ÖNCELİKLE!!! Hesabımın şifresini unuttum bu yüzden kitabı @inciyanii bu hesapta da paylaşacağım canlarım. Hepinizi seviyorum ve çok uğraşmama rağmen ilgi göremiyorum... Kapak tasarımını da değiştiriyorum. Sizi daha fazla alıkoymayayım.
Medya: Bille Elish- When the party's over
"Sol gözümden bir damla gözyaşı kayarken onun da daha önce bu aynaya bakmış olma düşüncesi ufak bir tebessüme sebep oldu. Biz aynı aynaya bakmıştık. Ve yakında yanyanayken herşeye birlikte bakacaktık."
İyi okumalar...
Savaşmak için direnen hücrelerimin her bir zerresi yenilgiye uğrarken kendime acıdım. İnsan kendi yıkılışını nasıl izleyebilirdi ki? Ben bütün umutlarını bırakıp, toprağa doğru yol alan kuru bir yapraktım. O ise her fırsatta beni daha fazla sürükleyen rüzgar... Ne kendimi savunabiliyordum ne de kendimi bırakabilmeyi başarabiliyordum. Ben öldürmek ve esir kalmanın arasındaydım. Yaşamak için katil olmak bile buna değmezdi. Yaşam ellerinizdeyken güzeldi. Oysa benim hayatımı yazacak olan kalem onun ellerindeydi...
Şaşkınlığımı üzerimden atabildiğimde konuştum.
"Ne!"
Karan "Sessiz ol!"
"Neden böyle birşey yaptın?"
Karan "Siktirip gidebilmen için."
Bana hakaret etmesiyle kendimi daha kötü hissetmeye başladım. Bu gün beni tacizle tehdit etmişti herşeyi çok çabuk unutuyordum. Her anım o kadar berbattı ki daha berbat olanının hangisi olduğuna karar veremiyordum.
"Sırf sen beceriksiz olup herşeyi mahvettiğini göstermemek için bunu yaptın. Amacın hiçbir zaman beni kurtarmak olmadı."
Bana anlamadığım bir ifadeyle bakarken zaten hiçbir ifadesini anlamadığımı fark ettim. Ama bu kez farklı birşey vardı. Belki de zayıf noktası buydu. Hata yapmak.
"Ve biliyor musun?"
Zaten aramızda az olan mesafeyi kapatıp parmağımla göğsüne vururken nefret beni ellerine geçirmişti.
"Senin hatanın bedelini ben ödüyorum. Senin hatanın bedelini ailem ödüyor!"
Göz pınarlarım direnmeye devam etse de sesimin titremesi beni ele verdi. Boğazıma oturan yumru ile yutkundum.
"Hepsi senin yüzünden oldu ve senden nefret ediyorum."
"Şimdi dışarı çık."
Ellerimle yüzümü kapatırken dışarı çıkmasını bekledim ama çıkmadı. Elimle gözyaşımı silerken çıkmayacağımı anlamıştım aynaya dönüp ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra boğazımdaki ağırlık ile zorla yutkundum. Aynadan ona baktığımda bakışlarımla bakışlarına baktım. Beni farklı biri olmak zorunda bırakıyordu. O katildi ve ben ipleri onun ellerinde olan bir kuklaydım. O hangi tarafa sürüklerse sadece o tarafa gidebilirdim. O gün sadece bir kurban seçmesi gerekti ve o beni seçmişti. Kendi cenazeme bile gittiğim şu birkaç günde Azrailimle birlikte yola koyulduğumu anlamama yetmişti. Tanrının insanları yönettiği gibi beni yönetmek istese de ondan kurtulacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Teen FictionYürümeye başladığında karanlık sokaktaki sokak lambalarının sarı ışıkları sadece kendini aydınlatırken heryerden birşey çıkabilirmiş gibi hissediyordum. Ona yaklaşmaya çalışırken yolun boş olması da tedirginliğimi arttırıyordu. Karanlıktan gelen se...