Herkese Merhaba!
Bölüm şarkısı:Requiem for a dream-Kate Chruscicka
Emeğime gösterdiğiniz ilgiyi temsil eden yıldızların içini doldurmayı unutmazsanız sevinirim!!! Keyifli okumalar dilerim.Bu kez okuduğunuzdan emin olabilmek için konuşmayı başa alıyorum: Arkadaşlar hiç değersiz ya da yaptığınız işin karşılığını alamadığınızı düşündünüz mü? Ben öyle hissediyorum. Kitabımın okunmasını istiyorum ama insanlar sadece oy verip okumuş gibi yapıyor. Bu gerçekten çok kırıcı. Ben sizden benim kitabımın güzel olduğunu söyleyin demiyorum. Yanlışlarımı eleştirin ki hatalarımı düzeltebileyim. ESARET okunulmayacak kadar kötü mü? Bence değil.Bölüm biraz ilerledikten sonra sınır koyacağım. Her neyse bölüm sonunda devam edelim.
"Varlığım varla yok arasındaydı."
Ruhumun, bedenimin ve zihnimin büyük bir düşünce eylemine geçtiği bu birkaç günde kendi içimde yaşıyordum. Çokça yatakta gözlerimi kapatıp her tarafımı tehditlerle çevrili olan bu kafesteki çıkış yolları çözümlerini bulabilmek için başka bir dünyada gözlerimi açıyordum. Bazı şeyleri daha iyi anlayabiliyordum... İnsan üzgünken çok fazla savaşsa da bir yerde buna son vermek istiyordu. Hayatta kalmak için mutlak nedenler bulabiliyordu ama bazen nedenler bile nedensizlikler içinde eriyebiliyordu. Hayat insanı zorluklarla ya da engellerle sınamalıydı. Ama neden şimdi? Neden burda? Neden onun yanında? Neden benim karşılaştığım engel oydu? Hiçbir şey ,ki buna kader denilen oluş da dahil, zihnimdeki soruların cevabını veremezdi. Bu tutarsızlık kendimi bitirmeme sebep olurken susmaya alışmıştım. Oysa ki ben insanlara kendimi doğru ifade edebilmek için çok konuşurdum ve bilirdim ki bir insan sizi anlamıyorsa bu sizin kendinizi ifade edemediğinizden kaynaklanmaktadır.Şimdi ise boşvermişliğin akıntısında sürüklenmek bile umrumda değildi.
Yerimden kalkıp kapıya doğru yöneldim. Çıplak ayaklarım sanki üzerinde hiç yürümüyormuşum gibi sakinken salona gelmiştim. Salondaki masada elindeki kağıtlara ve bilgisayara bakarken benim orda olduğumu fark etmemişti. Varlığım varla yok arasındaydı. Dudaklarının arasındaki sigarayı içerken Dünya üzerindeki birçok kişi sigara yüzünden hayatını kaybetse de onun ölme ihtimali yoktu. Deprem olsa hatta ve hatta şu an bulunduğumuz oda yarılsaydı o beni öldürmeden ölmezdi. Kaşları çatılmıştı her zaman olduğu gibi. İşindeki ciddiyeti inanılmazdı. Normalde bu evde çalışma odası olduğunu biliyordum ama benim ne yaptığımdan daha doğrusu ne yapmadığımdan haberdar olabilmek için burada vakit geçiriyordu. Ayakta amacımı unutmuş ona bakarken varlığımı hissetti. Bana bakarken hiç çekinmeden ona bakmaya devam etmeliydim. Pişmanlık duymasını istiyordum.
"Bir sorun mu var?"
Beni başlıbaşına bir sorun olarak gördüğü için sürekli bu soruyu soruyordu. Sorusunu hiç duymamış gibi ona biraz daha baktıktan sonra mutfağa ilerledim. Bakışları üzerimden ayrılmamıştı bunları yaparken. Bir bardağa su doldurup yarısını içtiğimde sesi olmayan fakat varlığını hissedebildiğim adımlar kapıdaydı. Bardağı sertçe tezgaha indirip kapıya yöneldim. Onun üzerinden kötü bakışlarımı eksik etmesem de o yokmuş gibi davranıyordum. İlk günlerde üzerime düşse de sonradan çenesini kapamıştı. Omzundan itip kendime yol açarken kolumdan tuttu. Farkındaydım biz sürekli aynı şeyleri yaşıyorduk. Parmaklarıyla kolumu o kadar sıkı tutmuştu ki kaçmayı deneyemedim. Bir an canımın yandığını söylemek için dudaklarımı aralasam da bundan vazgeçtim. Yüzüne bakmadan kararlı tavrımı korurken birbirimizin sabrını sınıyorduk. Parmakları koluma daha fazla baskı uygularken gözlerimi kapattım. Hayır, hayır daha fazla dayanamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Teen FictionYürümeye başladığında karanlık sokaktaki sokak lambalarının sarı ışıkları sadece kendini aydınlatırken heryerden birşey çıkabilirmiş gibi hissediyordum. Ona yaklaşmaya çalışırken yolun boş olması da tedirginliğimi arttırıyordu. Karanlıktan gelen se...