Yüzüme vuran ışıkla güzel bir pazar gününe uyandım, haftasonunun en güzel yanı sabah erken kalkmak zorunda olmamam. Max'e mamasını verip kendime kahvaltı hazırladım.
Ben Eylül, İstanbul'da yaşıyorum, bir reklam ajansında sekreterlik yapıyorum. Aslında doğma büyüme Rize'liyim, sadece okumak için ve çalışmak için İstanbul'a geldim, bir nevi ailemden, bulunduğum yerden kurtulmak için geldim de diyebiliriz.
Bardağımı doldururken kapı çaldı.
EYLÜL- Kim o?
Büyük ihtimal kapıcı olduğunu düşündüğüm için delikten bakmadan kapıyı açtım ve geri kapattım.
EYLÜL- Git burdan!
ARDA- Eylül sadece konuşmaya geldim gerçekten.
EYLÜL- İstemiyorum!
Kapıyı güzelce kitleyip kahvaltıma devam ettim. Telefonum da çalınca gerçekten sinir küpüne dönmüştüm.
EYLÜL- Yeter ama gerçekten!
EYLÜL- Alo?
İREM- Şimdi senin haberin yoktur.
EYLÜL- Noldu?!
İREM- Çağlar bey istifa etmiş.
EYLÜL- Ne? Nasıl?!
İREM- Biliyorum haftasonlarında çalışmıyorsun ama ajansa gelmen lazım.
EYLÜL- Tamam geliyorum.
Çağlar Bey bizim ajansımızın sahibi nerdeyse bütün herşeyi o planlar, bende bir nevi onun sağ koluyum. Çok iyi anlaşırız, üniversiteden beri tanışıyoruz benim derslerime öğretim üyesi olarak katılıyordu. Bende mevzun olunca onun ajansında çalışmaya karar verdim.
Üstümü giyinip hazırlandım ve birkaç birşey ağzıma atıp evden ayrıldım.
Yoldan bir taksi durdurup ajansın yolunu tarif ettim. Telefonum çalınca çantamdan çıkartıp açtım
EYLÜL- Efendim?
DENİZ- Kızım nerdesin?
EYLÜL- Yoldayım.
DENİZ- Ne olaylar oluyor ne olaylar!
EYLÜL- Varmak üzereyim.
DENİZ- Tamam bekliyoruz.
Taksiden inip ajansa girdim, asansörle 10. Kata çıktım. DENİZ ve İrem yanıma geldi hemen.
EYLÜL- Noluyo?
İREM- Çağlar Bey'in oğlu geldi.
EYLÜL- Oğlu mu varmış?
DENİZ- Evet hemde bir görsen.
EYLÜL- Ştt, hadi gidelim.
Toplantı odasına geçtik, herkes ordaydı. Üçümüz de yan yana oturduk. Sanırım şu masanın en ucunda oturan Çağlar Bey'in oğluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRONUM
ChickLitAjansın başına geçen Eylül, Poyraz'ı çok farklı tanıyor ama aslında sevdiği adam bambaşka biri... 🖤