettim.
Telefonun bir kez daha açılmayacağına adım kadar emindim ama kalan son umudum bir ihtimal açılabileceğini düşünmeme neden oluyordu.
Bu sefer tahminimin aksine "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz..." diyen telesekreterle karşılaştığımda artık bu son nokta olmuştu benim için.
Artık ne olduğuna emindim. Selin'e bir şey olmuştu. Onun bir saç teline bile zarar gelmesi ihtimali beni yiyip bitirebilecekken bir sorun olduğunu bilmek kafayı yememe neden olacak kadar korkutuyordu beni.
Selin'e bir şey olmuştu ve annemler bunu bir haftadır saklıyordu benden. Neden sakladıklarını anlamak ise çok zor değildi. Yaşadığım hayata bakılırsa kendi kendime birçok senaryo oluşturacaktım. Üzerine bir de karargahtan ayrılıp onların yanına gidemeyeceğimi bildikleri için beni endişelendirmek istemiyorlardı.
Yıllar önce yaşadığımız şeyi tekrar yaşamak istemiyorlardi. Bir kez daha böyle büyük bir acı istemiyorlardı. Çünkü biliyorlardı, bunu ne annem ne babam ne Selin ne de ben kaldırabilirdik...
* * *
Tam 5 yıl önce, doğum günüm, 12 Nisan 2016. O gün hayatımın en mutlu günüydü. Hatta öyle mutluydum ki o an benim kadar mutlu birinin daha olmamayacağına emindim.
Annem, babam, abim ve kardeşim yanımdaydı. Başta ben olmak üzere hepimiz çok mutluyduk. Ancak gün daha bitmemiş, evren henüz tüm kozlarını oynamamıştı.
Saat tam 23.00'da abime bir telefon geldi. Hastaneden arıyorlardı, acil bir hasta geldiğini ve abimin hemen gelmesini söylüyorlardı.
Abim elbette durmadı. Sadece birkaç dakika içinde hazırlandı ve çıktı. Hastane acilinin girişine kadar gitti ama sonra dört kişinin aynı anda dünyası karardı. Abimi o günden sonra bir daha gören olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK: 83
ActionNeredeyse bir tabur askerden geriye kalan tam 7 kişi... Onlar bordo bereliler! Onlar Şafak timi! Onlar çok zor günlerden geçtiler. Onlar çok zor günlerden geçecekler. Ama asla pes etmediler, etmeyecekler. Bu, 7 aslanın, 7 kardeşin, 7 bordo berelinin...